Çayın Uzun Yürüyüşü

Çayın Uzun Yürüyüşü

Çay üreticileri ve DİSK Gıda-İş Sendikası

Marx’a göre insanlığın önüne her zaman çözebileceği sorunlar koyduğunu bile bile, “bir Marksistin hayal etmeye hakkı var mıdır?”  Bunu şöyle cevaplar: “Hayallerle hayat arasında bir bağ varsa, her şey yolunda demektir.”

Bizimde önümüzde çözemeyeceğimiz sorunlarımız yok diyerek yola çıktık. Aslında yıllardır biriktirdiğimiz hayallerimiz var. Bu hayaller asla yaşamın dışında olan hayaller değil. İşte burada büyük üstat Marx öncümüz oluyor bu cevabıyla.

Bir başka dünyanın mümkün olduğuna bütün kalbimizle inanıyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Sosyalist bir dünya kuracağız diyoruz. Bu dünyanın bütün plan ve programını bugünden, geçmişten bir sürü külliyatla biriktirmişiz.

Geleceğin dünyasına dair bütün planlarımız hazır aslında. Öyle de diyebiliriz değil mi? Sadece henüz beceremediğimiz bütün koşulların oluşmasına rağmen hala devrimi yapacak sınıfla olan bağımız ve onun örgütlülüğü. Bu yüzden hayal ettiğimiz dünya ile bir türlü buluşamıyoruz. Ama becereceğiz.

Bütün bunlar için mücadele ederken var olan sorunlarımızın çözümlerini sosyalizme öteleyip, bunları sosyalizm çözer deyip bekleyemeyiz elbette. Var olan sistem içinde de örgütlü hareket ettiğimizde kazanabileceğimiz bir sürü hakkımız var.

Bu sorunlarımızdan bir tanesi de tarım sorunudur. Türkiye solu bugüne kadar “tarım sorunu” hakkında ciddi bir tartışma yürütmedi. Köylülük hakkında yazılıp çizilenlerin bolluğu, bu söyleneni yalnızca doğruluyor. Belirleyici olan, köylülükle ilgili siyasal beklentilerdi. Bu nedenle de, tarım sorununun en az kırlardaki emekçiler kadar kentlerdeki emekçileri de ilgilendiren bir sorun olduğu göz ardı edildi.

Bir tarafta da sermaye tarafında da sermaye birikimini hızlandırabilmek için piyasaya yönelik tarımsal üretimin artırılması ve tarımsal ürün fiyatlarının düşürülmesi gerekiyordu. Sanayinin tarımsal girdi ihtiyaçlarını ucuza karşılamak, kentlerdeki emek gücü arzını (yedek emek gücü dahil olmak üzere) artırmak tarımsal ürünleri ucuzlatarak ücretleri düşürmek ve ihracatı artırmak, için bir tarım politikası izlendi.

İşte bu yaklaşımın ve politikaların hedefi küçük ve asıl önemlisi geçimlik üreticilik yapan çiftçiler oldu. Bu tür üreticiliğin yaygınlığı, söz konusu hedeflere ulaşmanın önündeki en büyük engellerden biriydi. Ve bunun da ortadan kaldırılması gerekiyordu.

İşte bu politikaların yıllar içindeki uygulamaları tüm tarım kesiminde olduğu gibi çay üreticilerinin de önüne en büyük sorun olarak zaman içerisinde geldi dayandı. Bu süreç bölgede çok hızlı gelişmedi ama yaşananlar bizim de kapımızın çalınma vaktinin geleceğini gösteriyordu.

Yaşanan ekonomik krizin halka yüklediği ağır fatura her gün insanımızın belini daha da bükerken bundan çay üreticileri de oldukça fazla etkileniyorlardı. Giderek daha çok özel sektöre terk edilmeye başlanan çayda sorunlar sezonun yaklaşmasıyla gün yüzüne iyice çıkmaya başlamıştı.

Artan gübre fiyatları karşısında üretici çaresiz durumda kalmış, geçen yıla göre %200 gibi zamlı gübre fiyatlarıyla karşılaşmıştı. Önce bu durumun geçici olduğu düşünmüş fazla üzerinde durmamıştı. Çünkü bölge AKP’nin oy deposuydu ve hükümete olan inançları sayesinde bu fiyatlara marketlere yapılan göstermelik müdahale gibi müdahale edileceğini düşünüyorlardı.

Ama “kazın ayağı öyle değildi”, düşündükleri gibi olmadı. Hükümet dünyada yaşanan olayları bahane göstererek yine mağdur edebiyatı ile gündemi yumuşatmayı denedi. Elinde fazla bir argümanı da yoktu zaten.

Sesler iyice yükselmeye başladı bölgede. Üretici mağdurdu bu kez, sezon başlamak üzereydi ve gübresini alamıyordu. Gübre yoksa çay da yoktu.

Tam da burada Marx’ın tarif ettiği, hayalleri olan, başka bir dünya kurmak için mücadele eden çay üreticileri ortaya çıktı. Üreticilerin sorunlarına onlar ilaç olabilirdi. Onlar sorunları dile getirebilirdi. Bölgede üreticinin sesini hükümete onlar duyurabilirdi.

Çok hızlı bir şekilde Artvin’den Giresun’a kadar çay üretimi yapılan her yerde üreticilere ulaşıldı. Toplantılar yapıldı. Kısa sürede “ Çay Meclisleri” kuruldu.  Meclisler kendi toplantılarını yaptılar, sorunlarını başlıklar halinde belirlediler, tartıştılar.

Bu meclisler Rize’de DİSK Gıda-İş’in salonunda bir araya gelerek taleplerini ortaklaştırdılar. Çeşitli meclislerden gelen üreticilerle bir yürütme oluşturdular.  Basına taleplerini içeren bir açıklama verdiler.

Bu talepler;

1. Yaş çayda taban fiyatı uygulanmalıdır. Yaş çay taban fiyatı 9.00 TL olmalıdır. Organik yaş çay fiyatı konvansiyonel çayın iki katı olmalıdır.

2. Çay gübre fiyatlarının yüksekliğinden kaynaklı üretici enflasyon oranında sübvanse edilmelidir.

3. Çay üreticisi özel sektör karşısında korunarak, taban fiyatın altında yaş çay alımı yasaklanmalıdır.

4. Recep Tayyip Erdoğan üniversitesine hazırlatılan, özel sektörü koruyan ve üreticiden saklanan yaş çay yasa tasarısı geri çekilerek üreticilerle yeniden hazırlanmalıdır.

5. Çayda kota ve kontenjan uygulamaları kaldırılmalıdır.

6. Mevsimlik işçiler kadroya alınmalıdır.

Olarak belirlendi ve kamuoyuna açıklandı.

Bu talepleri içeren imza kampanyası başlatıldı. Bu kampanya bölgede büyük bir ilgi gördü ve üretici tarafından sahiplenilerek dalga dalga bütün vadilere yayıldı.

Toplanan imzalar 14 Mayıs 2022’de Rize-Artvin Havaalanı’nı açmak için Rize’ye gelecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’dan  önce ÇAY-KUR Genel Müdürlüğüne ve Tarım Bakanlığına teslim edilecekti. Program buydu.

Bunun için Çay Meclisleri, 12 Mayıs 2022 gününe iki koldan yapılacak temsili yürüyüş ile ÇAY-KUR Genel Müdürlüğü önünde buluşacak, orada yapılacak bir basın açıklamasıyla imzalar kuruma teslim edilecekti.

Planlanan, hedeflenen buydu. Öncesinde yapılan sosyal medya çalışması ile bu program Twitter üzerinden 5000 üzeri paylaşım alınca gece saat 22:00 da Rize valiliği, Rize sınırları içinde her türlü eylem, basın açıklaması ve toplantıya 5 günlük yasak getirdi.

Yasak tam da çay üreticilerinin eylem gününe denk geliyordu. Üreticilerin hak arama mücadeleleri ve örgütlü güçleri onları korkutmuştu. Cumhurbaşkanının memleketinde böyle kitlesel bir eylem görmek istemiyorlardı.

Çay üreticileri yasağa rağmen yürüdüler Rize il sınırında durduruldular. Uzun pazarlıklar sonucu temsili 4 arkadaşımız seçilerek imzaları ÇAY-KUR’a teslim etti. Üreticiler ilk adımı bir şekilde kazanmışlardı.

Bundan sonrası başka bir yazı konusu. Açıklanan fiyat, kuru çay zammı, asıl mücadele edilmesi gereken içinde üreticinin olmadığı” çay kanunu “ çalışması,

Meclisler daha yolun başında, yolumuz uzun, işimiz zor. Hele yola çıktık.


Konuyla ilişkili diğer makaleler