Özgür Basın Susturulamaz!

Özgür Basın Susturulamaz!

Barış, özgürlük, demokrasi ve sosyalizm yanlısı güçlerin desteklediği Halkların Demokratik Partisi (HDP), 7 Haziran 2015 seçimlerinde barajı aştı. Ezilenlerin ve sömürülenlerin mücadelesi ivme kazandı.

Bu örgütlü güç ,dev bir dinamizm yarattı. Bu muazzam yükseliş, ülkeyi 14 yıldan beri yöneten AKP-Saray iktidarını ve onun arkasındaki sermaye sınıfını ürküttü. Çünkü, ülkenin politikasında yeni bir dönemin kapısı açılacaktı. Hırsızlıkla, talanla, şiddetle ve katliamlarla tavan yapan AKP iktidarının sonu yaklaşıyordu. Ülkemizin de içinde bulunduğu Ortadoğu Bölgesini vahşete çeviren DAİŞ çeteleriyle işbirliği yapanlardan hesap sorulacak ve DAİŞ çeteleri de ülke topraklarından kovulacaktı. Yaşamı halklara zehir eden savaş ateşlerinin yerine barışın rüzgarları yüzümüzü ferahlatacaktı.

Bu olgu, sermaye sınıfına onun politik sözcülerinin işine gelmezdi, gelmedi de. Çünkü, onlar sömürdükçe var olurlar, ezdikçe güçlenirler. Kaostan faydalanırlar. Savaştan çok büyük paralar kazanırlar. Amaçlarına ulaşmak için terör estirerek, ezilen halklara direnen güçlere korku salmak için her yola baş vururlar. Bugün ülkemizde yapılan da bu değil midir?     

15 Temmuz günü Amerikan emperyalizmi tarafından Fettullah Cemaati (FETÖ] eliyle ve görünümüyle Erdoğan kliğine karşı bir kalkışma tezgahlandı. Bu kalkışmanın ayrıntıları bugün bile tam açığa çıkmamıştır. Oynanan bu kirli oyunun tozu dumanı dağılmadan hemen ardından AKP-Saray, gerçek bir darbenin startını verdi. Yürürlüğe konulan Olağanüstü Hal (OHAL) ile, parlamento devre dışı bırakıldı. Kanun Hükmünde Kararnamelerle ülkenin politikası çiziliyor, sosyal yaşama yön verilmeye çalışılıyor.  

Görevden alma, işten atılma, gözaltı, tutuklama ve yasaklama furyası sürüyor. Önce, Özgür Gündem Gazetesi'ni boy hedefi seçtiler. (Zaten Özgür Gündem, ilk çıktığı günden bu yana devletin, siyasi iktidarların boy hedefiydi. Onlarca çalışanı, muhabiri, yazarı ve genel yayın yönetmeni katledilmiş, gazete yönetim binası bombalanmıştı.) Muhabirlerini ve çalışanlarını gözaltına aldılar. Yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, yazarı - Danışma Kurulu üyeleri Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay tutuklu bulunmaktadır. Gazete çalışanları ve dayanışma içinde olanlar hakkında onlarca dava açılmış durumda. Kimbilir daha kaç tanesi sıra bekliyor?       

'Gerçekler karanlıkta kalsın' diye Özgür Basın susturulmaya çalışılıyor.  Özgür Gündem Gazetesi, İMC TV, Hayatın Sesi TV, TV 10, Özgür Radyo, Van TV, Jiyan TV, Zarok TV'nin aralarında bulunduğu 12 televizyon 11 radyo kapatılıyor. Bu radyo ve televizyonlar işçilerin, ezilenlerin ve direnenlerin sesidir. Bütün bu yasaklamalar, ezilen ve sömürülenler gerçeği öğrenmesin diye, sömürü ve zulüm sürsün diye yapılıyor. Hak, hukuk demeden, utanmadan, sıkılmadan İMC TV'nin malları TRT'ye devrediliyor. Emekçilerin, sömürüye ve faşizme karşı direnenlerin hakları ve emekleri gasp ediliyor.      

Özgür Basına karşı yapılanlar 'utanç belgeleri' olarak tarihe geçecektir.     

Ülkemiz, son derece kritik bir aşamadadır, tabiri caiz ise bıçağın sırtındadır!  

Faşizm, "tekçi" bir toplum ister, politik gücün tek bir kişide olmasını zorunlu kılar. Faşizmin nasıl bir yönetim biçimi olduğunu biliyoruz. Adlolf Hitler, Benito Mussolini, Fransisco Franco, Augusto Pinochet ve onların artıkları ülkelerinde yaptığı 'icraatlarla' halklara korkunç acılar yaşattılar. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi, katliamlar tarihidir. Bu tarih, işkencelerle, faili meçhullerle, yasaklamalarla ve baskılarla doludur. Her gün 24 saat sermaye sınıfı yanlısı, iktidarın sesi olan televizyonlar ve gazeteler, gerçekleri çarpıtarak kitlelere sunmaktadır. Kitlelerin üzerindeki hegemonyasını sürdürebilmek için her FETÖ haberinin/sunumunun yanına mutlaka PKK adı da eklenmektedir. Korkunç bir bilgi kirliliği kitlelere empoze edilmektedir. Kitleler iş-ekmek, barış ve özgürlük taleplerini dile getirmesin diye terör tırmandırılıyor, savaş sürdürülüyor.      

Görünen odur ki baskı ve yasaklamalar daha da tırmandırılmaya çalışılacak. Dün, öğretmenler ve kamu çalışanları, belediye yönetimleri,  bugün Özgür Basın, yarın vekillerimize karşı saldırılar gündeme gelebilir. Bu karanlık gidişat aşama aşama yayılıyor. Faşizm, burjuvazinin kanlı bir rejimdir, kandan beslenir, kana doymaz.  Her kim halka karşı suç işlerse önünde sonunda halka hesap vermek zorundadır ve nefretle anılacaklardır. 

Bugün önümüzde iki seçenek var:  Teslimiyet ve direnmek! Ya sermaye sınıfına, faşizme teslim olacağız ya da ona karşı örgütlenerek, güçlenerek, çoğalarak direneceğiz.

Ya olup bitenlere karşı seyirci kalacağız ve acı sonuca katlanacağız ya da onurumuz, geleceğimiz ve çocuklarımız için karınca kararınca çalışarak, mücadele ederek bu 'ateş çemberini' parçalayacağız. Başka bir yol yoktur.     

Özgür Basın, sadece gazetecilerin, yazarların ve basın emekçilerinin sorunu değildir. Her işçiyi, emekçiyi, aydını , yazarı ve ilerici insanı çok yakından ilgilendirmektedir.      

Bu karanlık gidişatı tersine çevirmek, faşizme 'DUR'! demek halk kitlelerinin ellerindedir.  Çok geniş ve çok güçlü kitlelerle sokağa çıkarak, alanları doldurarak, sesini haykırarak faşizmi durdurabilir. Suçluların yakasına yapışarak onları yargılamaya götüren demokratik bir sürecin önünü açabilir.       

Hep birlikte eşitlik içinde kardeşçe yaşayabilmek için, çocuklarımızın ölüm haberleriyle yanmamak için, yarimizden, dostlarımızdan ve yoldaşlarımızdan ayrı düşmemek adına son nefesimize kadar gerçeğin, doğrunun ve güzelliğin uğruna mücadeleye devam...  

İMC TV'nin çalışanlarının da hep birlikte söylediği Çav Bella marşının sözleri, dudaklarınızda eksik olmasın! 

"İşte bir sabah,
uyandığımda 
Çav Bella,Çav Bella, Çav Bella,
çav çav çav
Elleri bağlanmış
buldum yurdumu,
Her yanı işgal altında
Sen ey Partizan
beni de götür
Çav Bella, Çav Bella, Çav Bella,
çav çav çav
Beni de götür
dağlarına
Dayanamam tutsaklığa...."

Özgür Basın, susturulamaz!..


Konuyla ilişkili diğer makaleler