Şaşırmış Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

Şaşırmış Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

Acaba bu kavramı kimler için kullandık? Üç kere tahmin yürütme hakkınız var. Ancak biraz tüyo verelim tahmin etme süreciniz hızlansın.

7 Haziran’da seçim yapılıyor. Bir hafta geçmeden ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor koalisyon kurulamazsa “... Anayasa gereği, tekrar sandığa gitmek kaçınılmaz olur. Ben buna ‘erken seçim’ değil, ‘tekrar seçim’ diyorum. Zira ülkenin hükümetsiz kalması düşünülemez.” diyebiliyor. Oyalama sürüyor 45 günlük süre doluyor ve kendi tabiri ile “erken seçim değil ‘tekrar’ seçim” kararı alınıyor.

10 Ekim’de Ankara’da canlı bombalar patlatılıyor, 104 can veriyoruz. AKP kurmayları “bu bomba HDP’ye yarayacak” diyor. “Kimin işine yarıyorsa o yaptırdı” deniyor. 21 gün sonra seçimler yapılıyor ve AKP’nin oy oranı yüzde 9 artıyor.

14 Ekim’de Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, CNN Türk TV’de “... PKK, terör örgütü değildir. PKK’nın bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan toplum çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir.” ifadelerini kullanıyor. PKK ile görüşleri çok da uyuşmayan Elçi, bir aydın ve hukukçu olarak objektif bir değerlendirme yapıyor. AKP cenahından saldırı başlıyor; “CNN stüdyosunun kapısında yakalanıp hemen tutuklanmalı” naraları yükseliyor “vatan haini bölücülerin cezası bellidir” deniyor. Tahir Elçi, 29 Kasım’da Diyarbakır’da suikast ile katlediliyor.

24 Kasım’da Rus savaş jeti, Türk jetleri tarafından vurulup düşürülüyor, pilotlar paraşütler ile atlıyor, biri operasyonla kurtarılıyor, diğeri Türkmen çetecileri tarafından tekbir naraları altında işkence edilerek öldürülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıyor “Tekrar aynısını yapsınlar, yine vurur düşürürüz” diyor, aradan bir gün geçiyor “uçağın bayrağını bilseydik düşürmezdik, farklı davranırdık” buyuruyor. Ama aynı Erdoğan talimat veriyor ve kendileri tarafından öldürülen pilot, askeri törenle, Türk askeri nakliye uçağıyla Moskova’ya intikal ettiriliyor. Zannedersin ki uçak yanlışlıkla vuruldu veya başka bir ülke tarafından düşürüldü.

Evet... Ne dersiniz? Tarafımızdan kim veya kimler kastediliyor? Yanıtı size bırakalım daha iyi olur.

Gerçekten trajikomik bir dönemden geçiyoruz. Ancak bu pervasız politika bir tesadüf veya “Delilerin Tiyatrosu” hiç değil. Bu yaşadıklarımız aslında bitmiş ve tükenmiş olan bir “lider” ve çevresinin son çırpınışları. Bir burjuva iktidarının “kaderi”. Seçim sonuçlarına aldanmayın. Gerçekler yalan söylemez. Bütün mesele sadece tiyatro perdesini kapatmak değil, sahnesini kulisi ve reji odası ile beraber tarihin çöplüğüne nasıl göndereceğimizdir.

Politika


Konuyla ilişkili diğer makaleler