“Ülkenin Bir Yanında Savaş Varken, Öbür Yanında Demokrasi Olabilir mi?”

“Ülkenin Bir Yanında Savaş Varken, Öbür Yanında Demokrasi Olabilir mi?”

Birleşik Metal-İş Genel Kurulunda 12 Eylül 1980 Öncesi Türkiye Maden-İş Sendikası Yürütme Kurulu Üyesi Halit ERDEM’in Kısaltarak Yaptığı Konuşmasının Tam Metni:

1993 yılını hatırlıyorum. 11 yıl kapalı kaldıktan sonra Maden-İş sendikası tekrar sendikal yaşama dönmüştü. Sepetçiler kasrındaki kongrede 154 delege Maden-İş’in yeni yönetimini seçmiş, mal ve para varlığı kayyumdan teslim alınmıştı. Ancak bunlar bir sendikanın faaliyeti için yeterli değildi. Üye yoktu. Faşist cunta yapacağını yapmış, sendikalarımızı 11 yıl kapalı tutmuş sonra da “beraat ettiniz” demişti.

Öte yandan Otomobil-İş sendikası, faaliyete yeniden başladığı 1983 yılından beri yaman bir mücadele veriyordu. Kemal Türkler için yığınsal anma toplantıları düzenlemiş, NETAŞ grevini örgütlemiş, Maden-İş kadrolarını görevlendirmiş, Maden-İş üyelerinin bazıları da yönetimlerde görev almışlardı. Bir anlamda 1979 yılında başlatılan ve Aydın Özeren ile Kemal Türkler’in altında imzaları olduğu eylem birliği, mücadele içinde ve fiili olarak hayata geçirilmiş, tabanda birlik sağlanmıştı.

Biz yeni yönetim olarak karar vermeliydik; arkamızdan itenler vardı; haydi atılın mücadeleye, Maden-İş’in adı, kadroları var. Parası, malı mülkü var. İyi de bu mücadeleyi kime karşı verecektik? Otomobil-İş zaten Türk Metal’e karşı, sarı sendikalara karşı mücadele vermiyor mu, sendikasız işyerlerinde örgütlenmeye çalışmıyor mu?

Birde her sendikal belgede yer alan ama bir türlü hayata geçirilemeyen şu sihirli kelime vardı Birlik! Zor oldu. Vaktinizi almayayım. Birlik, öyle söylendiği gibi kolay gerçekleşmiyormuş. Bunları yaşadık ama Maden-İş üyelerinin bize emanet ettiği her şeyi, aidatlarının biriktiği parasını, malını, mülkünü, emeğini, birikimini, Otomobilİş’te örgütlü metal işçilerinin kazanımlarıyla birleştirdik.

İşte Birleşik Metal-İşçileri sendikası böyle doğdu.

İşte Birleşik Metal-İş 19. Genel kurulu. 22 yıl ne çabuk ama ne zorluklarla geçmiş. Yolunuza devam ediyorsunuz. Yolunuz açık olsun.

Emeği geçenlere Ali Rıza İkisivri, Hüseyin Kara, Mehmet Çapar, Celal Özdoğan, Mehmet Çabuk, Tayyar Elmas, Aziz Ülkü adlarını sayamadığım tüm arkadaşlara, çalışanlarımıza şahsen teşekkürler. Ama birlik için uğraştığımız ve bu gün aramızda olmayanlar Murat Tokmak, Servet Baykan, Ekrem Aydın, Necdet Ersin, Kemal Daysal, Mehmet Sevim ve elbette Değerli yol göstericilerimiz Kemal Türkler ve İlhan Dalkılıç’ı hatırlamadan geçemezdik. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum.

Bir konuda daha birkaç şey söyleyerek konuşmamı bitirmek istiyorum; Genel Başkanın konuşmasında dinlediğimiz başarılardan sonra büyük resmin görülmesi de önemli bence. Sendikalar, siyasi partilerden güçlü örgütlenmelerdir. Çünkü sendikaların her siyasi görüşe bağlı üyeleri vardır. Sendikalar politikalarını, tek bir siyasi görüş ve ideolojiye bağlı olmadan, demokratik bir işleyişle ve tüm siyasi düşünceden işçilerin görüşlerinin alınmasıyla oluşturduğu takdirde, tüm partileri etkileyecek bir güce sahip olur. Tarihimizde bunun örnekleri yaşanmıştır. Bunları size burada anlatmayacağım.

Sadece bir haberi de size duyurmak istiyorum; uzun zamandır Türkiye Maden-İş sendikası tarihini, tarihimizi kayda alıyoruz. Yakında gün ışığına çıkacak. Hazırladığımız kitap bu geniş konuya bir bakıştır. Kuşkusuz farklı yaklaşımlarda olacaktır ama bu tarihi sizler, işçi önderleri de mutlaka incelemelidir. Çünkü bilgelerin deyişiyle “tarih bugündür”.

Günümüzde sendikalar partilerin etki alanına giriyor ve böylece kendi asli misyonunu yerine getiremiyor. Geçen günlerde yaşanan Türk-İş kongresini hatırlayın. Türk-İş artık iktidarın uslu bir yandaşı olmuştur. Kuruluş felsefesinde de Türk-İş devletin politikalarına bağlıydı ama bugün bu ilişki kişiliksiz bir aşamaya gelmiştir ve bu durum bir işçi örgütüne haksızlıktır. Bunun sorumlusu bugünkü Türk-İş yönetimidir.

Mücadeleci ve sınıfsal bir örgütlenme olarak DİSK’in gücünün ve etkinliğinin sınırları da ortadadır.

Sonuç olarak bugün sendikaların, sendikal hareketin güçlü olduğu söylenebilir mi?

Güçlü bir sendikal hareket olmadan biz güçlenebilir miyiz?

Sendikal hareket hangi ortamlarda güçlenmiştir? Bu konuyu araştıran herkes geçmişte sendikal kazanımlarımızın demokrasi uğruna mücadele ile birlikte elde edildiğini görebilir. Demokrasi olmadan sendika özgürlüğü, gösteri özgürlüğü, fikir özgürlüğü olabilir mi? Var mı?

Ülkenin bir yanında savaş varken öteki yanında demokrasi olabilir mi? Kürt halkına yapılan baskılara, zulümlere, ölümlere bugün karşı çıkmazsak kardeşliğimizi nasıl göstereceğiz. Bugün uzatılan barış ve birlikte yaşama elini tutmaz, çığlıkları duymazsak yarın geç olmayacak mı?

Bugün metal işçilerinin yapacağı barış, adalet ve dayanışma çağrısı, emeklisiyle, çalışanı ile yüz binlerce metal işçisinin sesi ve duygusu olacaktır.

Tekrar yolunuz açık, mücadeleniz başarılı olsun...

 

Türk-İş 22. Olağan Genel Kurulu Bitti

Türk-İşTürkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) 22. Olağan Genel Kurulu tamamlandı. Kıdem tazminatı genel kurul karan ile “kırmızı çizgi” olarak ilan edildi. Tek liste girilen seçimde Ergün Atalay yeniden başkanlığa seçildi. 4 gün süren genel kurulda Türk-İş’e bağlı 35 sendikadan 275 delege oy kullandı. Yönetim kurulu değişmedi. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak Genel Sekreter, Yol-İş Genel Başkanı Ramazan Ağar Genel Mali Sekreter, Teksif Genel Başkanı Nazmi Irgat Genel Eğitim Sekreteri, Koop-İş Genel Başkanı Eyüp Alemdar da yeniden Genel Teşkilatlandırma Sekreteri oldu.

Türk-lş tüzüğünde de bazı değişiklikler yapıldı. Dikkat çeken değişiklikler şöyle: “Konfederasyonun amacı, bölümünde yer alan ‘komünizmle mücadele’ ifadesi tüzükten çıkarıldı. Türk-İş’e aynı iş kolunda yalnız bir sendikanın üye olabileceği yönündeki fiiliyatta uygulanmayan tüzük maddesi de kaldırıldı. Üyelik aidatı ve delegelik ile ilgili değişikliğe göre sendikalar, aidat ödeyen üye sayısına göre Türk-İş’e aidat ödeyecek. 100 bin üyenin üzerinde üyesi bulunan sendikalar ayrıca aidat ödemeyecek. Aidatlarda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın istatistikleri dikkate alınacak. Bu istatistiklerle orantısız üye bildirimi yapıldığı koşullarda Denetleme Kurulu, sendikaları denetleyecek. Tüzükte yapılan diğer bir değişiklik ile grev fonunun kullanımı konusunda da üst sınır belirlendi, örgütlenme fonu kaldırdı.”


Konuyla ilişkili diğer makaleler