“Herkese ücretsiz sağlık hizmeti sunan bir sistemi Türkiye’ye kazandıracağız...”

“Herkese ücretsiz sağlık hizmeti sunan bir sistemi Türkiye’ye kazandıracağız...”

14 Mart Tıp “Bayramı” nedeniyle sağlık üzerine birşeyler söylemeyi, sağlık personelenin eylemliliklerini yansıtmayı düşünürken, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 17 Şubat günü Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmayı vermeyi daha doğru bulduk.

“... Hekimlerin sıkıntılarını saysak bitmez. Ama hekimler de biliyorlar ki asıl sorun ve sıkıntılar, hastaların yaşadığı sıkıntılardır. Doktorların, hekimlerin çalışma yaşamı, çalışma hayatı ile ilgili karşılaştıkları sorunlar, küçümsenemez. Ama hastaların hastanelerde karşılaştıkları sorunlar, hekimlerin sorunlarından bin kat daha fazla.

Bakın; önceki gün gittiğimiz, ziyaret ettiğimiz her yerde, Bingöl’de, Ağrı’da dinledik, dün ise Karadeniz’den bir arkadaşım, bir kardeşim aradı. Hastanede karşılaştıkları zorlukları, sıkıntıları anlatıyorlar. Bir hasta olduğu durumuyla, herhangi bir kamu hastanesine başvuran bir vatandaşın pratikte karşılaştığı durumu, Sağlık Bakanı şu an bilmiyor olabilir, farkında olmayabilir ama artık bir trajediye dönüşmüş olan bu durumu, bundan sonra her gün teşhir edeceğiz. “Sağlıkta dönüşüm”, “sağlıkta reform”, işte “sağlıkta muazzam devrimler yaptık” diyen AKP iktidarı, öyle bir hale getirdi ki, cebinizde paranız yoksa aman aman hasta olmayın. Ölün daha iyi. Çünkü onurunuzu kıracaklar. Hastaneye gittiğinizde cebinizde paranız yoksa, hasta olmakla kalmayacaksınız. İnsanlık onurunuzu ayaklar altına alacaklar. Kanser hastasısınız diyelim ki. Altı ayda bir kontrole gitmeniz lazım. Metastaz var mı yok mu bakmanız lazım. Randevu almak için telefon açarsanız, size telefonla randevu verilirse, 4.50 TL otomatikman borçlu duruma düşüyorsunuz. Sırf hastaneye telefon açtınız diye. 3 aydan önce asla randevu alamazsınız. Randevu sistemine göre. Ne yapabilirsiniz? 60 TL ile 150 TL arasında, Devlet Hastanesi’nde, doktor için özel muayene ücreti öderseniz, o gün muayene olursunuz. Bakın, demek ki imkan var. Randevu için üç ay ertelemeye gerek yok. Paranız varsa o gün doktora görünebilirsiniz. Göründünüz doktora. Yatırdınız 60 TL, 150 TL’yi diyelim. Göze aldınız bunu. Doktor sizden efendim, Tomografi istedi. Ya da Ultrason ya da Doppler. Herhangi bir şey. Aldınız reçeteyi, çekmek için aşağıya indiniz. Üç aydan önce asla randevu alamazsınız, altı aya kadar. Altı ay sonra gel, Emar’ını çekelim diyebilirler, diyorlar da. Çaresi yok mu? Var. Ödersiniz 200-300 TL, anında çekilir. Demek ki çekilebiliyor. Ama paran varsa. Göze aldın veya paran var. Bütün bu harcamayı yapmayı göze aldın. Bitiyor mu yok.

Doktor, sana ilaç yazacak. O reçete var ya 1 TL. Eczaneye gittin, ilacı alacaksın. Emsal, en ucuz ilaç hangisiyse, onun üzerinden bir defa %10 senden alıyor. Ödediğin paranın en fazla %10, %20’sini eğer emsal ilaç değilse, SGK sana geri ödüyor. Geri kalanın hepsini sen ödemek zorundasın. Aldığın her bir kutu ilaç için ayrıca 1 TL ödeyeceksin. Kutu sayısına göre ayrıca 1 TL ödeyeceksin. Velev ki, hastanede yatmak zorunda kaldın, Allah korusun. Ödeyeceğin otelcilik ücreti, yatak ücreti, zaten eğer asgari ücretliysen, bir yıllık çalışmana neredeyse denk gelir. Bir hafta yatmışsan hastanede, eğer sana iyi bakmışlarsa, geri kalan bir yıl, tümüyle o hastane masrafları için çalışmak zorundasınız.

Bakın, bu anlattıklarım, sigortalı olanlar için geçerli. Yani, sigortan varsa, SGK’lı isen, primini tıkır tıkır ödüyorsan bunlar olur. Öyle lüks yok herkese. Hele sigortan yoksa bitmişsin. Bunların tamamını, kuruşu kuruşuna paranla yapmak zorundasın. Bunun adı “sağlıkta dönüşüm”, “sağlıkta reform” işte. Peki, para ödeyeceksek, hastaneye bir giriş bir çıkış, yani bir grip hastalığıyla gittin, çıkarken en az 100 TL ödemişsen, sigorta primlerini niye ödüyoruz? Ücretlerimizden bu kadar sağlık primi niye kesiliyor? İşte devlet, ücretsiz sağlık hizmeti versin diye bu paralar kesiliyor. O yüzden sigorta yaptırıyoruz. Diyoruz ki, hasta olduğumuzda devlet bize ücretsiz baksın ve bizim maaşımızdan, gelirimizden bir miktar keserek sağlık harcamalarına bunu yatırabilirsin diyoruz, izin veriyoruz buna. Fakat bu dolandırıcı devlet parayı alıyor, üçkağıtçı devlet, ayakkabı kutularına saklıyor. Sağlıkta da biz hasta olduğumuzda, ödediğimiz primden çok daha fazlasını her seferinde bizden peşin alıyor. Yani, hekimlerin derdi var ama hastaların derdi hekimlerden daha ciddi durumda. AKP iktidara geldiğinde, Türkiye’de 271 özel sağlık hastanesi vardı. Şimdi 542. Yani yüzde yüzden daha fazla artmış durumda. Eskiden özel sektörün muayeneden aldığı pay %3.6 idi. Şimdi, yani AKP döneminde, %18’e çıktı. Eskiden özel hastaneye gitmek zorunda kalan hastalarla bugünkü arasında, %1150 fark var. 11.5 kat artmış. Özel hastaneye gitmek zorundalar. Kamu’da hastane kalmadı çünkü. Hepsini özelleştirdiler. Paranız kadar iyileşebilirsiniz ancak. Eğer onurunuz kırılmadan oradan çıkmayı başarıyorsanız, inanın ki; hele asgari ücretli, hele hele taşeron elemanı, hele hele yoksul, fakir bir insansanız, orada sizin insanlık haysiyetinizi ayaklar altına alıp öyle gönderiyorlar. O sıralarda, o kuyruklarda, o para sıralarında, paranız kadar film, paranız kadar ilaç, paranız kadar tedavi durumu ile karşılaştığınızda, insan olmaktan utanırsınız. Oysa, parasını peşin vermişsiniz siz, peşin! Bu devlet size ücretsiz sağlık hizmeti sunsun diye paranızı peşin vermiş bir halksınız!

Bunların hepsi, “sağlıkta reform” adı altında yutturuluyor. Fakat düzeltmenin tek yolu da parayı almamak v.s. değil, düzeltmenin en pratik yolu ve formülünü söylüyorum. 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye oy vermektir. Bunları düzeltebilecek, halktan yana, emekten yana bir politika üretebilecek tek anlayış, partimizin oluşturduğu anlayıştır. Bunu biz düzelteceğiz. Ücretsiz, her yerde, herkese ücretsiz, sağlık hizmeti sunan bir sağlık sistemini Türkiye’ye kazandıracağız.”


Konuyla ilişkili diğer makaleler