8 MART’ta SOKAĞA, DİRENİŞE!..
Bir 8 Mart’ı daha karşılamaya hazırlanıyoruz. Bu yazıda 8 Mart’ın tarihçesini anlatmak istemiyorum. Kuşkusuz birçok kadın, özellikle de Politika okuru kadınlar bunu biliyor. Önemli günlerde bu tür yayın organlarında genellikle her sene aynı şeyler söylenir. Hatta bazen aynı yazıya bir iki rötüş yapılıp zahmete bile katlanılmadan, tıpkı basım yapılır.
“Erkeklerle baş etmek zordur” denilir ya, halbuki biz kadınlarla baş etmek daha da zordur. Bizimle kimse başedemez. Yeşil Yol direnişinde Havva Ana’ya bakın. Kürdistan’da evlatları katledilen Barış annelerine, 570 haftadır Galatasaray meydanında evlatlarının akıbetini soran annelere. Üniversitelerde anti demokratik uygulamalara, faşist saldırılara karşı direndiği için yerlerde sürüklenen kadınlara. Cerattepe’de polis barikatlarının en önünde direnişi örenlere... Madenlerde iş cinayetlerine kurban giden emekçilerin annelerine, eşlerine.
Direngeniz, kırılganız, doğurganız. Dünyanın yarısıyız. Bunlar kuşkusuz doğru. Kadınlar her yerde varlar bu da doğru. Ancak eksik olan birşey de var. Mücadeleyi ortaklaştıramıyoruz. Tek tek mücadele alanlarını, bu alanlarda sokağa çıkan kadınları birlikte mücadele etme gerekliliğine ikna etmekte zorlanıyoruz. CHP’li kadınlardan, HDP’li kadınlara, tek tek politik örgütlerin kadın üyelerini, üniversite öğrencisi kadınları, toprağını, köyünü, zeytin ağacını, suyunu savunan kadınlardan, fabrikalarda çalışan kadın emekçilere, tüm kadınların mücadelesini ortaklaştırdığımız zaman gerçekten bizimle baş etmek zor olacak.
8 Mart’ta sokağa çıkan kadınların özgürlük ve barışı savunma konusunda güçlü bir ses vereceğine inanıyorum.