Aşı: 3. Dünya Paylaşım Savaşı Mı? Tedavi Mi, Yoksa Silah Mı?

Aşı: 3. Dünya Paylaşım Savaşı Mı? Tedavi Mi, Yoksa Silah Mı?

Aşı

Emperyalist paylaşım savaşları her zaman silahla olmaz; yeri gelir direkt finans ve sermaye kaynaklı olan küresel ölçekteki bankalar  ve/veya para fonları (IMF, Dünya Bankası gibi) aracılığı ile  ekonomik sıkıştırmalar ile olur. Gerçi en basit anlatımla bütün emperyalist paylaşım savaşlarının kökeni asıl sermayenin dünya halkları üzerine güç elde etmesi üzerinden çıkmaktadır.

Silah bir savaşım yalnızca gözle görülebilen elle tutulabilen nesnesidir.

Sermaye bu savaşlarda her türlü çıkarı sağlamak için hiç bir fırsatı kaçırmaz. Kendi sınıfının var olma gereğidir.

Onun için bir yılı aşkın devam eden ve görünen o ki uzun bir süre de devam edecek olan COVID-19 pandemisinin ilk şoklarını atlatır atlatmaz küresel sermaye bundan yararlanmanın yolunu aramaya başladı. Tabii ki burada en etkili alan bu pandeminin tedavisini ele geçirmek olacağı kesindi.

Bütün küresel ölçekli ilaç firmaları önce kendi kaynakları ile, olmadı kendi aralarında, belirli oranlarda ortaklıklar şeklinde tedavi arayışlarına girişti.

Tam bir yarış başladı. Çünkü bulunacak olan etkili tedavi uzun yıllar boyunca ‘patent hakkı’ nedeniyle o firmanın tekelinde olacak.

Bugünlerde her yerde tartışması yapılan AŞI bu nedenle gündemimizde. Hepimiz aşı konusunda neredeyse uzman olduk. Hatta bir adım daha ileri gidip hangi sermayenin aşısı daha iyi diye birbirimizle tartışır olduk.

Böylece zaten sıkıntı içinde olan halklar pazar için hazır hale geldi.

Bunun gibi salgına yol açan hastalıkların mücadelesinde aşının önemi çok büyük. Bu tartışılamayacak şekilde bir gerçek.

Tartışılması gereken böyle bir pandemide aşının tekelde olmasının önüne nasıl geçileceği ve patent hakkının neden   serbest bırakılması gerektiğidir.

Onun için diyoruz ki ‘AŞI ÜZERİDE PATENT HAKKI KALKMALI. ÜRETİMİ SERBESTÇE YAPILABİLMELİ’

Ama buradaki yazıda daha çok aşı ile ilgili genel bilgilerimizi toparlamak istedim.

Aşı nedir?

Öncelikle aşının bir tanımını yapmak gerekir.

Aşılar vücutta hastalığa karşı özgül koruyucu yanıt oluşturmak için kullanılan maddelerdir. Bunlar ölü veya değişime uğratılmış mikroplar ya da bunları temsil eden parçacıklar olabilir. Uygulamaları iğne, ağız veya burun yoluyla olmaktadır.

Aşılar bağışıklık sistemimizin virus ve bakterileri ve onların zararlı ürünlerini tanımasını sağlar. Böylece gerçek tehlike ile karşılaşınca daha etkili bir savunma mümkün olur. Aşıların sağladığı koruma ile aşının etkili olduğu hastalıklar tamamen önlenebilir veya daha hafif seyredebilir. Geçmiş dönemlerde görülen çocuk felci, kızamık, difteri, boğmaca, kabakulak ve hepatit gibi bulaşıcı hastalıklar aşılama yöntemi ile kontrol altına alınmıştır.

Temelde aşılar canlı ve ölü aşılar olarak sınıflandırılır. Canlı aşılar değişime uğratılmış, zayıflatılmış bakteri veya virüsleri içerir. Bu aşılar hastalığa yol açmaz, vücutta sınırlı ölçüde çoğalır ve bağışıklık oluştururlar. Ölü aşılar ölü tam bakteri veya tam virüs aşıları veya bunların parçacıklarını içerir.

Peki COVID-19 aşısı veya aşıları nasıldır?

Covid-19 enfeksiyonunun ciddi riskleri değerlendirildiğinde mümkün olan en kısa zamanda aşı olmak en doğru karar olarak öne çıkmaktadır. Maske, mesafe ve temizlik hastalığın yayılmasını önlemek için çok önemlidir, fakat hastalığın toplumda yayılmasının, ağır hastalık ve ölüm gibi ciddi etkilerinin önlenmesinde tek başlarına yeterli değildir.

Aşı savaşlarının başlaması ile birlikte COVID-19 aşısı üretiminde birçok firma ve grup bu alanda baskın olmak için tam bir yarış başlattılar. Evlerimizde her akşam bir açık oturumda aşı gelişimi ne durumda, kimin aşısı daha etkin, kim ne kadar üretiyor, biz hangisini olacağız, bilmem şu ülke bize neden aşı vermiyor, bilmem şu ülke nüfusunun birkaç katı aşıyı almış sonradan daha pahalıya satacak gibi tartışmalar yoğunluk kazandı. Aşılar üzerine bir bahis oynatılmadığı kaldı.  

Bu yarışın içinde olan aşılardan bazıları şunlardır:

Sinovac (CoronaVac) Aşısı: Türkiye’nin de uygulamaya başladığı Çin üretimi olan klasik aşı üretim tekniği ile üretilmiş bir aşı. Başlarda etkinliği üzerine çok spekülasyon yapılmasına karşın -keşke yeterli alabilsek de yaptırsak noktasına geldiğimiz- bilim insanları tarafından etkin kabul edilmektedir.

Biontech Aşısı: Sanki biz bulmuşuz gibi sevindiğimiz Türkiye’li iki bilim insanın başında olduğu Alman firması tarafından geliştirildi. Başarı oranı Sinovac (CoronaVac) aşısına göre daha yüksek açıklanan ve farklı bir teknikle üretilen bu aşı ABD’de kullanımına izin verilen ilk aşı oldu. Çünkü üretilmesinde ve geliştirilmesinde ortaklardan biri Amerikan ilaç devi Pfizer. Çin aşısına pazar bırakılamazdı. Avrupa’da ilk Birleşik Krallık uygulamaya başladı onu Kanada takip etti.

Aşının etkinliğine karşın tek sıkıntısı -70 C de saklanabilmesiydi. Bu da bu koşulları sağlayamayan ülkelerin bundan yararlanmasında en büyük engel durumuna geldi.

Moderna Aşısı: Bir başka ABD firması Moderna farklı bir teknikle geliştirdiği aşının Biontech’e göre daha etkili olduğunu ve hatta aşı yapıldıktan 6 ay sonra bile %90 etkinliğini devam ettirdiğini duyurdu. Biontech aşısının %90’lık başarısına karşılık, yakaladığı %95’lik başarı oranı ile bir adım öne geçmiş gibi durmakta.

Astrazeneca-Oxford Aşısı: Başarı oranı COVIS-19 aşı çeşitleri arasında yer alan Biontech ve Moderna’ya göre düşük olan bu aşının, fiyatının ucuz olması nedeni ile önemli bir alternatif olarak karşımıza çıkmakta. Burada tam anlamıyla piyasa koşulları devreye giriyor. Ürünündeki zayıf noktaları nedeniyle rekabetçi ortamda durabilmek için fiyat politikasını devreye sokuyorsun. Bu arada bu aşının gözlemlenen belli yan etkileri nedeniyle bazı ülkeler tarafından uygulanması askıya alındı.

Sputnik-V Aşısı: Rusya tarafından geliştirilen Sputnik-V aşısının yüzde 92 oranın başarı sağladığı açıklanmıştır. Bu aşı ile birlikte küresel aşı uygulama ayrışması daha net ortaya çıkmıştır. Bu aşıya onay veren ilk yabancı ülke Belarus olmuştur. Sonrasında ise Kazakistan, bu aşının üretilmesine onay vermiştir. Rusya RDIF (Rusya Doğrudan Yatırım Fonu) başkanı COVID-19’a karşı geliştirilen bu aşının diğer aşılara göre çok daha uygun fiyatta olacağını belirtmiştir. Türkiye bu aşının üretilmesi için anlaşma yapmıştır. Sputnik-V aşısının bozulmadan uzun süre dayanabilmesi için normal soğutma cihazları yeterli olmaktadır.

Sinopharm Aşısı: Bir diğer Çin aşısı olan Sinopharm aşısıdır. Ama şimdilik pazarda gerektiği gibi yer alamamıştır.

Aşılar konusunda bu genel bilgileri verdikten sonra özellikle aşıların yan etkileri ile ilgili şu bilgileri de verme gereği duyuyorum. Çin Sinovac ve Rus Sputnik-V aşıları geliştirilmeleri 2000’li yılların başında Uzakdoğu’da ilk Korona virüs vakaları görüldüğü zamana geri gider. O dönemde “Kuş gribi” ve “Domuz gribi” olarak tanınan Korona tipi salgınların yaygınlaşmasının önlenmesi için üretildiler. Bu aşıların batıda, AB ve ABD’de üretilen aşılardan en önemli niteliksel farkı laboratuvarlarda sentetik olarak üretilmemeleridir. Bu aşılar virüsün ölü hücrelerinin doğal kullanımı ile üretildiklerinden yan etkileri daha azdır ve batıda üretilen aşılar kadar spekülasyonlara neden olmamışlardır. Son tahlilde 1,5 milyar nüfuslu Çin Halk Cumhuriyeti’nde salgını kontrol altına almak, bir kaç ay sürdürülen tam kapanma tedbirlerinden sonra aşı uygulaması ile sağlanmıştır. Aynı sonuç Rusya’da da elde edilmiş, 25 Mart – 31 Mayıs 2020’de 2 ay uygulanan tam kapanma sonrasında aşının devreye sokulması ile Rusya’da yaşam büyük oranda normale dönmüş, Şubat 2021’den sonra da tam normale dönmüştür.

Aşının yanı sıra büyük ilaç firmaları tedavi amaçlı çalışmalar da yürütmektedir.

Türkiye de kendi aşı geliştirme çalışmaları ile bu yarışa girmiş ama pazarda rol alma konusunda biraz geç kalmış gibi durmaktadır.

Sonuç olarak görünen o ki, dünya aşı üzerinden bir cepheleşmeye gitmiştir. Ama bu aşı üzerinden olan paylaşım, geri “bıraktırılmış” ülkelere hiçbir zaman yarar sağlayacak gibi görünmemektedir. Nüfusların en az %60-70’i  aşılanmadıkça bu salgın tam anlamıyla kontrol altına alınmış olmayacaktır.

Şu ana kadar Türkiye’deki durum ise...

Yeterli aşı var mı yok mu? Aşılama yazın başında tamamlanacak mı, yoksa sonbahara mı sarkacak, hatta seneye mi? Bizim aşımız ne zaman yetişecek? Hangi yaş grubu ne zaman aşılanacak? Sokağa çıkabilecek miyiz? İşe gidelim mi evde mi kalalım? Yoksa tam karantina mı olsun ama BİZ İŞE GİDELİM?

Aşı paylaşım savaşında yerimizi bulamadan politikasız politikamızla açık oturumlarda tartışmaya devam...


Konuyla ilişkili diğer makaleler