AKP, 24 Temmuz gecesi bombardımanla ne yapmak istedi?
Baki GÜL *
24 Temmuz 2015’te gece saat 11’de 50’ye yakın uçakla 500’e yakın sorti ile ya da füze ve kazan bombasını Kürdistan’da gerillalar üzerine bırakması çok büyük bir komplonun hayata geçirilmesiydi.
Evet, Tayyip Erdoğan ve devlet içindeki çetesi, AKP hükümeti Kürtlere karşı topyekün savaş kararını 30 Ekim 2014’deki MGK toplantısında almışlardı. Şartları olgunlaştırıp başlatacaklardı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Müzakere Taslağı Önerisi” hamlesi ile AKP’nin bu planı aksadı. 28 Şubat 2015 Dolmabahçe Mutabakatı ile AKP’nin oyunu biraz daha teşhir oldu. Ama Tayyip Erdoğan ve çetesi rahat durmadı. Planı 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesinde ve sonrasında kanlı provokasyonlarla yürütmek istedi. Erdoğan’ın hesabı ‘süper başkanlık için 400 milletvekili’ydi, ama olmadı. HDP tarihi bir başarı kazandı. AKP ve Tayyip Erdoğan kaybetti. Türkiye’de siyasette kaybeden Tayyip Erdoğan, Rojava’da da kaybetti. AKP’nin Rojava’daki örgütü DAİŞ stratejik yenilgiler yaşadı. Erdoğan her alanda Kürtler karşısında kaybederken, AKP politikasının işbirlikçileri de telaşa girdi.
Çünkü Tayyip Erdoğan ve ekibi çok büyük bir yenilgi almışlardı. Askeri alanda gerillaya karşı, siyasi alanda HDP’ye karşı, bölgede özellikle de Rojava’da halkın devrimine karşı aldıkları yenilgi ile telaşa kapılan Tayyip Erdoğan, MİT, AKP iktidarı ve devlet içindeki savaş kliği, Güney Kürdistan’da Mesut Barzani ve KDP; Rojava ve Suriye’de DAİŞ ile ortak bir plan gerçekleştirdiler. Plan şuydu: Rojava’da DAİŞ eli ile kanlı katliamları boyutlandırmak. En tipik örneği 25 Haziran’daki Kobane katliamıydı. Kuzey Kürdistan’da HPG’yi provokasyonlarla savaşın içine çekmek. Güney Kürdistan’da ise KDP’nin tahrikleri ile Kürtler arasında çatışmalı bir durum yaratmak. Türkiye’de HDP’yi bloke etmek ve özel savaş yayınları ile kriminalize etmek için düğmeye basıldı. Bütün bu saldırı dalgasının merkezine ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit konuldu.
Bütün bunların yanında toplumu kaotik ortama çekip, Tayyip Erdoğan ve AKP kendisini kurtarıcı bir pozisyona getirmek istedi. Uluslararası destek almak için ise göstermelik olarak Türk devleti DAİŞ’e karşı operasyon başlatma kararı aldı. Ama gerçek öyle olmadı. Suruç katliamı ile bu plan da hayata geçirildi. Planın doruk noktası 24 Temmuz gecesi gerillalara yapılan büyük bir bombardımandı. O gece öncesi ve gece yarısı Türk devleti Ankara, İstanbul, Amed’de zirve üzerine zirveler yaptı. Türk medyasını hazır tuttular. 24 Temmuz günü Suriye sınırında DAİŞ mevzileri bombalanıyor yaygarası kopardılar. Ama amaç Rojava’da YPG-YPJ, Kuzey ve Güney Kürdistan’da ise gerillalardı. Türkiye aylarca gerilla noktaları ile ilgili havadan ve karadan istihbarat topladı. Havadan istihbarat ABD’nin insansız hava araçları ile toplandı. Karadan istihbarat için ise KDP özellikle kullanıldı. KDP bunun zeminini hazırlamak için Medya Savunma Alanları arasında geçişleri kapattı. Sorunlar çıkardı. Hal böyle iken Tayyip Erdoğan’ın önüne gerilla noktalarının istihbarati bilgileri gitti. Erdoğan ve Davutoğlu askerler ve MİT ile ilgili bir plan yaptı. Planı AKP basını farkında olmadan deşifre etti. Bülent Arınç da Trabzon’daki iftarda saldırıların kapsamlı olacağının tehdidini yaptı. Plana göre KCK, HPG, PKK, KJK’li bütün üst düzey yetkiller imha edilecekti.
Davutoğlu ve Erdoğan kendisinden emindi. 24 Temmuz gece yarısı zirvede kaldılar. Bombardıman sonrası gelecek haberleri basına duyuracaklardı. Aynen 15 Şubat 1999’daki uluslararası komployu duyuran Bülent Ecevit gibi yapacaklardı. Medyayı da hazır tutmuşlardı. Türk televizyonları o gece özel yayına geçti ve Ahmet Davutoğlu ve Tayyip Erdoğan’ın yapacağı açıklamaları bekliyorlardı. Ama istedikleri olmadı. Çünkü gerillalar tedbirliydi. Yapılacak saldırının büyüklüğüne göre kendilerini mevzilendirmişlerdi. Biri HPG Askeri Komuta Konseyi Üyesi Şervan Varto ve 4 gerilla yaşamını yitirdi. Türk devletinin hedefi ise çok daha büyüktü. Zaten 25 Temmuz’daki AKP gazetelerinin sayfaları ve sonrasındaki yorumlar da Türk devletinin neyi hedeflediğini gösteriyordu. Ama şimdi Tayyip Erdoğan ve çetesinin istediği tutmadı. KDP’nin istediği olmadı. DAİŞ zaten yenilgi üzerine yenilgi yaşıyor. Yapılan saldırılar sadece Kürtlerin öfkesini daha da büyüttü ve katmerleştirdi. Dolayısıyla büyüyen ve radikalleşen Kürt öfkesinin Tayyip Erdoğan, AKP ve işbirlikçilerine yansıması çok büyük olacaktır. Çünkü 40 yıllık Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin bütün deneyimi ve gücü en askeri, siyasal, toplumsal ve diplomatik alanda Erdoğan ve çetesine yönelecektir. Artık Erdoğan ve çetesi ile işbirlikçilerinin siyasi olarak bitişi nasıl olacak, onu da zaman gösterecektir.
* Kaynak / Özgür Gündem 5 Ağustos 2015