Büyükşehir & Esenyurt ortaklığı: İmar Yolsuzluğu

Büyükşehir & Esenyurt ortaklığı: İmar Yolsuzluğu

27 Ağustos 2014’te AKP Kongresi’nde Genel Başkan seçilen Ahmet Davutoğlu, konuşmasını yaparken dokuz alanda kararlı bir yürüyüş gerçekleştireceğini söyledi. Davutoğlu ‘restorasyon’ kavramında “Kadim karakterin modernite ile yüzleştiği yerde yıkıcı olmayan, darbe vurmayan modern mimariyi kabul edeceğiz. Ama kadim tarih birikimimize bir tehlike teşkil ettiğinde ona karşı duracağız. Dikey mimariyi değil, yatay mimariyi kadim şehirlerimizde egemen kılacağız ve küreselleşme anlamında da bütün şehirlerimizi, kadimi koruyan modernite birikimini kullanan küresel şehirler haline getireceğiz.” demişti.

Esenyurt'ta İmar YolsuzluğuBu yaklaşım sadece Davutoğlu’na ait değil. Yeni de değil. Davutoğlu’na koltuğunu bırakan, eski genel başkan ve eski başbakan Recep Tayyip Erdoğan da aynı fikirde. Erdoğan 2013 yılında katıldığı yerel yönetimler sempozyumunda yüksek binaları doğru bulmadığını şöyle ifade etmişti: “Ben yüksek bina inşa etmeyi doğru bulmuyorum. Yüksek binalar inşa etmekle insanları topraktan  uzaklaştırıyoruz. Bizim mimarimizde bu yok.

İstanbul’un AKP iktidarı döneminde ne hale geldiğini herkes biliyor. Yandaki resim 3. dönemdir Esenyurt’ta belediye Başkanlığı yapan AKP’li belediye başkanı Necmi Kadıoğlu’nun eseri. Haramidere’den bakıldığında görülen “yatay mimarinin” küçük bir kısmı. Harita Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Mehmet Yıldırım ile Harita Mühendisi Dr. Erdal Köktürk’ün Haziran 2013 ve Ocak 2014 Oda Bülteni’nde yer alan “Esenyurt: Cumhuriyet Tarihinin En Büyük İmar Yolsuzluğu” başlığını kullandıkları yazılarında Esenyurt’taki imar yolsuzluğu tüm boyutlarıyla sergileniyor.

Gerek Esenyurt ilçe belediyesi ve gerekse İBB kendi bilgileri dahilindeki bu imar operasyonlarının nimetleriyle (!) ilgilenirlerken AKP’nin “modernite” anlayışının sadece daha fazla ranta ve bu rantın da havuza aktarılmasından başka bir kaygısının olmadığı uygulamalarından görülüyor. Esenyurt’ta görünürdeki 29 projede 30 bin konutun üretildiği ve 250 bin kişiyi ilgilendirdiği dikkate alındığında sorunun büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Esenyurt’ta meydana gelen imar kirliliği suçu tek başına inşaat şirketlerince de işlenmemiştir. Bu suç, imar yetkisi bulunan idareleri ve AKP’yi de içine almaktadır.