Büyük Kürt Şairi Cigerxwin

Büyük Kürt Şairi Cigerxwin

Büyük Kürt Şairi CigerxwînHer halkın vazgeçemeyeceği değerleri vardı. Hele o halk yüz yıllardır kimi halkların zorba, barbar egemenlerince sömürülüp katlediliyorsa, onların değerleri namuslarıdır, onurlarıdır artık. Cigerxwin de Kürt halkı için öyledir; o yazar, o şair, o sinemacıdır. Öyle ki, halkı için kavgayı ve kültür sanatı yüreğinde bir kardelen gibi büyütmüş daha ismini aktaramadığımız tüm değerlerin, hiç kuşkusuz her evde bir külliyesi olmak zorundadır. Günlük dille ne halk, ne de özgürlük mücadelesi verilir. Bilimsel, entellektüel bir altyapı için araştırma ve donanım şarttır. Bunu da dışarıdan birileri değil, Halkların kendi birikimiyle yetiştirdiği genç kuşaklar yapmak zorundadır.

Cigerxwin 1903 yılında Mardin'in (şimdi Batman'a bağlı) Gercüş ilçesine bağlı Hisar Beldesi'nde (Hesarê) Şehmus Hasan olarak dünyaya geldi. 1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlaması sonucu ailesi ile birlikte Suriye'de bulunan Amude şehrine göç etti. Daha sonra bu ülkede 1921'de İlahiyat Fakültesi'ni bitirerek din görevlisi olarak hizmet etmiştir.

1946 yılında Kamışlı'ya geçen Cegerxwîn burada aktif politikaya atıldı. Aynı yıl Civata Azadî û Yekîtiya Kurd (Özgürlük Meclisi ve Kürt Birliği) adlı siyasi yapılanmanın başına getirildi. Kendisi 1948 yılında Suriye Komünist Partisine üye oldu. Altı yıl sonra Suriye Parlamentosu'na girebilmek için bu partiden mebus adaylığını ilan etti. 1957'de partisinden ayrılarak daha önce kurmuş olduğu Azadi (Özgürlük) örgütündeki kişilerle birlikte Suriye Kürt Demokrasi Partisi'ni kurdu. 1963 yılında siyasi düşüncelerinden ötürü Şam'da tutuklandı.[2]

1969 yılında Kuzey Irak'a giderek orada bulunan Mustafa Barzani'nin ayaklanmasına destek verdi. 1973'te ise Lübnan'a geçerek şiir derlemeleri olan Kîne Em? (Biz kimiz?)'i yayımladı. 1976 yılında gizlice Suriye'ye giderek üç yıl boyunca İsveç'e kaçış planını hazırladı. Stockholm'e geldiğinde 76 yaşına giren Cigerxwîn burada diğer eserlerini yayımlamaya başladı. 81 yaşında burada hayatını kaybeden şairin cenazesi daha sonra Kamışlı'ya defnedildi.

Cigerxwin, bir insan olarak yüreğinde özgürlüğünü büyüte büyüte, daha da çoğaltarak ömür boyu yaşamayı bir insanlık görevi bildi. Onun için özgür yaşamayan bir halk her daim çoluk çocuk, genç ihtiyar, mücadele içinde olmak zorundaydı ve o, bu  konuyu kendi için ilke addinerek, yaşamını, ve kalemini halkı için hedeflediği özgürlük uğruna yaşadı. Büyük şair şiirlerinde, halkının tarihsel süreciyle birlikte, onların acılarını, zulmünü, göçleri, sevdalarını yalın bir kürtçe ile tarihte yer alacak olan genç kuşaklara taşıdı.

Cigerxwin, Kürt halkı için hem insan olarak, hem de sanatsal olarak yazdıklarıyla halkının yüz akıdır. Genç kuşaklar bunu iyi anlamalı, özümsemeli onun yürekli çabasını ileriye taşımasını ilke edinmeli, şairin yazdıklarını, eserlerini, tüm notlarını, araştırmalarını gelecek kuşaklara taşımalı, tanıtmalıdır. Çünkü araştırma ve yazılı mücadele de her daim –doğru bir hedef içinde- devrimci bir eylemdir. Türk devrimci halkının, ulusunun, Nazım Hikmet’i, Enver Gökçe’si, A. Kadir’i, Gülten Akın’ı varsa, Kürt halkının da büyük değer taşıyan bir Klasik Kürt edebiyatının büyük şairi Mela Huseynê Bateyî'nin, Melayê Cizirî', bir Cigerxwin’i,, bir Mehmet Uzun’u, bir Yılmaz Güney’i, Ahmet Kaya’sı, her iki halka da sahip olmuş bir Yaşar Kemal’i vardır. Onlara sahip çıkmalı, sürdürdükleri geleneklerini devrimci bir eylem olarak  çaba harcamalıdır. Halklar, kültür ve sanatsal yazılı, politik kararlılıkları ile tarihlerini oluştururlar.  Yukarıda adı sayılan yazar, şair, sinemacı, daha ismini aktaramadığımız tüm değerlerin her evde bir külliyesi olmak zorundadır. Günlük dille ne halk, ne de özgürlük mücadelesi verilir. Bilimsel, entellektüel bir altyapı için araştırma şarttır. Bunu da dışarıdan birileri değil, aynı halkın kendi birikimiyle yetiştirdiği genç kuşaklar yapmalıdır.

Cigerxwin Şiirlerinden Türkçe Örnekler:

Kimim Ben

Kimim Ben?
Onurlu kürdüm,
düşmanın düşmanı,
barışseverin dostuyum.
Uygar insanım,
Ne ilkelim, ne de yabani
Ne yapayım savaşsız olmuyor.
Düşman ülkemden çıkmıyor.
Benim atalarım
Hep özgür yaşadılar
Köle olmak istemiyorum
Sonsuza deĝin
Kimim ben? 

Büyük Kürt Şairi CigerxwînCegerxwîn, kavga istemiyoruz der, barıştan yanayız der; ne ki zorbalar, egemen güçler onu ve halkını bırakmaz, her fırsatta üzerine üzerine gider, daha çok ezmek, daha çok sömürmek için. Ama o halk da tepeden tırnağa onurdur, şair de tepeden tırnağa hak ve adaletten yanadır ve istediği barışı elde etmek için kavgasını da vermek zorundadır. İşte o yüzden 81 yaşına kadar kavganın içinde ve halkının yanı başında halkıyla birlikte olmuştur. Şiirleri çiçek kokar, dağ lalesi, kızılcık, kekik kokar. Kimi satırlarına kuşlar üşüşür, türküler çığlık çığlığa sarar dağı, bayırı. Bir bakarsınız sarp kayalarda, aşağıdaki yaylalarda bir çobanın kavalına name olmuştur sözcükleri: “Özgürlük!” diye taşa, toprağa çarpa çarpa anakaraya yayılır. 

Cegerxwîn’i okumayan, onun şiirlerini kavgada koynunda taşımayan yiğit, yiğit olamaz.

 

Savaş İstemiyoruz 

Biz savaş istemiyoruz, lanet olsun savaşlara
Bizi korkutmuyor tehdit ile haykıran ses
Eĝer dünyanın iyiliĝini istiyorlarsa
Çıksınlar işgal ettikleri topraklardan

 

Gül Alışverişi 

Uykudan uyandığımda bir gül taciri gördüm,
Gülü yüreğe değiştirdiğine çok sevindim,
Gülü yüreğe değiştiriyordu.
Sayrılık ve yara dolu bir yüreğimiz vardı,
Önce inanmadım gülü yüreğe değiştirdiğine.
Gülü yüreğe değiştirdi.
Pazarlık yaptık, dedi ki: takas etmem.
Güle tapıyorsan canı ve yüreği de verirsin üstüne.
Canını ve yüreğini de verirsin.
Dedim ki, kim değişir canını ve yüreğini bu gülle?
Pazarlık budur, dedi. Yaralı yüreği veriyorsun.
Yüreğin yaralı.
Canımı ve yüreğimi verdim, seslendi yüreğim:
Dedi ki: “Ey Cegerxwîn, değiştirdin yüreğini bir gülle.
Bir gülle değiştirdin yüreğini.

 

Bülbül

Kapıma geldiğinde bakmadım yüzüne
Gittiğinde yüreğim de gitti peşinden
O kara gözler, o pembe yanaklar nerede
O rayiha, o yüzdeki renk nerede
Seslendi bana sevdiğim: ey çılgın bülbül
Niçin ağlayıp figan edersin
Ovaları ve dağları kokusuyla güzelleştiren
Sevdiğin burada işte, gözün önünde
Ey bülbül artık biliyorsun kim olduğumu
Özgürsün hep, tutsağım ben
Çıktım dinden imandan, yurtsuzum, yuvasızım,
Adım Cegerxwîn, bir Kürt genciyim.

 

Kaçıyorum

Sevgili dost, ağlama, aslan yatağıdır dağlar.
Yiğitlerin kelleleriyle örülür kurtuluşun duvarları.
Zorla, savaşla, güçle elde edilir yüceliş.
Boyun eğen esirdir, haydi, yücelere çıkalım.
Özgürlüğün sarayı çok yüksekte, yücelerdedir.
Kellelerimiz için iki yer vardır yalnızca.
Esirliğin kirinden pas tutmuş hançerim.
Kimse kansız kavuşmamış özgürlüğüne.
Derin koyaklarda uyusan bile, karabasanlar görürsün.
Keder kalır sana, korkaklık yorganını çekersen başına.
Bizler sağ ve yiğitken, düşmanın bağımızdan yemesi ayıp
değil mi?  

 

Çocuklar İçin
 

Aslan ve kaplan birlikte giderken
Buldular bir miktar peynir.
Bir o yedi peynirden, bir öbürü.
Sonra başladılar birbirlerini sopalamaya.
Biri dedi ki öbürüne
Gidelim vahşi hayvanların üstadı tilkinin yanına.
O bulur bizim aramızı.
Vardılar her ikisi de tilkinin huzuruna.
Sofu bir derviş gibiydiler,
Anlattılar davalarını
Yürek ve ciğer dağlayan sözlerle.
Tilki hemen kalkın dedi,
Getirin bana bir terazi.
Getirdiler önüne bir teraziyi.
Koydu kefelere tilki peyniri.
Birine fazlaca koydu, ötekine az.
Dengelemek için ağırından ısırdı,
Öbür taraftan daha da hafif oldu o taraf.
Bir sağ kefedeki peynirden yedi tilki,
Bir sol kefedeki peynirden,
Ortada peynir kalmayana dek.

(1945)
Cegerxwîn