Bay Rockefeller’e Mektup

Bay Rockefeller’e Mektup

Bay Rockefeller,

Sizin var veya yok olduğunuzu tam olarak bilmiyoruz, çünkü cemaliniz ekranlara yansımıyor. Arada bir sizin resimlerinizi görüyoruz, ama bu gerçekten siz misiniz, yoksa dublajınız mı bilemeyiz. Ama isminizi çok duyduk. Ne zaman bir toplumda zenginlik veya yoksulluktan söz edilse sizin isminiz, bir de size en yakın yol arkadaşınız Bay Rotschild’in ismi geçer. Tabi sizin yanınızda Bill Gates, Warren Buffet gibi bir kaç zengin daha varmış dünyamızda, ama onlar sizin yanınızda hiç denecek kadar sönük kalırmış. Hele son zamanlarda Türkiye’de ve “kaderi” Türkiye’ye benzeyen ülkelerde siz çok konuşulur oldunuz. Ee dünyanın en zengin bankeri olmak tabiki insanı şöhret yapar. Paran varsa tabiki dünyayı yönetirsin. Sizin paranız sayılmayacak kadar çokmuş. Söylentilere göre 500 Trilyon Dolar nakit paranız varmış. Sizin paranızı saymak için bir kaç kuşağın ömrü yetmezmiş. Ayrıca bütün ulusların merkez bankaları size aitmiş. Ve Napolyon’dan bu yana bütün savaşları siz örgütlemişsiniz. Ayrıca bütün petrol kuyuları, dünyanın bütün medya araçları, devletlerin hükümetleri...kısaca, sizin gücünüz o kadar çokmuş ki, isteseniz dünyanın yarısını, devletiyle, malıyla, ahalisiyle, satın alabilirmişsiniz. Esasında size benzer on tane zengin, dünyanın yüzde doksanbeşine sahipmiş. Siz, bay Rockefeller, istediğiniz ülkede istediğiniz rejimi kurabilir, istediğinizi hemen indirebilirmişsiniz. Son zamanlarda Orta Doğu bölgesinde ortaya çıkan savaşlar, cinayetler, yıkımlar, ölümler de hep sizing eserinizmiş! Yakında depremleri de sizin  çıkardığınız söylenirse hiç şaşmayalım.

Kimilerine göre sizin Türkiye hakkında da kötü planlarınız varmış. Dış mihrak, iç mihrak, bölücü, darbeci, paralel, dikey, yatay gibi siyasi oyunlarla bu güzelim ülkeyi bölmek istiyormuşsunuz. Planlarınızı gerçekleştirmek için de kapınızda birçok terörist besliyormuşsunuz. Hem dünyamızdaki bütün siyasetçiler ve de hükümetler hep sizin ağızınıza bakıyorlarmış. Türkiye’de de siz ne derseniz o olurmuş. Ee, paranın gücü var tabi. Parası olan emreder, olmayan da bir kul gibi efendisinin emrettiğini yapar. Siz düzeni böyle kurmuşsunuz. Bunu sıradan bir vatandaş veya bir memleketin en yüksek düzeydeki insanları da olsa biliyorlarmış. Türkiye Medyası da sadece sizin emrinize çalışırmış. Türkiye’de örneğin, sizin emrinizde çalışan AKP Hükümet’i, hatta ana muhalefet ve onun başındakiler, hele de RTE, siz işeme deseniz işemezlermiş! Gülen gibi adamları da ayrıca gizli güç ve ajan olarak kullanırmışsınız.

Bay Rockefeller, madem öyle, herşeye gücü yeten tanrı niteliğinde bir insan olarak, biz sizin yerinizde olsak, yukardaki söylemlere şöyle cevap verirdik: “Ey cemaat, sizinki doğrudan ağız ishalidir! Düşünün bir kere: Ben bir tek kişiyim, siz milyarlarca insansınız. Hadi ben çevremdeki bütün yalakaları da toplasam, belki bin kişi oluruz, ama siz yine milyarlarca insansınız... Eğer milyarlarca insanın bin kişiye gücü yetmiyorsa, o halde bu ancak şöyle açıklanır: demekki milyarlar, milyarderlerin yalakalığını yapıyor ve hayatından oldukça memnun. Öyle olmasa bir hamlede milyarderleri tahtından indirir, malına el koyar, adaletli bir biçimde insanlara dağıtır ve böylece ebedi barışı sağlamış olurdunuz! Siz bunu başaramadığınız gibi kendi içinizde biz milyarderlerin çıkarlarını koruyan yüzbinlerce siyasetçiyi, ekonomisti, sosyologu, öğretmeni, hükümetleri, askerleri, din adamlarını, hokkabazları, işbirlikçileri... bizzat kendiniz yetiştiriyor, besliyor, sonra da kalkıp tüm kabahati bana ve etrafımdaki bin kişiye buluyorsunuz! Evet, savaşları, mezhep çatışmalarını, soykırımları, sömürüyü ve bilcümle küresel saldırıları biz isteriz, ama siz yapıyorsunuz! Siz önce hatanızı ve gerçek gücünüzü keşfedin, biz herşeyi size teslim etmeye razıyız! Türkiye’ye gelince: RTE ve adamlarıyla ben niçin doğrudan ilgileneyim ki? Evrende düzeyi sıfır hiç bir zübük siyasetçi benim muhatabım olamaz. Türkiye’nin islamcı kadrosu için Suud Krallığı, Katar ve diğer Arap Emirlikleri var. Biz Vahabi ailesini, 1400 yıllık gerici bir zihniyeti kullanarak, Orta ve Yakın Doğuda, hatta Avrupa ülkelerinde, gereken çalışmaları yapması için görevlendirdik. Eğer siz halk olarak bu sarıklı, sümüklü, ilkel, yoz para sülalesine son vermek istiyorsanız, durumunuzu sadece on dakika mantık çerçevesinde düşünün kafi... Kimin, kimden ne istediğini hemen görürsünüz...Ama kendinizi düşünmeye on dakika bile harcamak size zor geliyorsa, ben Rockefeller sizin için ne yapabilirim ki? Eğer Türkiye’de istikrar ve barış ortamı istiyorsanız, Anadolu’nun tüm Halkları ve üreticileri bir araya gelmeli, tekilci değil çoğulcu düşünmeli, din yoluyla değil de bilim ve akıl yoluyla toplumsal bilincini yükseltmelidir. Bu noktaya geldiğinizde, hiç bir milyarder sizin demokratik ve özgür bir toplum olmanızı engelleyemez!”

Yanlış anlaşılmasın bay Rockefeller, maksadımız birer suç örgütü olan bankaları veya sizin gibi bankerleri temize çıkarmak değil. Para sisteminin eskiden beri nasıl işlediğini biliyoruz. Özetle: Sami kavimlerin eski kültürlerden devraldığı ve her Çağ’a göre yeniden uyarladığı dinsel masallar, esasında ekonomik güce ve paraya hakim olanlar tarafından titizlikle hazırlanmış tuzaklardır. Piramidin ucundakilerin altta ne olup bittiğini bilmesi bile gerekmez. İbrahim, örneğin, eğer gerçekten yaşamış ise, bir çobandı. Gereğinden fazla hayvan sürüsüne hakim olduğu zaman görmüş olmalı ki, bu hayvanları ticarete dönüştürmek için bir plan lazım. O ki, İshak, bıçak, koç, kurban planını bize masal olarak kuşaktan kuşağa yüzyıllarca aktardılar. Ve böylece dört bin küsür yıldan bu yana kurban olarak hayvan boğazlamak ortaya çıktı ve hala devam ediyor. Kurban her yerde ve daima vardı. Nuh ile zeytin, firavun ile altın, Musa ile altın buzağı, kısaca her “peygamber” ile egemenler kendileri ile halk arasına korkularla örülmüş bir duvar koydular. O günden bu güne insan kendisine, üretimine ve içinde yaşadığı topluma yabancılaştı. Günümüzün neoliberal dünyasında ise, kendi doğasını, yaşamın amacını, günlük icraatlarının zarar mı yoksa kar mı olduğunu bile anlayamaz hale geldi. Ama, bay Rockefeller, bir türlü bitmeyen ve bütün noktalarda bilimselliğe ters düşen “kutsal” sayıldığı kadar ilkel olan kitapları ve öğretileri bir kenara atarak yeni ve daha insancıl bir Çağ’a geçmenin zamanı çoktan gelmedi mi? Sizin umudunuzu bilmeyiz, ama bizim umudumuz hala tükenmiş değil: “Ağır ellerini toprağa basıp” doğrulan işçiler, emekçi ve üreticiler daha aydınlık bir dünya için gereken adımları atacaklar bir gün. İstikamet belli: savaşsız, sömürüsüz, barışçıl, adaletli, demokratik ve özgür bir dünya toplumu yaratmak. İşte o zaman göreceğiz, bay Rockefeller sizi, tahtınızı, iktidarınızı kaybetmeye, köklü değişimlerin sonucuna katlanmaya ne kadar hazırsınız?