Demokratik Ekonomi Konferansı

Demokratik Ekonomi Konferansı

Demokratik Ekonomi Konferansı

Çalışmaları yaklaşık bir yıldır sürdürülen ve 8 ayrı çalıştayın sonuçlarının ele alındığı Demokratik Ekonomi Konferansı, 8-9 Kasım 2014 tarihlerinde Van’da, “Toprağımızı, Suyumuzu, Enerjimizi Komünleştirelim; Demokratik Özgür Yaşamı İnşa Edelim” belgisiyle toplandı. Demokratik Toplum Kongresi, Demokratik Özgür Kadın Hareketi Temsilcileri, yerel yönetimler, komün ve kooperatif çalışanları, sendikalar, işsizler, hak ve meslek örgütleri, oda ve birlik temsilcileri, bilim insanları ve Rojava’dan gelen

seçilmişlerin katıldığı 223 delegenin katkıları ile yapılan tarihi konferansın sonuç bildirgesi açıklandı.

Konferansın sonuç bildirgesinde, anadilde eğitimden iş hakkına, sağlık sorunlarından ev içi emeğe gibi birçok konuya değinildi.

Konferans, Kader Ortakaya şahsında Kobani’de hayatını kaybedenlere, Isparta’da, Soma’da, Ermenek’te, İstanbul’da, Zonguldak’ta, Şırnak’ta iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlere adandı.

Konferansımız gücünü direnen kardeş halkların mücadelesinden alıyor

“Küresel kapitalizmin sürmekte olan derin krizi küresel ekolojik krizle birleşti ve Ortadoğu su ve enerji kaynaklı bir bölgesel yeniden dizayn saldırısı altında. Bunun bir parçası olarak Türkiye’de siyasal iktidar her şeyi ticarileştiriyor, metalaştırıyor ve şirket modeliyle yönetmeye çalışıyor.

Türkiye’nin dört bir yanında farklı etnik kimliklere, farklı inançlara ve cinsiyetlere yönelik süren siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik soykırım geçmişte olduğu gibi günümüzde de sömürge olarak görülen Kürdistan’da gittikçe derinleşiyor.

Kürdistan’ın, emek, doğa ve kadın sömürüsünü yoğunlaştıran kapitalist modernite tehditi altında olduğu tespitini yapan konferansımız, Kürt halkının 40 yılı aşkın süredir yürüttüğü mücadelenin sonucunda yarattığı örgütlülükle yeni bir yaşamı kurma iradesinin açığa çıktığını vurgulamaktadır.

Konferansımız gücünü kapitalist moderniteye karşı dünyanın dört bir yanında direnen kardeş halkların mücadelesinden almakta, Kadın öncülüğündeki Kobani direnişinin eşit, adil ve özgür bir geleceğe olan umudumuzu pekiştirdiğine inanmaktadır.

Ekonomiyi toplumsallaştırmak

Demokratik özerklik içinde ekonomik özyönetimimizi kurmak için yola çıkıyor ve toplumsal bir ekonomi için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın öncülüğünü yaptığı öz-yeterliliğe dayalı Demokratik, Komünal, Kadın Özgürlükçü, Ekolojik, Eşitlikçi ve Dayanışmacı paradigmanın çözüm olacağına inanıyoruz.

Ekonomiyi bireyci ve devletçi paradigmaların kıskacından kurtarıp insanı, doğayı ve kadın özgürlüğünü odağına alan bu paradigmanın amacı, ekonomiyi toplumsallaştırmaktır.

Enerjiye ulaşım toplumsal adalet çerçevesinde düzenlenmeli

Enerji, Su ve Madencilik alanlarında enerjinin ekosistemi odağa alan bir şekilde üreten, ihtiyaçlar doğrultusunda tasarruf ederek tüketen bir perspektifle ele alınması gerekir. Enerjiye ulaşım ilkesel olarak toplumsal adalet çerçevesinde düzenlenmeli.

Tüm varlıklar için en temel yaşamsal gereksinim ve hak olan suyun  ticarileştirilmemesi ve kar aracı durumuna getirilmemesi gerekmektedir.

Meclislerin, komün ve yerel yönetimlerin bölgedeki ekolojik yapıya zarar verecek işletmelerin, çevre, insan ve bir bütün olarak doğa üzerindeki risk ve talanının kademeli olarak ortadan kaldırılması acil bir ihtiyaçtır.

Kullanılan enerji kaynaklarının geri dönüşümü olan ve çevreye zarar vermeyen türde olması gerekmektedir.

Ekolojik-ekonomik tarım modeli

Doğaya ve topluma saygıyı esas alan yerelin ürün çeşitliliğini koruyan ekolojik-ekonomik bir tarım modelini geliştiren ve toprağa-tarıma-köye dönüşü örgütleyecek toplumsal tarım hareketi, köy komünleri, kooperatifleri vasıtasıyla oluşturulmalıdır.

Hayvancılık, bir ek gelir kaynağı olarak değil, temel bir ekonomik faaliyet olarak görülmelidir. Demokratik-özerk anlayış temelinde örgütlendirilmiş tarımhayvancılık faaliyetleri ve buna dayalı endüstriyel üretim, ekonominin temeli olmak durumundadır.

İşsizlik

Demokratik ekonomi emek yabancılaşmasına karşı, toplumsal emek bilincini geliştirir. İşçi-patron ilişkisine dayalı emek teorisini toplumsal emeğe yabancılaşma olarak görür. İşsizlik, açlık, yoksulluk ve bunlar üzerinden sağlanan sınıf hâkimiyeti reddedilir ve bu zihniyet politikalarına karşı, kolektif yaşam ve paylaşım esas alınır. Başta gençlik olmak üzere, toplumun tüm kesim ve bireyleri ekonomik üretime katılma hakkına sahiptir. Toplumun hiçbir kesimi işsiz bırakılamaz.

Ticaret, toplumun denetiminde olmalı ve ekonomik faaliyetin sonuçlarından biri olarak değerlendirilmelidir. Üretim ve tüketim arasında aracı birimleri en aza indirerek, tekelci karı baskılayan ve toplumsal ihtiyaçları gideren demokratik Pazar anlayışı esas alınmalıdır.

Değişim değerinin değil kullanım değerinin öne çıkarıldığı bir ticaret anlayışı esas alınmalıdır.

Kürdistan’da mevcut ve geliştirilecek yatırımlarda, demokratik ekonomi anlayışının temel ilkelerini esas alan yerel yatırımlar desteklenir.

Belediyelerin önceliği

Demokratik komünal ekonominin belediyeleri, ulus devletin yerel uzantısı olarak değil, demokratik özerk yerel meclislerle yerinden yönetimin bir bileşeni olarak ele alınır. Toplumun kaynaklarını toplumsal yarar ilkesi çerçevesinde yerel gelişim için kullanmak, kadın merkezli kentler ortaya çıkarmak, kır – kent ekonomisini dengeli ve eşitlikçi bir yaklaşımla yeniden kurmak, katılımcı ve toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe oluşturmak.

Eğitim

Mevcut eğitim mantığı çocukları yarıştırmaya ve yöneten-yönetilen ilişkisini beslemeye, cinsiyetçi yapıyı pekiştirmeye ve asimilasyona yönelik. Eril-iktidarcı zihniyet, eğitimi sadece nitelikli işgücü yetiştirme aracına indirgemektedir. Mahalle meclislerinde, katılımcı, parasız, özgürlükçü, demokratik anadili temelli farklı dillerde eğitime geçiş kurumları yaratılmalıdır.

Sağlık ve ulaşım

Kapitalist modernitede sağlık sistemi, insan bedeninin klinik tedaviye bağımlılaştırılmasına ve sağlığın metalaştırılması hedefine göre örgütlenmiştir. Konferansımız, Sağlık sistemini, bireyin kendi üzerindeki hâkimiyetini yitirdiği cinsiyetçi ve ticari bir alan olmaktan çıkarıp, toplumun önleyici tedbirlerle örgütlediği ve herkesin ücretsiz ulaşabildiği bir hizmet alanına dönüştürülmesi gerektiği ortaya konmuştur.

Toplu taşımayı teşvik eden raylı ve bisiklet gibi yeşil ulaşım araçlarını teşvik eden, doğayı tahrip etmeden var olan yolların iyileştirilmesine dayalı bir anlayış ulaşım politikamızda önceliğimizdir. Üretim ve tüketimi mümkün olduğunca beraber örgütleyerek, metaların ulaşım hizmetinin en aza indirilmesi esas alınmalıdır.

Kadın emeği

Kapitalist modernitenin tarihinde ekonominin her defasında eril zihniyetle yeni anlamlar kazanması, kadının ekonomi içindeki belirleyici rolüne ve görünürlüğüne el koydu. Üretime el koyma zorbalığı kadın eksenli ekonomik yaşamı parçalamış ve ekonomi kapitalist eril sistemin ve zihniyetin işgali altına girmiştir. Bu temel tespitlerden yola çıkan konferansımız, demokratik uluslaşmanın bir boyutu olan ekonomik özerkliğin kadın ekonomi örgütlenmesi olarak ele alınmasının, kadın özgürlüğünü odağına alan ekonomik toplulukların oluşturulması hedefine bizi daha da yakınlaştıracağına inanmakta ve kadının her alanda ekonomik faaliyetler içinde doğrudan yer alması ile üretilen değere gerçek anlamını kazandıracağına vurgulamaktadır.

Ev içi emek

Demokratik ekonomi, kapitalist modernitede değer biçilmeyen kadının evdeki emeği ve üretimini ekonominin temeli olarak görür. Bu nedenle ev içi emeğin toplumsallaşması gerekir. Kadının bedenin sömürüldüğü her türlü sermaye oluşumuna karşı mücadele edilmeli.

Örgütlenme

Konferans bileşenleri tüm bu ilke ve yaklaşımlar çerçevesinde; demokratik, kadın özgürlükçü, ekolojik komünal bir ekonominin inşa süreci için komünler, meclisler, akademi ve kongreler tarzında örgütlenmeyi benimsedi.”
Haber Merkezi / Amed


Konuyla ilişkili diğer makaleler