Devrimci Bir Eylem Olarak Açlık Grevleri

Devrimci Bir Eylem Olarak Açlık Grevleri

Ölüm orucu ve açlık grevleri sonlandı. Yedi bini aşan tutuklu Kürt yurtseverin, bütün demokratik tepki kanallarının kapatıldığı koşullarda sürdürdüğü grev ölüm sınırında insanlığa bir çığlıktı. Cezaevi önlerinde anaların, eşlerin yakınlarına sahip çıkma girişimleri devletin güvenlik görevlilerince sistemli, aşağılayıcı bir işkenceye dönüşmüştü. Sıradan bir insan hakkı talebinin bile şiddetle karşılık bulması, diktatörlükle yönetilen devletlerin karakteristik tutumudur.

Ülkemiz 12 Eylül faşizminden günümüze kadar uygulana gelen yönetim biçimi dönemsel özgünlükler taşısa da, özünde sermaye birikimine yönelik emek sömürüsü ve yağmanın sistemli bir devamlılığıydı. Tekelci burjuvazinin nispi demokratik ortamda karşılığı olmayan ekonomik siyasal uygulamaları, savaş kan, düşmanlaştırma, milliyetçilik ve din üzerinden yığınları kandırmaya yönelik siyasal saptırmalarla devamlılığını sürdürmeye çalıştığı iktidarı; anaların, canlarını bile feda etme kararlılığındaki Kürt yurtseverlerinin ve işçi sınıfının direngen mücadelesiyle geriletilebileceği ‘İstanbul seçim tekrarı’ arifesinde somut bir şekilde görüldü.

Uzun yıllar diktatörlüğün uyguladığı politikalar sonucu işçi sınıfı mücadelesinin önüne biriktirdiği görevler, sendikal sorunlardan örgütlenmeye, işsizlik, eğitim ve bir yığın diğer sorunlarla birlikte, savaş ve halkları düşmanlaştıran yönü, Kürt ulusu ve diğer azınlıklar sorununu yok sayan tutumu İşçi sınıfı devrimcileri önüne demokrasi ve özgürlük içeren yakın hedefli  siyasal görevleri yüklüyor. Özünde burjuva demokratik içerikte olmasına rağmen sistemden kopuşun yığın ilişkilerini oluşturmada atlanmaması gereken bu durum sınıf mücadelesinin ilerlemesinde önemli bir aşamayı da ifade ediyor.

Yerel seçimlerle birlikte göreli de olsa boyut kazanan demokrasi mücadelesinin burjuva demokratik sınırı, emekçi yığınların ve halkların özgürlük mücadelesine yükselmedikçe diktatörlüğün kalıcı geriletilmesi de mümkün olmayacaktır. Yerel seçimlerle daha yoğun ifade edilen diktatörlüğe karşı demokrasi ittifakı Kürt illerinde olan biteni görmeyen, ölüm oruçlarına kulak tıkayan, emekçilerin sorunlarını dışlayan biçimiyle başarılı olması mümkün değildir. Belli oranda devrimci demokratların, komünistlerin ısrarla üzerinde durduğu, mücadele hattını bu noktadan belirlediği çabalar son günlerde görünür hale geldikçe, birleşik mücadelenin en geniş kesimleri kapsaması gerektiği yaşamın içinde kavranıyor. Yerel seçimler ve bu gün ölüm oruçlarıyla elde edilen nispi başarı ilkesel olmasa da demokrasi mücadelesi üzerinden yürüyen farklı kesimlerin ortak iradesidir bir bakıma. Bunu genişletmek, işçi sınıfı, Kürt ulusal ve özgürlük mücadelesinin kalıcı mücadele birliğini sağlamakla mümkün olacaktır.

Ülkemiz günümüze kadar oluşan düzenin sınırları içinde öne konulan yakın siyasal görevler net ve bilimsel noktadan tespit edilemedikçe, insanlığın genel nihai kurtuluşu yolunda ilerlemek de mümkün olamayacaktır. Her şeyden önce Ulusal sorunun çözümü ve diktatörlüğün alaşağı edilmesi görevleri sınıf mücadelesinin önünü açma ve boyut kazanmasının gerekliliğindendir. Bu durum bir burjuva demokratik görevin ötesinde kapitalizmi aşmada kaçınılmaz bir süreci ifade ediyor… Ölüm oruçlarının denk geldiği dönemde ve öncesinde Kürtlerin özgürlük mücadelesini yok sayan ve itibarsızlaştırmaya yönelik tavırlar gericilik tarafından yapıldığında anlaşılabilir. Öte yandan demokrasi mücadelesinin bir parçası olma iddiasıyla var olan yapıların Kürtlerin mücadelesini yok sayan noktadan konumlanışları demokrasi ve insanlığın nihai kurtuluşuna hiçbir katkı sağlamayacağı gibi diktatörlüğün dalgalarında kaybolacaktır…

Köklü devrim düşüncesinin tasarımları, değişimi yaratacak güçlerin tespiti üzerinden gelişir. Kürtlerin özgürleşme mücadelesi bu yolda önemli bir dinamiktir. Bunu görmek, sınıf mücadelesinde atlanmaması gereken bir süreç olarak mücadele hattını bu bilinçle oluşturmak, ülkemiz sınıf hareketinin ilkesel gerçekliğidir. Ölüm orucu ve açlık grevlerinin yaşandığı süreç bu yönüyle ülkemiz demokrasi mücadelesinin dağarcığına önemli katkılar sundu. Buradan dersler çıkarmak sınıf mücadelesinin gelişimine önemli bir katkı olacaktır. Buda komünistlerin görevidir…


Konuyla ilişkili diğer makaleler