Güneşe Dua Edenler... Ezidiler

Güneşe Dua Edenler... Ezidiler

Zeki Şengali (İsmail Özden)Ezidiler, Kürttür. Kürtlerin islamın etkisine girmeyen ve ilk inanışlarını koruyan azınlık bir kesimidir. Bu inanışlarını ve topluluk olma özelliklerini tüm katliamlara rağmen günümüze kadar korumayı başarmışlardır. Ezidi adı ‘Ezda’, “beni yaratan” anlamına gelen Kürtçe kelimeden türemiştir.

Bilinenlerin aksine Ezidiler de tek tanrıya inanmaktadırlar. Ama onlar dualarını ve ibadetlerini sabah ve akşam güneşe karşı yapmaktadırlar. Ezidiler, DAİŞ’in Ağustos 2014’de Şengal’e saldırmasına kadar, 72 katliam ya da kendi deyimleriyle “72 Ferman” yaşadılar. Tüm bu Fermanlar Ezidileri yok etmeye dönük katliam girişimleridir. Bu Fermanları yapanlar sömürgeci güçlerin yanısıra birlikte aynı toprakları paylaştıkları başka dine mensup halklar ve bir kısmı da sunni Kürtlerdir.

Bir çoğumuz için Ezidiler, uzun zaman varlıkları dahi bilinmeyen bir topluluktu. Hatta bazıları ‘bir de bunlar çıktı’ biçiminde tepkilerini dile getirmekteydiler. Oysa katliamlardan kurtularak günümüze kadar varlıklarını getirmeyi başarmış olan Ezidiler, binlerce yıldır bu topraklarda yaşamaktadırlar. Yeni Fermanlardan kurtulmak için de olsa varlıklarını bir çok yerde gizli sürdürmek zorunda kaldılar. Bir kısmı da din değiştirmek zorunda kaldılar. Eğer bu toprakların birer sahibi varsa, en başta gelenler, Ezidilerdir.

Bir kısmımız Musa Anter’in şu dizelerinden tanıdık: ‘Ezidiler, günde üç kez güneşe döner, dua ederler. Her isteyen, çoluk-çocuk, genç-yaşlı olsun, şeyh olsun, emir olsun, herkes güneşin karşısına geçer, içinden ne geçiyorsa, güneşe söyler. Belki de insan soyunun şimdiye kadar söylediği en güzel dualar bunlardır. Belki de en güzel türküler, en güzel şiirler, bu dualardan çıkmıştır. Belki de Mezopotamya’nın bütün destanlarının temelinde bu dualar vardır.’

Bir kısmımız da bir çok Kürt sanatçı tarafından söylenmiş olan, ‘Sinano Kirivo’ türküsünden duyduk. Ezidi kızı Sakine ile müslüman olan Sinan’ın aşkları ailelerinin kirve olmalarından dolayı gerçekleşmez ve birbirlerine kavuşamazlar. ‘Ezé rabim tasa xwe li ava zélal xinim bidim deste Sinané kiriv, ezé bejim kırıvo kurban.’ (Kalkıp tasımı berrak suya daldıracağım, kirvem Sinan’ın  eline tutuşturacağım, diyeceğim kirvem kurban.) diye uzanıp giden türkü aynı zamanda Ezidilerin yaşadığı dramı da dile getirir. Bir de 18.yüzyıldan bu yana Kürt dengbejlerinin yanık seslerinde dile gelen ve Urfa yöresinde yaşanmış olan bir hikayeden çıktığı söylenen  ‘Dewréşé Evdi’ destanından biliriz.

73. Ferman ile dünyanın gündemine girdiler

Dünyanın gündemine ise, 4 Ağustos 2014 de  DAİŞ’in Şengal’e saldırması ile giren Ezidiler, bu son  fermandan büyük kayıplar vererek çıktılar. Hayatta kalanların anlattıkları nasıl bir insanlık dramının yaşandığını gözler önüne sermektedir. ‘Tek amacımız hayatta kalmak ve DAİŞ çetelerinin eline geçmemek’ diye açıklıyorlardı geride kalanlar. Binlerce kişi ya katledildi ya da esir alındı. Ezidi kadınlar ve kızlar, DAİŞ çeteleri tarafından  köle pazarlarında satıldılar ve zorla müslümanlaştırılmak istendiler. Daha büyük bir felaketin yaşanması, ancak YPG’nin Şengal dağında Ezidilerin yardımına koşması ve koruma gücünü devreye koyarak bir insani yardım koridoru açmaları sayesinde  önlenebilindi. DAİŞ çetelerinin, Musul’dan sonra Şengal’e saldırıya geçmesi karşısında Irak ordusu ve Peşmerge güçleri çatışmadan, adeta kaçarak geri çekildiler ve Ezidileri savunmasız bir durumda bıraktılar. Kendi öz savunmaları da olmayan Ezidiler, çareyi Şengal dağına sığınmakta buldular. Dünyanın seyirci kaldığı ya bir şey yapamadığı ya da yapmak istemediği bir ortamda, Rojava üzerinden YPG tarafından açılan insani yardım koridoru  Ezidiler’de de kendi öz savunma gücünü oluşturma fikrini canlandırdı.

Musul’un DAİŞ çetelerinin eline düşmesi ile buraya yakın olan Şengal’in de saldırı hedefi olacağı tahmin ediliyordu. Şengal’deki Irak ordusu ve peşmerge güçlerinin, Musul’u kaybetmiş olmanın korkusu ile mi yoksa başka sebeplerden dolayı mı Şengal’i terk ettikleri bugün bile tam netliğe kavuşturulmamıştır. Peşmerge güçlerine kimin geri çekilme emrini verdiği de hala tam olarak bilinmemektedir ve zamanın girdabında unutulmaya bırakılmıştır. Ezidiler, kendilerine yapılanları eski fermanlarda olduğu gibi  unutacak  bir hafızayı çoktan terk ettiler. Ezidiler, Şengal dağı ve çevresinde  yeni bir ferman daha yaşamamak için kendi özgüçleri temelinde  örgütlenmektedirler. HPG ve YPG’nin küçük bir gerilla birimi ile başardıkları ve DAİŞ çetelerine karşı koruma duvarı oluşturmaları, silahtan hep uzak durmuş olan Ezidiler de kendi öz savunmalarını oluşturma fikrini güçlendirmiştir. YBŞ (Yekineyén Berxwedana Şingal) adıyla Kürt Özgürlük Hareketinden etkilenerek kendi öz savunma güçlerini oluşturan bir kısım Ezidiler, Şengal’de kendi kendilerini yönetebilecekleri bir özerk yapının  oluşması için de mücadele vermektedirler. Bugün Şengal’de iki farklı Ezidi silahlı gücü bulunmaktadır. Bir kısmı YBŞ adıyla örgütlenirken bir kısmı da KDP ‘ye bağlı  askeri bir  güç olarak  silahlanmaktadır. Her iki tarafında Ezidilerin bir daha benzer acıları yaşamaması için ortak adımlar atmak zorunda olduklarını söylemeden geçmeyeceğiz. Kürdistan üzerinde oynanan oyunların bir benzeri, Şengal’deki Ezidilerin de Kürt Özgürlük hareketinin önemli bir parçası haline gelmeleri ile birlikte, bunlar üzerinde de sahneye konulmaya çalışılmaktadır.

Ezidilerin Kürt Özgürlük Hareketi ile karşılaşmaları

Ezidiler, bugün Kürdistan’ın yanısıra çeşitli ülkelerde, Ermenistan, Gürcistan, Rusya, Kafkaslar ve özellikle de Batı Avrupa ülkelerinde  yaşamaktadırlar. Güney Kürdistan’ın Dohuk kenti yakınlarındaki Laleş, Ezidiler için kutsal bir mekandır ve ibadet merkezleridir. Ezidiler daha sınırların çizilip Kürdistan’ın parçalanmadığı yıllarda, her üç parçayı kapsayan dağlık alanlarda göçebe olarak  yaşadılar. Karacadağ, Şengal ve Abdulaziz dağları ve etrafında bulunan bölgeler Ezidilere ev sahipliği yaptı. Kuzey, Güney ve Batı Kürdistan’ın birleştiği bölgede olan bu dağlar, Ezidiler için koruma görevi de görmüşlerdir. Bu şekilde, hem kendilerini ve hem de inançlarını günümüze kadar getirmeyi başarmışlardır. Bugünkü nüfus dalgalanmasına bakınca en geniş Ezidi nufüsu Güney Kürdistan ve Almanya’da bulunmaktadır. Kuzey Kürdistan’da varlıkları giderek azalmıştır. Baskılar nedeniyle yurtdışına göç, en çok buradaki Ezidileri vurmuştur. 12 Eylül faşist darbesinin ardından buradan göç artmış; 1990’lı yıllardaki baskılar ve göç ettirme politikası nedeniyle, şimdilerde parmakla sayılabilecek kadar Ezidi kalmıştır. Ezidiler yurtdışına çıksalar da kendi inanç ve Kürtlüklerinden vazgeçmemişler  ve bunları gittikleri yerlerde de yaşamaya devam etmişlerdir. Kendi topraklarının dışına düşmeleri ve başka toplumlarla ilişki, onlarda da zamanla değişimlere yol açmış olsa da varlıklarını devam ettirmektedirler.

Ezidiler, yıllardır yaşadıkları baskılar de dışlanmalar nedeniyle kendi dışındaki topluluklara hep mesafeli durmuşlardır. Yeni bir Ferman yaşama korkusu onları kendi içlerine kapanmak zorunda bırakmıştır. Ezidi olmayanlarla evliliğe son yıllara kadar hep karşı olmuşlardır, günümüzde de önemli oranda bu hala devam etmektedir. Kürtlüğünü yaşayan ama dışa kapalı olan bir topluluğun Kürt Özgürlük Hareketi ile bir yerlerde ortaklaşması veya karşılaşmaları da  kolay olmamıştır. (*) Ülkelerine bağlılık ve Kürt yurtseverliği biraraya gelmek için yeterli olmamıştır. Yılların getirdiği kuşku ve güvensizlik başlangıçta temkinli yaklaşmalarına yol açmıştır. Kürt Özgürlük Hareketine 1980 öncesi çok sınırlı bir katılımları olmuş. Sayıları bir kaç düzineyi geçmemiştir. 1980’lere doğru Ezidiler özellikle de Almanya’ya yoğun bir göç yaşamışlardır. Celle, Bilefeld, Wesel ve Emmerich gibi kentlerde yoğunlaşmışlardır. Sonraki yıllarda gelen yeni göç dalgalarıyla Almanya’nın değişik kentlerinin yanısıra Avrupa’nın diğer ülkelerine de yerleşmişlerdir. Bugün Ezidiler de bir değişim yaşamaktadırlar. Bu değişimin iki yanı vardır: Birincisi; Kürt Özgürlük Hareketi’nin yarattığı etkileşim. İkincisi; yaşadıkları Avrupa ülkelerindeki kültür etkileşiminin  onlarda yarattığı değişimlerdir. Almanya’daki  eğitim imkanlarından da yararlanan bir çok Ezidi genci Eyalet ve Avrupa parlementosunda milletvekili olabilecek düzeyde de kendilerini geliştirmişlerdir. Şimdi HDP vekili olan Feleknas Uca, daha önceleri Almanya’da Sol Parti vekilliği yapmış bir kişi olarak buna örnektir. Eski kabuklarından çıkarak modern dünyanın içerisine girmeye başlamışlardır. Dün toplumda bir değer bile biçilmeyen bir halkın kendine böylesine yer bulması Kürt Özgürlük Hareketi’nin gelişimi ile de yakın bir bağ içerisindedir. Özellikle de kadınların dört duvar arasından çıkmaları ve mücadele içerisinde yer almaları,  bu değişimin belli başlı sonuçlarından biridir. Ezidiler, eskisi gibi kendilerini gizlemeyi bırakarak kendi öz kimlikleri ile açığa çıkmış ve hedef büyütmeleri de, bu değişime büyük bir katkı  sunmuştur.

Ezidilerin Kürt Özgürlük Hareketi’ne katılımları esas olarak yurtdışında başlamıştır diyebiliriz. İlk zamanlar değişik Kürt siyasi örgütleri de Ezidiler arasında örgütlenmeye çalışmışlarsa da fazla bir etkide bulunamamışlardır. Ezidiler ile Kürt Özgürlük Hareketi’nin ilişkisi sadece Kürt yurtseverliği ile açıklanamaz. Mücadeleye katılımlarında bunun önemi küçümsenemez ama bu tek başına izah etmeye yetmez. Ezidiler Kürt Özgürlük Hareketi’nde kendilerini özgürce ifade etmenin fırsatını bulmakla birlikte diğer kesimlerle de eşit olduklarını gördüler. Yıllar önce Fermanları yapanların ve onları dışlayanların torunları karşılarına çıktıklarında Ezidiler hemen ikna olmamışlardır. Bir güvensizlik olmuş. Ayrımsız, eşit ve özgür bir temelde yaklaşımı gördükçe ikna olmuş ve güvenleri artmıştır. Kürt Özgürlük Hareketi adına  Ezidiler arasında ilk çalışma yürütenlerin anlatımlarından da görmekteyiz ki bu güven kazanma süreci ilk yıllarda zorlu olmuştur. Kürt Özgürlük Hareketi ile ilk temas kuran Ezidilerin bir kısmına sorduğumuz da ‘Bir geleceğimiz varsa, buradadır.’ diyerek, katılım gerekçelerini ve duydukları güveni dile getirmektedirler.

Ezidilerin, bu düşünceye ulaşmaları belirli bir mücadelenin sonucunda olmuştur. Yoğun baskı ve dışlanmaların yaşandığı  topraklardan koptuktan sonra, binlerce kilometre uzaktan yeniden o topraklar için bir şeyler yapmaya başlamaya ikna olmak, sanıldığı kadar kolay değildir. Bir de Fermanlar ile geçmiş bir tarih ve dışlanmışlık, hakaretlere maruz kaldıkları topraklar için, kim bir şeyler yapmak ister? Nitekim başlangıçta bir kısım Ezidi de ‘bunlar yine bizi dışlarlar, işleri bittikten sonra bir kenara atarlar’ yaklaşımının var olduğunu, o döneme tanıklık edenlerin anlatımlarından anlıyoruz. Peki ne oldu da Kürt Özgürlük Hareketi, Ezidiler arasında güçlü bir örgütlenme yaratabildi? Sosyalizmin insana değer veren yüzünün Ezidiler şahsında yarattığı etki, önemli bir değişimin başlangıcı  olmuştur. Kürt Özgürlük Hareketi Ezidilere, sadece Kürt yurtseverliği temelinde yaklaşmamış, onların özgür bir ülkede yaşamalarının ve kendi kimliklerini korumanın da bu mücadelenin başarısına bağlı olduğunu göstermiştir. Nisan 2016 da Özgür Politika’da yer alan bir yazı dizisinde,  Kürt Özgürlük Hareketi ile ilk temas kuran Ezidilerin anlatımlarında bunları görüyoruz. İlk defa insan yerine konulduklarını, ayrım görmeden özgürce  kendilerini ifade ettiklerini  ve her kesimle eşit bir yere konulduklarını açıkca dile getirmektedirler. Kürt Özgürlük Hareketi, Ezidilerin de özgürlüğününün bir garantörü olarak da kendisini kabul ettirmiştir. Mücadele içerisinde özgür olmanın ayrıcalığını yaşayan Ezidiler, Kürt Özgürlük Hareketine de yoğun bir katılım göstermişlerdir. 1993 yılında bir grup Ezidi (Almanya-Cele’den) Abdullah Öcalan ile görüşüyor. Görüşmede olanların kendi anlatımlarından anlıyoruz ki Öcalan Ezidilerin kendi örgütlenmelerini oluşturmalarına ayrı bir önem veriyor. Öcalan bu görüşmeler de onlara, ‘Ezidilerin ortak bir merkez etrafında örgütlenmelerini’ söylüyor . Bu görüşmelerin ardından Ezidiler kendi örgütlenmelerini de oluşturuyorlar. 1994’te Emmerich, 1995’te de Celle’de ‘Mala Ezdiyan’ (Ezidi Evi) adıyla dernekler kuruyorlar. Bu örgütlenmeler bugün büyüyerek federasyonlaşmakla kalmayıp, kadın örgütlenmesi, gazete ve televizyon yayıncılığına varana kadar kapsamlı bir şekilde gelişme arzetti.

Ona Mam Dediler, Ezidilerin Özgürlüğe Giden Yüzü Oldu

Zeki Şengali (İsmail Özden) bu gerçeği ilk görenlereden birisidir. Ezidiler için ne değerde biri olduğu öldürülmesinden sonra biraz daha açığa çıktı. Zeki Şengali Kürt yurtseverliğinin yanısıra sosyalizmden de etkilenmiş ve bu mücadeleyi benimsemiştir. Ezidiler için bir gelecek varsa bunun yeni insanı yaratırken, Ezidilerin de mücadeleye katılmaları ile mümkün olduğunu bilerek Kürt Özgürlük Hareketi’nin saflarına katılmıştır. Arkadaşları Zeki için “40 yıl durmadan çalıştı” diyorlar. Kürt Özgürlük Hareketi ile ilk temas kuranlardan biriydi. Kürt yurtseverliği ve ülkesine bağlılık böylesi bir yönelime girmesinde etkili olmuş olsa da Zeki Şengali  Özgürlük Hareketi saflarında sosyalizmle de tanışmış ve benimsemiştir. Mücadele ile tanıştığı ilk yıllarda, 1980’li yılların ilk yarısında  Ermenistan’daki Ezidi akrabalarını ziyaret etmiş ve onların eksikliklerine rağmen sosyalizmin onlara sağladığı özgür ortama bizzat şahit olmuştur. Bu deneyim onun mücadeleye katılımını güçlendirmiştir. O dönemin tanıklarının anlatımlarından da Zeki Şengali’deki değişimin bu yıllarda önemli bir ivme kazandığını görmekteyiz. Ezidilerin geleceğini bu mücadele de gören Şengali büyük bir katılım göstermiş ve çevresini de bu  konuda ikna etmiştir. Onlar üzerinde önemli bir etki yaratmıştır.

Onun ardından Özgür Politika’da bir dizi anı yazıları yayınlandı ve yayınlanmaya da devam ediliyor. Bu anılardan da görmekteyiz ki Şengali ilk adımı atan ve Ezidiler arasında örgütlenmeyi başlatandır. Bugün Kürt Özgürlük Hareketi içerisinde yer alan bir çok kişi Şengali’den etkilenerek veya onun tarafından ikna edilerek mücadele saflarına katıldıklarını belirtmektedirler.Yurtlarından koparılmak zorunda kalmış olan Eziler için bir umut olmuş ve onlara özgürlüğün yolunu göstermiştir. Bunun için maddi ve manevi tüm imkanlarını seferber etmiş, durmadan yoluna devam etmiştir. Oğlu Kasım Özden, bu mücadelede ölümsüzler arasına katılmış ama Zeki Şengali bayrağı elinde tutmaya devam etmiştir.

Zeki, Ezidilerin kendi örgütlenmelerine önem vermiş, ama bunu Kürt Özgürlük Mücadelesinin bir parçası olarak düşünmüştür. Şengali’nin son duraklarından biri Musul ve Şengal bölgesiydi. O, kendisini 73. Ferman’dan sonra buralarda Ezidilerin kendi öz örgütlenmelerini geliştirmek ve kendilerini yönetebilecekleri bir özyönetim oluşturma mücadelesine adamıştı. Ezidiler arasında sevilen ve tanınan Şengali, bu çalışmalarını DAİŞ saldırısından sonra yoğun bir şekilde sürdürmekteydi. Önemli başarılara imza atan Şengali, Ezidiler için var olmanın ve kendi öz örgütlenmelerinin adı olmuştu. Şengal’de gerçekleşen cenaze törenine onbinlerce kişinin katılması ve bağlılık yeminleri etkisinin ne kadar da büyük olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Hedef seçilmesi, önemli bir etkisi olmasının yanısıra Ezidilerin Şengal alanından da Kürt Özgürlük Hareketi’ne önemli bir destek vermelerinden kaynaklanmıştır. Bu alanda da Ezidileri, Kürt Özgürlük Hareketi ile buluşturan önemli bir çaba içerisindeydi. Bu saldırının Ezidilerin örgütlenmesi,  Kürt Özgürlük Hareketi’ne katılmaları ve kendi örgütlenmelerini oluşturma önünde bir engel olmayacağını, yapılan açıklamalardan görmekteyiz.

Bu toprakların en kadim halkı Ezidilerin hiç bir baskıya uğramadan özgürce, eşit ve kardeşçesine bütün halklar ile birlikte yaşamaları, kendi öz örgütlenmelerini geliştirmeleri ile mümkündür. Örgütlendikçe, Kürt Özgürlük Hareketinin güçlenmesine de katkı sunacak ve diğer halklar ile birlikte özgürce yaşayabileceklerdir. Bu açıdan örgütlenmek ve kendini yönetebilmek, yeni Fermanların yaşanmaması için de  önemlidir.

(*) Politika’nın Notu: TKP, İKD ve İGD, 12 Eylül 1980 öncesi o dönemde Siirt’in bir ilçesi olan bugün il olan Batman’da Ezidiler arasında yaygın bir örgütlenme yaratmış Siirt’teki parti örgütü Ezidiler’ dayanmıştır. Özellikle Batman’ın o zaman köy bugün ilçesi olan Beşiri’den yiğit parti militanları yetişmiştir. Batman’daki dönemin Petrol-İş örgütlenmesinde Ezidi yoldaşlarımızın belirleyici katkısı ve yönlendiriciliği olmuştur.