Halkçı Belediyecilik Anlayışı ve Omuzlarımızdaki Sorumluluk... Rastgele Fındıklı!

Halkçı Belediyecilik Anlayışı ve Omuzlarımızdaki Sorumluluk... Rastgele Fındıklı!

31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri geride kaldı. 23 Ha- ziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini hesaba katmazsak, 31 Mart seçimlerinde dönen binlerce alavere dalavere sonucunda ülkenin birçok yerinde kimi il ve kimi ilçe belediye başkanlıkları, devrimcilerin, demokratların hatta sosyalistlerin seçilmesi ile sonuçlandı. Birçok il ve ilçede ise rejimin tezgahları iyi çalıştı, sonunda hak eden değil hak etmeyenler o makamlara geldiler.

Halklarımız bu seçimlere uzun uzun isimler takmıyor. “Belediye Seçimleri” diyor geçiyor. Biz seçilen devrimci, demokrat, sosyalist adayları göreve gelmiş olarak niteliyoruz ve kutluyoruz. Düzenin uzantıları seçilenleri ise makamlarına geldiler olarak niteliyoruz. Bu sadece bir kelime oyunu değildir. Göreve gelen başkanlar, halka hizmet etmek için kimisi makam masalarını bir kenara koydular, kimileri “makam” odalarının kapılarını sökerek halka açtılar, kimileri de belediyelerin önüne örülen üçer metre yüksekliğindeki beton duvarları yıktılar. Makama gelenlerin derdi başka. Onlar çalmak ve ceplerini doldurmak için hizmet verecekler. Yani verdikleri o “hizmet” sayesinde zengin olacaklar. Onun için de o kadar “hizmet” de vermek zorundalar. Göreve gelenlerin ise öyle bir anlayışları yok. Onlar halkın güvenine layık olmak, ve kendilerini seçen seçmenlere ve de aynı zamanda onlara oy ver- meyen seçmenlere de aynı oranda hizmet vermek için çalışacaklar. İmece’ler, Meclis’ler, Komisyonlar, Kooperatifler kuracaklar. Sorunları halkla beraber tespit edip halkla beraber çözecekler.

Gazetemiz yazarlarından Ahmet Çavlı sadece seçimler öncesi veya sonrası değil, mütemadiyen yerel belediyecilik ve yaşanan sorunlar üzerine örnekler vererek yazılarını gazetemizde bizimle paylaşıyor. Bu sayıda da yine bu içerikte bir yazısını yayınlıyoruz. Ahmet arkadaşımız şunu söylemeye getiriyor. Bir kişinin sadece devrimci veya demokrat olması yetmiyor. İyi bir belediyecilik yapması, onu seçen ve daha önemlisi seçmeyen yurttaşların da gönlünde taht kurması için bilgili olması veya en azından öğrenmeye açık olmasının gerekliliğinin altını çiziyor. Geçen dönem 110 adet belediyeyi yöneten HDP belediyelerinin feodal ilişkiler ve yıpranmış kişiliklerin etkisinde nasıl hatalar yaptıklarını örnekliyor. Bunun olmaması gerektiğini vurguluyor ve bunu yazarken içi kan ağlayarak yazıyor. Öyle olduğunun en azından şahidi biziz.

Yıllarca vekil olarak hizmet vermiş ve şimdi HDP adayı olarak Kars Belediye Eş Başkanı olan Ayhan Bilgen dostumuz da bu sayıda yayınladığımız bir söyleşisinde “dost acı söyler” düşüncesi ile devrimci ve demokrat belediyelerde yapılan hata ve eksiklikler üzerinde duruyor. Sorunları ve nedenlerini sonuca bağlayarak çıkarılması gereken dersleri ve tekrarlanılmaması gereken pratikleri açıklıyor. Bu söyleşiyi açık ve yapıcı bir özeleştiri gözü ile de okuyabiliriz.

31 Mart seçimlerinde AKP-MHP ittifakının % 72,99 oy aldığı ve tüm ilçelerin AKP veya MHP’de olduğu Rize ilimizin Fındıklı ilçesinde CHP listesinden aday olan devrimci, demokrat ve sosyalistlerin adayı Ercüment Şahin Çervatoğlu, kefeni yırtarak Belediye Başkanı seçildi. Ercüment Çervatoğlu seçimlere birkaç ay kala karar verip aday olmadı. Çervatoğlu seçimlerden yaklaşık üç sene önce çalışmalarına başladı. Fındıklı’daki tüm devrimci ve demokrat kurumlar ile görüşerek ve de onların desteğini alarak yola koyuldu. Seçim çalışmalarını birkaç aya sıkıştırmadı. İki yılı aşan bir hazırlık çalışması sürecinde köy köy, mahalle mahalle gezerek sorunları tespit etti. Hane hane dolaşarak hemşehrileri ile konuştu. CHP’den aday oldu ama CHP’nin çok ilerisinde bir programla seçmenin karşısına çıktı. Onun için de kazandı.

Seçimleri kazandıktan sonra Çervatoğlu hiç yabancılık ve acemilik çekmedi. Çünkü ilçesini karış karış gezmiş, sadece sorunları değil çözümleri konusunda da hazırlık yapmış bir başkan olarak göreve geldi. “Halk için halk ile birlikte belediyecilik” yapmak için kollarını sıvadı. İlk iş olarak “makam” odasını makam odası olmaktan çıkarıp halka açtı. Kapıları söktü... Protokolü kaldırdı. Yurttaş odasına girip sırasını bekliyor. Birinin işi bitmeden biri geliyor, bazen birkaç aile ile birlikte görüşüyor. Makam masası odanın bir köşesine itilmiş duruyor. Çervatoğlu ya toplantı masasında ya da koltuk oturma grubunda yurttaşlar ile görüşüyor. Anında iletilen sorunlara müdahil oluyor, çözüm üretiyor, ilgili dairenin yetkilisini çağırıyor ve birlikte konuşuluyor. Bu konunun bir yanı.

Diğer yandan, Esnaf Meclisi, Kadın Meclisi, Gençlik Meclisleri seçimin hemen ardından ilk toplantılarını gerçekleştirdiler. Çocuk Meclisi, Başkan’ın odasını dekore ederek göreve başladı. Artık Başkanın odasının bir odası rengarenk çocuk elleri izi ile boyanmış olarak kullanılıyor.

Fındıklı halkı ilk defa Belediye pankartı altında 1 Mayıs yürü- yüş ve mitingi düzenledi. Görülmeye değer bir tablo ortaya çıktı. Genci yaşlısı, köylüsü şehirlisi, işçisi çiftçisi binlerce Fındıklılı 1 Mayıs’ta DİSK’in 12 Eylül öncesi gelenekselleşen 1 Mayıs pankartının arkasında saf tuttu. Meclis toplantıları yapılıp gerekli kararlar alındıktan sonra Mahalle Meclisleri çalışmaya koyuldular. Son aylarda da mahallelerde, köylerde ve ilçe merkezinde hummalı bir kazı, inşa ve imar çalışması başladı. Halkın yıllardır hasretini çektiği düzenlemeler, düzeltmeler ve güzelleştirmeler yaşama geçmeye başladı. Halk “hayal idi gerçek oldu” diyor.

Asıl hayalin gerçekleşmesi bölgede başta çay olmak üzere tarımsal ve hayvansal ürünlerin kooperatifler yoluyla örgütlenmesi ve üreticiden tüketiciye doğrudan ulaştırılmasının yaşama geçmesi ile olacak. Belediye Başkanı Çervatoğlu ve ekibinin bu alanda ciddi hazırlık çalışmaları içinde olduğunu duyuyoruz.

Fındıklı halkı, nesillerdir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1 Mayıs İşçilerin Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü gibi günlerde sokaklara akan bir halktı. Şimdi kendi iradeleriyle seçtikleri yerel yönetimin kendilerini yansıttığının bilincinde bu geleneklerini resmi hale getirdiler. Fındıklı’nın çok insanın bilmediği bir özelliği daha vardır. Fındıklılı gençlerin dedeleri ve nineleri arasında Nazım Hikmet’e, Bilen yoldaş’a yoldaşlık etmiş birçok unsur vardır. Onlar çocuklarını ve torunlarını zamanında ücra köylerin evlerinde, serenderlerinde “Bizim Radyo” ve “TKP’nin Sesi” radyolarının kısa dalga cızırtıları arasında, Nazım Hik- met’in şiirleri, Bilen yoldaşın derinden gelen okkalı sesiyle yaptığı değerlendirmeler ile büyüttüler. TKP geleneği Fındıklı halkının genlerinde yer etmiştir. Aynen Ardeşen, Pazar, Arhavi ve Hopa’da da olduğu gibi. İşte şimdi o cızırtılı kısa dalga yayınları arasında büyüyen ve serpilen günümüzün orta yaşlı “gençlerine” önemli görevler düşüyor. Bölge ahalisinin Viçe olarak tanıdığı ve bildiği Fındıklı ilçesi nedensiz ve hiç yoktan gericiliğin içinden sıyrılıp böyle bir yerel yönetime sahip olmadı. 78 kuşağından orta yaşlı gençlerimizin bu başarıyı tatmaları ve hemşehrilerine tattırmaları bir tesadüf değil ama bir o kadar da onların sırtına sorumluluk yüklüyor. Terzi Fikrilerin anısını da onlar yaşatıyor. Bizler ise onların bu sorumluluğu onurla taşıyacak ve yaşama geçirecek ruha, bilince ve güce sahip olduklarını biliyoruz. Rastgele arkadaşlar, rastgele Ercüment Başkan...


Konuyla ilişkili diğer makaleler