HDK Kongresi ve Yine Meclisler Üzerine

HDK Kongresi ve Yine Meclisler Üzerine

HDK Kongresi 17 Aralık 2017

Halkların Demokratik Kongresi, 17 Aralık Pazar günü Ankara’da yapıldı. Kongre, son dönemdeki tüm sindirme, baskı ve yasaklara rağmen geniş bir katılım ve coşkuyla gerçekleşti. Asıl göze çarpan ve önemli olan ise yeni yüzlerin kongreye katılmaları ve bilinen söylemlerin dışında, konuşmaların eleştirel ve öz eleştirel bir nitelik taşımasıydı.

Tüm konuşmacıların “faşizm“ vurgusu yaptığı kongreye farklı ve yeni katılımların sağlanması adına yöneticilerin bu kongreye iyi hazırlandığı da söylenmelidir. Özellikle Eş Sözcü Gülistan Kılıç Özkılıç’ın özeleştirel konuşmasında vurguladığı yetmezlikler ve ‘Meclis’lerin gerekliliği, bizim iki yıldır yaptığımız değerlendirme ve eleştirilerin ne kadar haklı olduğunu da göstermiştir.

Kongrenin sonuç bildirgesinde, “Dünya, Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan gelişmelerin iç içe ve birbirini etkileyen nitelikte olduğundan hareketle, önemli politik ve toplumsal tespitlerde bulunulmuştur.“ denerek “Küresel hegomonik güçlerin tüm toplumsal kimlikleri sistem içine alarak eritme, bölgesel statükocu devletlerin ise faşizmle toplumlara biat etme dayatmalarına karşı, tarih boyunca özgürlük seçenekleri ellerinden alınmış halklar, ezilenler, kadınlar ve tüm toplumsal güçler de kendi özgün ve demokratik sistemlerini kurma çabalarını tarihi direniş ve büyük bedellerle geliştirmektedir. Rojava Devrimi de ‘Devrim ve sosyalizm çağı bitmiştir.’  diyenlere karşı özgür insanlığın cevabıdır.“ tespitinden sonra, açlık grevleri ve işçi mücadelelerinin yanında olunduğu belirtilmiştir.

Diğer yandan tüm baskıcı ve faşist saldırılara karşı direnmenin, faşist cepheyi dağıtmanın biricik yolunun demokrasi güçlerinin birleşik mücadelesini sağlamaktan, toplumsal direnişi büyütmekten geçtiği bir kez daha dile getirilirken “seçimden seçime harekete geçen bir yapı olmaktan kendimizi kurtarabilmeli, ittifak ve ilişkileri seçim zeminine dayalı olmaktan çıkartarak toplumsal muhalefeti örgütlemeliyiz.“ özeleştirisi yapılmış ve uzun zamandır önemini ve gerekliliğini vurguladığımız ‘meclis’lerin her alan ve yerelde kurulması gerektiği belirtilerek ‘Demokratik Halk Meclisleri’ vurgusu yapılmıştır.

Bizim de HDK bileşeni olarak her toplantıda ve her yazımızda belirttiğimiz en önemli olgu, meclislerin acilen oluşturulması gereğiydi. Çünkü adına ister ‘Sovyet’ ister ‘Şura’ ister ‘Meclis’ diyelim, yerellerde, işyerlerinde, fabrikalarda meclisler oluşturulmadıkça söylenenler, alınan kararlar ve hedefler boşa düşecektir. Zira sokağa, meydanlara ve güncel politikaya müdahale etmenin, her alanda söz sahibi olmanın yolu, her işkolundan, her mahalleden, her inanç ve topluluktan insanlara ulaşabilmekten, onları – talepleri doğrultusunda- örgütlemekten geçer.

Bu bağlamda, kongrede konuşan birçok katılımcının da belirttiği gibi, faşizme, gericiliğe ve diktatörlüğe karşı ‘Demokratik Halk Cephesi’ni kurmak yine bu yerel meclisleri oluşturmaktan geçer ancak. Yoksa geçmişte olduğu gibi, yukarılarda değişik örgüt, parti ve kişilerin bir araya gelip ortak basın açıklamaları yapmaları ile, aydınların birlikte imza attıkları bildiriler ile ne kitleler harekete geçirilebilir ne de anti-faşist cephe kurulabilir.


Konuyla ilişkili diğer makaleler