İyi Ki Doğdun (!) COVID-19

İyi Ki Doğdun (!) COVID-19

COVID-19

Başlık, anlaşılacağı gibi ironi içermekte. İyi ki doğmuş (!), çünkü bu geçirdiğimiz pandemi yılı (henüz 1 yaşını yeni doldurdu) bize çok önemli şeyler öğretti. Şimdiye kadar bilimkurgu filmlerinde olabileceğini düşündüğümüz yaşam ve çalışma düzenleri oluşmaya başladı.

Distopik yönetimlerin uygulamaya koyduğu kurallar, izlediğimiz filmlerde gördüğümüz gibi bize bu yeni sistemde yaşamayı öğretti, daha doğrusu dayattı. Hatta emperyalist devletlerin,  yani aslında dünyanın yönetimine hakim sermaye gruplarının arasındaki tedaviye ulaşma ve bu tedaviye sahip olmasına bağlı olarak aldığı güçle, yeni düzenleri oluşturma ve baskı unsuru olarak kullanmanın dayanılmaz ağırlığını hisseder olduk.

Ama gelin öncelikle bu sayıda COVID-19 pandemisinin doğumundan beri ilk dört ayının ( Ne zaman ortaya çıktı? Nasıl yayıldı? Önemli tarihler nelerdi? ) nereden nereye ulaştığını anımsayalım.

Her şeyin başladığı yer Çin’in Vuhan kenti. Tarih 31 Aralık 2019

31 Aralık 2019 (Doğum günü): Çin, Vuhan’da 41 kişide zatürre benzeri bir hastalık olduğunu duyurdu. Ama bunun öncesi ile ilgili bilgi yoktu.

 

Ocak 2020

1 Ocak 2020 de ABD hemen bunu fırsat bilip ilk duyurusunu yaptı ve virüsün Vuhan’daki bir deniz ürünleri pazarından yayılabileceğini açıkladı. (kesin bilgisi yoktu)

Bir aymazlığın başlangıcı olarak 5 Ocak’ta  Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO) henüz bunu bir salgın gibi görmeyip Çin’e seyahatleri durdurmaya gerek olmadığını bildirdi. 7 Ocak’ta Çin, hastalığın  koronavirüs ailesinden yeni bir virüs olduğunu duyurdu. Sonunda yeni doğmuş virüsümüze bir ad kondu: 2019-nCoV. Ve korkulan olup 11 Ocak’ta  Çin’de ilk ölüm gerçekleşti. Virüs, Çin dışında ilk seyahatini 13 Ocak’ta Tayland’a yaptı. Artık Çin dışındaydı.

Bunu 15 Ocak’ta Japonya seyahati takip etti. Aymazlık ve hatalar zinciri devam etti ve Vuhan yönetimi kentin geleneksel yıllık yemeğe katılımı engellemedi. Kitlesel yayılmanın önü açıldı. Tarih 19 Ocak’tı. Tarih 20 Ocak’ı gösterdiğinde virüs Kore Cumhuriyeti’nde görüldü ve Doğu Asya’da yayılmaya başladı. Bunu deniz aşırı yayılma takip etti ve 21 Ocak’ta ABD ve Avustralya’da ilk vakalar görüldü.

Artık virüs yayılması hızlanmıştı ve sonunda 22 Ocak’ta Çin Vuhan kentinde tam karantinaya geçti.

Bu arada DSÖ , hala uyanmış durumda değildi. Salgının uluslararası planda acil durum ilan edecek noktada olmadığını duyurduğunda tarihler 23 Ocak’ı gösteriyordu.

25 Ocak’ta virüs Fransa’da ilk kez görüldükten sonra nihayet 30 Ocak’ta DSÖ, küresel planda acil durum çağrısı yaptı.

Aynı günlerde İtalya ilk kez virüsle karşılaşıyordu.

 

Şubat 2020

Artık Çin dışında ölümler başladı. İlk ölüm Filipinler’de 2 Şubat’ta görüldü.

Türkiye, ilk önlem olarak 5 Şubat’ta Çin ile karşılıklı olarak uçuşları durdurma kararı aldı.

Salgını ilk haber veren hekimlerden Dr. Li Venliang hastalığa yenik düştü. Ve bu arada 115 kişinin ölümüne yol açan bu hastalığa ad verildi: Covid-19
14 Şubat’ta Mısır’da görülen ilk vaka ile birlikte virüs artık Afrika’daydı.

19 Şubat’ta bir maç için Milano’ya gelen  40 bin taraftar İtalya’da salgının yayılmasının fitilini ateşledi.
Virüs, Türkiye’nin sınırlarına 20 Şubat’ta İran’da görünerek yaklaştığını gösterdi. İki ölüm gerçekleşti.

Bu arada İtalya’da ki maçın sonuçları da görünmeye başladı ve İtalya’da ilk ölüm 22 Şubat’ta gerçekleşti.

Türkiye-İran sınırı kapatıldı. Türkiye’nin çevresi virüs tarafından kuşatılmaya başladı. 26 Şubat’ta Yunanistan’da ilk vaka görüldü. Ve ABD Çin’den gelen virüsü küçümsemenin bedelini görmeye başladı. 29 Şubat’ta ilk ölüm gerçekleşti. Türkiye, uçuş yasaklarını genişletti. İtalya, Irak ve Kore Cumhuriyeti uçuşlarını yasakladı.

 

Mart 2020

Türkiye salgına davet çıkarırcasına önlem mi- aymazlık mı-hafife almak mı tam anlaşılmayan ama temelinde bazı kesimlerin tepkisinden çekinildiği açık olan bir kararla  3 Mart’ta umreden dönen ilk kafilelere havaalanında sağlık kontrolleri yaptıktan sonra, 14 gün izole olmalarını söyleyip evlerine gönderdi. İzolasyonun takibi hiçbir şekilde yapılmadı.

5 Mart’ta Burjuva iktidarlarının halk sağlığını nasıl hiçe saydıklarının bir örneği de İngiltere’de yaşandı. Başbakan Boris Johnson, uyarılara rağmen bir TV programında konukların elini sıktı. Bir hafta sonra  da kendi çökmüş sağlık sistemlerinin dayatmasıyla “sürü bağışıklığı” uyguladıklarını açıklayıp hiçbir önlem almayacaklarını duyurdu. İlerleyen zamanda bunun acıları yine halktan, özellikle de yaşlı ve sosyal yardım alamayanlardan  çıkacaktı.

Bu arada ölümler artmaya başladı. 6 Mart’ta İngiltere, İsviçre ve Hollanda’da ilk ölümler kayda geçti.

Virüs, kıtaları gezmeye ve can almaya devam ediyordu. 7 Mart’ta Latin Amerika’da ilk ölüm Arjantin’de gerçekleşti. DSÖ hala sessiz.
İtalya’da maçın sonucu gittikçe ağırlaşmaya başladı. 463’e ulaşan ölü sayısı nedeniyle ülkenin tamamı 9 Mart’ta karantinaya alındı. Almanya’da kalabalık etkinliklerin düzenlenmeyeceği açıklandı.
11 Mart: Veee…TÜRKİYE…İlk koronavirüs vakası açıklandı. Umre dönüşünde etkili önlem alınmamasının sonuçları çıkmaya başladı. Aynı gün, DSÖ sonunda küresel salgın (pandemi) ilan etti.
Artık küresel boyutta olduğu kabul edilmiş bir salgın hastalığımız vardı.

Bundan sonra ki süreçte tüm dünya halkları  hızla bir kabusu yaşamaya başladı.

Bu, iktidarlar ve sermaye için istedikleri gibi kitleleri yönetmekte kullanabilecekleri bir fırsat olmaya başladı. Her ne kadar ‘’hepimiz aynı gemideyiz’’ veya ‘’bu virüs zengin -fakir ayırt etmiyor’’ edebiyatı yapıldıysa da istatistik bilimi öyle olmadığını göstermektedir.

Biz yine takvime dönelim, özelliklede artık Türkiye’deki …

13 Mart’ta Türkiye’de spor karşılaşmalarının 30 Nisan’a kadar seyircisiz oynanması kararlaştırıldı, dokuz ülkeyle uçuşlar durduruldu.
DSÖ, 14 Mart’ta  salgının yeni merkezinin Avrupa olduğunu duyurdu.
Türkiye’de pavyon, diskotek, bar, gece kulüplerinin faaliyetleri 15 Mart’ta durduruldu. Karar kapsamı dar bulundu. Pandemi eğitimi vurmaya başladı. 16 Mart’ta Okullar bir hafta, üniversiteler üç hafta tatil edildi. Emperyalist ülkeler gerçek yüzlerini göstermeye başladı: Avrupa Birliği’nde sınırlar üçüncü ülke yurttaşlarına kapatıldı.
Türkiye’de koronavirüsten ilk ölüm 17 Mart’ta gerçekleşti. En çok muhalefetin geldiği yer olan üniversiteler, pandemi nedeniyle 23 Mart’ta uzaktan eğitime geçileceği duyuruldu.
19 Mart’ta  İtalya toplam ölüm sayısında Çin’i geride bıraktı ve salgında yeni merkezi olduğunu gösterdi. Türkiye’de etkinlikler 30 Nisan’a kadar ertelendi. Salgının Türkiye’de gittikçe yaygınlaşması,  hastanelerde yoğunlaşmanın artması tüm özel ve vakıf hastanelerinin de pandemi hastanesi ilan edilmesini zorunlu kıldı. Türkiye’de sokağa çıkma yasakları 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlara uygulanmaya başladı. Toplu asker uğurlama törenleri durduruldu. Açık alanlarda bile, yani bahçe, park ve mesire gibi yerlerde piknik yasağı getirildi. Uzaktan eğitime başlanacağı açıklandı ve çalışma koşullarında kamuda evden/dönüşümlü çalışma süreci başlatıldı. Sonunda Eğitim tatile girdi. Türkiye’de okullar 30 Nisan’a kadar tatil edildi
Türkiye’de şehir içi ve şehirler arası toplu taşıma araçlarına yüzde elli kapasite sınırı getirildi.
Spor etkinlikleri ciddi anlamda etkilenmeye başladı ve Tokyo Olimpiyat Oyunları ertelendi.
Bu arada dünyada da salgı şiddetini arttırmaya başladı. ABD büyük ülke olduğunu gösterdi….en çok vaka görülen ülke oldu. Toplam ölü sayısı 4 binin üzerine çıkan ABD bu konuda da  Çin’i geride bıraktı. İtalya’da bir günde 969 kişi yaşamını kaybetti, Toplam ölüm sayısı 10 bini geçti
 

Nisan 2020

Nisan ayı, bu salgının artık kontrolden çıktığını, daha doğrusu dünyayı kendi kontrolü altına almaya başladığını gösteren ve çok daha fazla sıkı önlemlerin alındığı bir ay oldu.

1 Nisan da  Birleşmiş Milletler, salgının II. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük kriz olduğunu söyledi Türkiye’de hastalığın tüm şehirlere yayıldığı açıklandı. Dünyadaki toplam vaka sayısı 1 milyonun geçti.
Türkiye’de kısıtlamalar artırılmaya başladı. 65 yaştan sonra 20 yaş altı gençlere de sokağa çıkma yasağı getirildi. Maske, günlük kıyafetlerimizin ayrılmaz parçası haline geldi. Toplu taşıma araçlarında, pazar yeri ve marketlerde maske takma zorunluluğu getirildi.
İngiltere’de Covid-19 hastası olduğu açıklanan Başbakan Boris Johnson yoğun bakıma kaldırılırken salgının başladığı Vuhan’da karantina sona erdi. Doğu Asya salgın merkezi olmaktan çıkmış oldu ama virüs tam anlamıyla dünyayı ele geçirdi. Salgın Amazonlar’da izole biçimde yaşayan Yanomami kabilesine ulaştı.

11 Nisan’da  ABD, 2 binden fazla ölümle bir günde en fazla ölüm rapor eden ülke oldu. Toplam ölü sayısında da 20 bini aşarak, küresel listede birinci ülke konumuna geldi.

İlk kez 17 Nisan’da Türkiye’de 31 ilde iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Karar 23 Nisan’da tekrar edilip, dört güne çıkarıldı.
Salgın zorunlu toplu yaşam alanlarının koşullarını daha da zorlaştırdı. Türkiye’de yaklaşık 90 bin hükümlü ve tutuklu 15 Nisan’da serbest bırakıldı Tüm dünyada vaka sayısı 2 milyonu geçti. Türkiye dünyada en çok hastalık vakasının görüldüğü yedinci, en çok ölümün gerçekleştiği 12’nci ülke konumuna geldi.

 

Bir yılın sonunda geldiğimiz nokta: (27 Şubat 2021)

Dünya                                        Türkiye

Vaka Sayısı:                 114 milyon                              2,7 milyon kişi

Ölü Sayısı:                                 2,5 milyon                               28,503 kişi

 

Kaynak: https://www.covidvisualizer.com/
 

Sonuç olarak bu virüs, doğumunu takip eden dört ayın sonunda tüm dünya halklarının yaşamını etkileyen, köklü değişikliklere yol açan ama bilinen sermaye çevrelerine de yeni fırsatlar sunan bir olgu haline geldi.

Yaşantımızda neleri değiştirdiğine daha sonraki yazılarımda değineceğim.

Şimdilik bir doğumun anatomisini anımsatmak, bilgilerimizi tazelemek istedim..


Konuyla ilişkili diğer makaleler