Kapitalizm’de Halk Sağlığı (mı) ? -3-

Kapitalizm’de Halk Sağlığı (mı) ? -3-

Bundan önceki sayılarda halk sağlığı kavramı ve gelişimine değindik.

Konumuz kapitalizm ve halk sağlığı olmakla birlikte, kapitalizmle birlikte doğmuş olan halk sağlığının, bugüne gelişinde sosyalizmin katkısına sosyalist sistem genelinde Sovyetler Birliği özelinde değinmeden geçmek doğru olmaz. Özellikle Sovyetler Birliği ve Çin’de, sosyalizmin ilk yılları, halk sağlığı konusunda hala iyimser olmamızın en iyi dayanaklarını teşkil eder. Buharin “Kapitalizm, ancak kendi sağlığı bakımından gerekli olduğu ölçüde, halk sağlığı ile ilgilendi” saptamasını yapar.

Buharin’in bu sözleri söylediği yıllar, Sovyetler Birliği’nin savaştan yeni çıktığı, büyük işçi/halk kitlelerinin yaşam koşullarının kötüleştiği, kolera ve tifüs gibi bulaşıcı hastalıkların -açlık, soğuk, genel koşulların da etkisi ile- ortalığı kasıp kavurduğu, halkın hastalıklara direnme gücünün azaldığı ve çok sayıda ölümlerin olduğu yıllardır. Yine, frengi gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar yaygındır. Bu ortamda, halk sağlığı ile ilgilenmenin kaçınılmaz olduğu saptaması ile yola çıkan Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP), 18-23 Mart 1919’daki 8.Parti Kongresi’nde belgelenen şu hedefi    öne çıkarıyordu:

“Halk sağlığının korunması alanında sürdürdüğü faaliyetlerin temeli olarak RKP (Rusya Komünist Partisi), her şeyden önce, hastalıklardan korunmayı hedefleyen hijyen ve sağlık önlemlerinin yürürlüğe konulmasını sağlar. Proletarya diktatörlüğü, burjuva toplumu çerçevesinde uygulanamaz olan bir dizi hijyenik ve iyileştirici önlemin tam olarak uygulanmasını mümkün hale getirmiştir. Örneğin, ilaç yapım işleri ile uğraşan firmaların, özel girişimin kurduğu ve işlettiği büyük ölçekli sağlık kurumlarının, ulusallaştırılması; bütün sağlık emekçilerine zorunlu çalışma görevinin verilmesi, vb…”  

Karardan sonra, SBKP, halk sağlığı önlemlerini aşağıdaki gibi yaşama geçirir:

1) İşçiler için alınan sağlık önlemlerinin dikkatle izlenmGerçekçi olanı mümkün kılmak: Sosyalizm ve sağlık-Kamuya açık bütün yerlerde sağlık koşullarının iyileştirilmesi; toprağın, suyun ve havanın korunması

-Komünal mutfakların ve besin maddesi tedarikinin genel olarak bilimsel ve hijyenik bir temelde örgütlenmesi

-Bulaşıcı nitelikteki hastalıkların yayılmasını önlemek için alınan önlemler

-Sağlık yasaları

 

2) Sosyal hastalıklara (tüberküloz, cinsel hastalıklar, alkolizm, vb.) karşıkampanya açılması

3) Bütün nüfus için parasız tıbbi bakım ve tedavinin sağlanması.(1)

Herkes İçin Sağlık, Herkes İçin Barınma: Sovyetlerde Sağlık ve Barınma Politikaları - Perihan Koca Bu çerçevede, önce konut sorunu çözülmeye çalışılmış,işçi konutları oluşturulmaya başlanmıştır. Halkın yaşadığı yerlerin koşulları öncelikle elealınarak; temiz su temini, kanalizasyon sistemi kurulması, sokakların düzensizdurumunun iyileştirilmesi, komünal mutfakların düzenlenmesi, özellikle çocuklarınbeslenmesine önem verilmesi, besin maddelerinin iyi koşullarda hazırlanması, okullarınve toplu yaşanan yerlerin denetlenmesi, su depolarının temizlenmesi, giysilerin sterilize edilmesi, ilk akla gelen uygulamalar olmuştur.

Res-2: Herkes İçin Sağlık, Herkes İçin Barınma: Sovyetlerde Sağlık ve Barınma Politikaları - Perihan Koca

 

Daha sonra, emeğin korunması ile ilgiliyasalar çıkarılmış, halka besin-gıda sağlanması konusunda adımlar atılmıştır. Salgınhastalıkların yayılmasını önlemek için uygun önlemler alınmaya başlanmıştır.

Burada, basitbir hastalık tedavisinin ötesinde, sosyal nedenler incelenerek, sağlık sorunlarına yaklaşımöne çıkarılmıştır. Özellikle üç hastalık; çalışma koşullarının kötülüğüne bağlı tüberküloz,savaş ortamında yaygınlaşmış cinsel yolla bulaşan hastalıklar, sefalet koşullarındankaynaklanan alkolizm öncelikle ele alınmıştır.

Sağlık kuruluşları, ulusallaştırılarak, sağlıkhizmetleri ücretsiz hale getirildi. Daha sonra, buna ilaçların ücretsiz temini de eklendi. Bunoktada, halkına ücretsiz sağlık hizmeti veren ilk ülkenin Sovyetler Birliği olduğunubelirtmekte yarar var.

Bu önlemlere ek olarak, halkın öncelikli sağlık sorunları konusunda kampanyalar başlatıldı (1).

Neden kampanya? Her şeyden önce, sağlık çalışanları, gerekli olandan az sayıdaydı.

Halkın, kendi sorunları için seferber edilmesi gerekiyordu. Kurulu, işleyen bir sağlık sistemi yoktu. Bu gerekçeler ışığında, birinci sınıf öğrencisinden, profesörüne kadar, tüm sağlık çalışanların seferber edildiği, değişik halk sağlığı kampanyaları düzenlendi.

Özellikle, böcek-haşere ile mücadele ve tifüs savaşı; iyi havalandırma ve tüberküloz mücadelesi; konut hijyeni; beslenmenin önemi, vb. konuları öne çıkan kampanya konuları oldu.

Çin de, halk sağlığı açısından iyimserlik duymamızın bir başka örneğini vermiştir. En basit kanıt da, 1950’de doğumda beklenen yaşam süresinin, 32’den 40 yılda 70.5’a çıkmasıdır. Üstelik de, para ile ilgili olmayan bir başarıdır bu. Çin’in sağlıktaki başarısı, 5 temel faktöre bağlıdır:

  1. Ülkede ulusal bir sağlık sisteminin kurulması (ve bu sistemi kuran kolektif iradenin varlığı),
  2. Halkın -özellikle kadınların- eğitilmesi,
  3. Ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerinin oldukça başarılı uygulanması,
  4. Beslenmeye önem verilmesi,
  5. Çevre sağlığı -özellikle temiz su temini konusundaki- hizmetlerin başarısı (3) (4).

Geleneksel Çin tıbbı - Vikipedi

Çin, 1949’daki devrimden önce, geleneksel tıbbın çok yaygın olduğu, yarı-sömürge bir ülkeydi. 1911’de Mançurya’da ortaya çıkan sığır vebası, ülkede geleneksel tıbbın yetersiz kaldığını, batı tıbbına ihtiyaç olduğunu gösteren bir olgu olarak algılandı ve ilk batı tıbbı   girişimleri başlatıldı. Batı tıbbına gerek duymanın ilk sonucu, 1916’da ilk tıp kolejinin Pekin’de açılmasıydı. Hemen tüm sömürgelerde olduğu gibi, Pekin’deki tıp okulu da, Rockefeller Vakfı’nın “eseri”ydi. (buradaki asıl amacın tabi ki tahmin edeceğiniz gibi sermayenin nüfusun bu kadar yoğun olduğu bir ülkeden sağlık üzerinden kazanç sağlamaktı) Tıp koleji açılmasına karşın, Çin’de o tarihlerde, herhangi bir ulusal ya da yerel sağlık hizmeti söz konusu değildi. 1916’da açılan tıp kolejinin ilk mezunlarını verdiği 1924’den 1942’ye kadar, mezun ettiği hekim sayısı, 313’dü! Eğitimin İngilizce olduğu kolejde, bir halk sağlığı programı da vardı. Bu program, Tingxian’da kırsal hekimlik uygulaması biçimindeydi. Ancak, gerek sayısal yetersizlik, gerek halka yabancı bir şekilde hekim yetiştirilmesi, gerekse de halk sağlığı programının yasak savmadan öte bir anlam ifade etmemesi, bu tıp okulunun Çin için çok anlamlı bir iş   olmadığını göstermektedir (2) (3) (5Çin Devrimi, 1949’da oldu; devrimin karşı karşıya olduğu sağlık sorunları ise çok ciddiydi. Çin’in hemen hemen tüm yörelerinde koruyucu tıp diye bir şey yoktu, Çin’in %85’inde -yani kırsal yörelerde- tedavi edici hekimlik söz konusu değildi, bulaşıcı hastalık salgınları halkı kasıp kavuruyordu. Böyle bir ortamda, 1950 yılında, I.Ulusal Sağlık Kongresi toplanarak, şu kararları aldı:

  • İşçilere, köylülere, askerlere öncelikle hizmet et;
  • Koruyucu tıp, tedavi edici tıptan önce gelmelidir;
  • Geleneksel tıp, batı tıbbı ile birleştirilmelidir;
  • Sağlık hizmetlerine halk katılımı desteklenmelidir.

Özellikle, sağlık hizmetlerine halk katılımı, Çin’deki halk sağlığı mücadelesinin odağına oturmuştur. Toplumun ciddi sağlık   sorunlarına karşı yürütülen kampanyaların ana fikri, Çin toplumunun kendi koşulları içinde, bu sağlık sorunlarının çözümüne, kitlesel halk katılımını sağlamaktı.

İlk sağlık kampanyası, 1951’de yapıldı. Sonraki 30 yıl, her yıl 4-5 kampanya yapıldı. Bu kampanyalara, halk katılımı, “Yurtsever Ulusal Halk Sağlığı Kampanyası Komitesi” adlı bir örgütlenmenin önderliği ile sağlanmaya çalışıldı. Halkın bu katılımının yanı sıra, devletin bu konudaki örgütlenmesinin uç birimi, salgın önleme istasyonuydu.

1950-60’lı yıllardaki sağlık kampanyaları, daha çok, salgınların önlenmesi, içme suyu sağlanması, halk sağlığını geliştirme konularında yapılmış ve önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Bu arada, kentlere kırlardan daha fazla önem verme sonucu, tahıl üretimindeki hızlı düşmeye bağlı olarak açlıktan 30 milyon civarında insan ölmesi (1956-58), gibi sıkıntılı dönemler de yaşanmıştır. Ancak 1950 sonrası 30 yılın, okuma-yazma düzeyinin artması, uygun barınma ve beslenme koşullarının sağlanması, kolektif sorumluluk anlayışının olması gibi    gelişmeler sayesinde, Çin’de halk sağlığının başarı hanesinde olduğu söylenebilir.

Bu süre zarfında, aşağıdan kitlesel desteğin dışında, Çin’de koruyucu tıp, yukarıdan aşağıya, belirli      hastalık kontrol programlarının merkezi sorumluluğunda örgütlenmiş, farklı programlar, il ve ilçe düzeyinde sağlık bürolarının, salgın önleme istasyonlarınca yürütülmüştür.

Böylece bir bütünlük sağlanmıştır. Sonuçta, bulaşıcı hastalıklar, sağlığa verilen toplumsal önem ve halk sağlığı programları sayesinde önemli ölçüde geriletilmiş, bulaşıcı hastalıklara bağlı ölümler azaltılmıştır (2) (3) (4).

Sonuç

Halk sağlığının başlangıç dönemi, iki alt döneme ayrılabilir. Birinci dönem, 1840-1890 yılları arasındaki dönemdir ve çevre koruma temelli halk sağlığı anlayışı egemendir. 1890    sonrası dönemin sonu için 1910 yılı gösterilir ve bakteriyolojik önlemler temeline dayanır.   Başka bir sınıflandırma ise, Chadvvick’in çabaları ile çıkarılan 1848 ile başlatılan (19.yüzyılın ikinci yarısına kadar) ilk dönem ve 19.yüzyıl sonlarından başlatılan (20.yüzyıl    başlarına kadar) ikinci dönemdir. Her iki sınıflandırmada da, kapitalizmin liberal devlet döneminden, müdahaleci devlete geçiş sürecini veri aldığı görülebilir. Halk sağlığının bu başlangıç dönemi, öz olarak, gelişen kapitalizmin ihtiyaçları temelinde şekillenmiş, toplumun ve bilimin de kapitalizmin ihtiyaçları çerçevesindeki yeniden yapılanması ise (biyolojik tıp anlayışının, ampirik bilim anlayışının, hekim merkezli tıp hiyerarşisinin oluşması süreci), halk sağlığının ayrıntılarını örmüştür. Bu nedenle de, halk sağlığı, burjuvazinin sorun olarak gördüğü ölçüde, hastalık nedenlerini ortadan kaldırmayla ilgilenmiş, daha ötesine gitmeye -yoksulluğun ortadan kaldırılması- kendini zorlamamıştır. Hastalık ve sağlığın, sosyal ve ekonomik gerekçeleri ile ilgilenmemeye çalışmış, ilgilense bile, bu ilgi çok sınırlı   ve “tehlikesiz” olmuştur. Buna, hekimlik mesleğinin ve bilimin aldığı yeni anlayış, çok önemli gerekçeler sunmuştur: Hastalıkların nedeninin, başka nedenlerle değil, sadece mikrop ile ilgili olduğu aşırı vurgusu yapılmıştır. Böylelikle, hem burjuvazinin işine gelen,    sosyal sorumluluklardan arınma, hem de ayrıcalıklı hekimlik mesleğinin oturtulması mümkün olmuştur. Burada bir özet cümle ile toparlama yapabiliriz; Halk sağlığı, sanayi devrimi dönemi İngiltere’ sinde ya da literatürdeki ifadesi ile “Victoria dönemi Britanya’sında”, hızlı sanayileşmenin yarattığı sosyal ve sağlık sorunlarına/sonuçlarına, “sosyal reformlar/ dönüşümler” şeklindeki bir tepki olarak doğmuştur. Tepki, daha ileri sonuçlar doğurmadan, sistemin kendini yeniden yapılandırmasına eklemlenmiştir. Bu şekilde, oldukça “dar” bir çerçeveye sahip olarak halk sağlığı, 150 yıllık süreçte, bir kapışma alanı haline gelmiştir. Hastalık ve sağlığın sosyal nedenlerini görmezden gelen tıbbi bakışın egemen olduğu halk sağlığı anlayışı, sınıf mücadelelerinin ürettiği, hastalık ve sağlığın sosyoekonomik belirleyicilerine yoğunlaşan, “geniş” halk sağlığı bakışı tarafından zorlana gelmiş, bu da, halk sağlığında önemli değişimlere yol açmıştır. Bu gerilim, halen sürmektedir. Amacı, hastalıkları ortadan kaldırmak ve ayrım yapmadan tüm insanların sağlığını korumaksa, halk sağlığı alanını, bu amaca yönelik zorlamalar ve    doğal ki bu iki anlayışın kapışması sürecektir de…

Bütün bu bilgiler ışığında sosyalist bir sistemde sağlık sistemini özetleyecek olursak;

Sosyalist bir sistemde, insanların sağlığı temel bir hak olarak kabul edilir ve bir bütün olarak toplumun ortak sorumluluğu olarak kabul edilir. Kaliteli sağlık hizmeti sunumu, sosyoekonomik durumlarına bakılmaksızın toplumun tüm üyelerinin refahını sağladığı için sosyalist bir sistemin temel bir bileşeni olarak görülmektedir.

Sosyalist bir sağlık sisteminde, hükümet sağlık hizmetlerinin sağlanmasında merkezi bir rol oynar. Bu, kamu sektörünün temel sağlık hizmetlerini sağladığı ve özel sektörün kamu sektörünü tamamlayan ek hizmetler sağladığı, kamu ve özel sektör katılımının bir kombinasyonu yoluyla elde edilir. Hükümet ayrıca sağlık hizmetleri için finansman sağlayarak toplumun tüm üyelerinin kaliteli sağlık hizmetlerine erişimini sağlar.

Sosyalist bir sağlık sisteminde vurgu, reaktif bakımın aksine önleyici bakım üzerindedir. Bu, düzenli sağlık taramaları, sağlık eğitimi sağlamayı ve hastalığın başlamasını önlemek için sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik etmeyi içerir. Amaç, hastalığı zaten ele geçirdikten sonra tedavi etmek yerine yayılmasını önlemektir.

Sağlık hizmeti sunumu açısından, sosyalist bir sistem birinci basamak sağlık hizmetlerine güçlü bir vurgu yapar. Bu, yerel sağlık tesislerinin aşılar, taramalar ve küçük hastalıkların teşhisi gibi temel sağlık hizmetlerini sağlamak için iyi donanımlı olduğu anlamına gelir. Daha ciddi bir sağlık sorunu olması durumunda, hastalar ileri tedavi için uzman sağlık kuruluşlarına yönlendirilir.

Sosyalist bir sağlık sisteminin en önemli faydalarından biri, gelirleri veya sosyal statüleri ne olursa olsun toplumun tüm üyelerinin kaliteli sağlık hizmetlerine erişimini sağlamasıdır. Bu, kamu tarafından finanse edilen sağlık hizmetlerinin sağlanması ve sağlık kaynaklarının ödeme gücünden ziyade ihtiyaca göre dağıtılması yoluyla elde edilir.

Diğer bir fayda da, toplum üzerindeki genel hastalık yükünü azaltmaya yardımcı olan önleyici bakıma odaklanmaktır. Sosyalist bir sağlık sistemi, sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik ederek ve sağlık eğitimi sağlayarak daha sağlıklı ve üretken bir toplum yaratmaya yardımcı olur.

Sonuç olarak, sosyalist bir sağlık sistemi, vatandaşlarının sağlığını ve esenliğini endişelerinin merkezine yerleştirir. Toplumun tüm üyelerine kaliteli sağlık hizmeti sunmayı ve toplum üzerindeki hastalık yükünü azaltmak için önleyici bakımı teşvik etmeyi amaçlar. Sosyalist bir sağlık sistemi, halkın sağlığını önceliklerinin ön saflarına yerleştirerek, daha sağlıklı ve daha eşitlikçi bir toplum yaratmaya yardımcı olur.

KAYNAKLAR:

  1. Buharin, N. ve Preobrajenskiy, Y. (1992), Komünizmin abecesi (çeviren: Yavuz Alogan), Belge.
  2. Chen, X. ve arkadaşları (1993), “The rise and decline of the cooperative medical system in rural China”, Int. J. of Health Services, 1993 (23).
  3. Sidel, R. ve Sidel, V. W. (1982), The Health of China, Boston.
  4. Soyer, A. (1994), “Dünden Bugüne Sosyalist Ülkelerde Sağlık Hizmetleri”, Toplum ve Hekim, 1994 (64-65).
  5. Shi, L. (1993), “Health çare in China”, Bulletin WHO, 1993 (71).

Konuyla ilişkili diğer makaleler