KAPİTALİZME, EMPERYALİST SAVAŞA, OHAL REJİMİNE KARŞI, 1 MAYIS’TA ALANLARA

KAPİTALİZME, EMPERYALİST SAVAŞA, OHAL REJİMİNE KARŞI, 1 MAYIS’TA ALANLARA

Her türlü ağır baskı ve engelleme çabalarına rağmen, Newroz barış ve özgürlük bayramı çok sayıda kentte kitlesel bir şekilde kutlandı. Kürt halkının tüm haftaya yayarak kutlama doğrultusundaki isteğinin, hükümet tarafından “ancak 21 Mart günü yapılabilir” tutumuyla reddedilmesine rağmen, gerek İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde gerekse başta Diyarbakır, Van, Ağrı, Batman, Mardin ve ilçelerinde  olmak üzere birçok Kürt ilinde yüz binlerce insan Newroz alanlarına aktı. Tüm meydanlar polis bariyerleriyle çevrilirken, kutlamalara katılanlar birkaç kez üstleri aranarak içeri alındılar. Arama noktalarında pankart, döviz, bayrak ve flamaların çoğuna el konulmasının yarattığı gerginlikler nedeniyle toplamda yüzden fazla insan da gözaltına alındı. Ama herşeye rağmen alanlara yığınsal kitlesel bir şekilde akın akın yürüdük ve hep bir arada, tek ses, tek yürek sloganlarımızı attık, türkülerimizi söyledik, zılgıtlar ve halaylarla Özgürlük bayramımızı eylemli olarak kutladık. Newroz’a katılanlar, Emek, Demokrasi, Bağımsızlık, Özgürlük ve Sosyalizm için, 1 Mayıs’a kitlesel olarak katılmak için Newroz alanlarında söz verdiler.

Fransa, Almanya, İngiltere, İsviçre, Hollanda, Belçika, Rusya, ABD ve Avustralya gibi Kürt nüfusun yoğun ve örgütlü  olduğu ülkelerin büyük kentlerinde de Kürtler, Türkiye devrimci güçlerinin de dayanışması ve katılımıyla, hem Newroz’u kutlamak hem de MHP destekli AKP-SARAY Rejimi’nin politikalarına ve Afrin savaşına karşı tepkilerini göstermek üzere gösteriler düzenlediler.

Yıllardır süren ve bir kez daha “güvenlik politikalarına” indirgenen Kürt sorununun yarattığı acıların üstüne binen Ortadoğu’daki savaş ve bu savaşın Kürt bölgelerindeki yansımaları nedeniyle, bu yılki Newroz kutlamalarının ana temasını barış çağrıları oluşturdu.

En büyük Newroz kutlaması her yıl olduğu gibi bu yıl da Diyarbakır’da gerçekleşti. Yüz binler coşkuyla barış sloganlarını atıp savaş politikalarını protesto ettiler. HDP eş genel başkanı Pervin Buldan, yaptığı konuşmada diyalog ve barış çağrısında bulundu. “Bugün bu meydanda bir kez daha görüyoruz ki, eşitlik, özgürlük ve direniş bizim gündemimizden hiçbir zaman çıkmadı, çıkmayacak. Bu ülkenin barışa ihtiyacı var, bu ülkenin kardeşliğe ihtiyacı var, bu ülkenin demokrasiye, özgürlüğe ihtiyacı var. Eğer bunları elinizin tersi ile iterseniz, Kürtleri yok sayarsanız kaybedersiniz” diyen Buldan, Afrin’deki savaşın derhal bitirilmesini istedi. Konuşmasını “tekçiliğe karşı çoğulculuğu, zulme karşı direnişi, esarete karşı özgürlüğü esas alan bir anlayışla, tüm arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşuncaya kadar mücadele edeceğimizin sözünü bir kez daha veriyoruz” sözleriyle sürdüren Buldan, İmralı’nın kapılarının açılarak diyalog sürecinin yeniden başlatılmasını talep etti.

On binlerce insanın katılımıyla Bakırköy Halk Pazarında gerçekleştirilen İstanbul’daki Newroz kutlamasına ise HDP ve HDK’nin yanı sıra, solun tüm renkleri ve aralarında DİSK ve KESK başkanlarının, emekten yana siyasi parti ve grupların, Alevi-Bektaşi Federasyonunun da bulunduğu çok sayıda kurum ve kurum temsilcisi katıldı. Kutlamalara destek veren kurumların Kürtçe ve Türkçe olarak okunan ortak mesajında, Newroz’un “halkların kendi geleceklerini kendi elleriyle kurabileceklerine duydukları inanç” olduğu vurgulandı. Newroz bayramı OHAL ve tüm baskılara karşı coşku ve mücadele kararlılığı içinde gerçekleşti.

Tutuklu bulunan HDP vekilleri, ortaklaşa kaleme alarak ilettikleri bildiride, “özgürlük mücadelesinin iradesini dimdik ayakta tuttuklarını”, “barış halaylarına beton duvarların arkasından katıldıklarını” belirterek, “her yer bahar oluncaya, özgürlük bayramında buluşuncaya kadar her yerde direniş” çağrısında bulundular. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli de, savaşı ancak halkların, emekçilerin durdurabileceğini, bunun da yolunun mücadeleyi yükseltmekten geçtiğini vurguladı. Bir taraftan burjuva devletin baskı ve yasaklarıyla karşılaşan ve sermayenin payandasına dönüşmüş sendikal bürokrasinin ihanetine uğrayan, öte taraftan ise sol görünümlü sendikal bürokrasinin ve sosyalist hareketin çeşitli eksik ve  örgütsüz oluşlarından dolayı güçsüz düşen 1 Mayıs, işçi sınıfının moral ve güç toplayacağı bir mücadele gününe dönüştürülemiyor. AKP iktidarı, 1 Mayıs’ı bir korku gününe dönüştürerek işçi kitlelerini kendi mücadele günlerine yabancılaştırmaya çalışıyor. Bu nedenle, 1 Mayıs’ın tarihsel anlamına sahip çıkmak, onu bir mevzi olarak savunmak ve bir mücadele geleneği olarak yaşatmak önemli bir görevdir. Hem Taksim yasağının kalkması için mücadele edeceğiz ama aynı zamanda İstanbul dahil, Türkiye’nin her ilinde kitlesel 1 Mayıs mitingleri gerçekleştireceğiz. Taksim yasağını kırmak ancak böyle mümkün olacak. 1 Mayıs 1977 katliamının üzerinden 40 yıl geçti. 40 yıl önceki katliamın amacı, 1960’ların başından itibaren yükselişe geçen, 1968  gençlik ve devrimci hareket 12 Mart darbesiyle de durdurulamayan ve toplumun geniş kesimlerini etkileyen işçi sınıfının devrimci kabarmasını engellemekti. Ancak katliama rağmen 1 Mayıs’ın bu topraklarda bir mücadele geleneğine dönüşmesinin önüne geçilemedi. 70’li yıllarda sadece İstanbul’da merkezi olarak kutlanan 1 Mayıs, şimdi bütün Türkiye’de toplamda milyonların katılımı ile kutlanıyor. Asıl olan örgüt mensuplarının dışında, işçi, emekçi ve yoksul halkların 1 Mayıs mitinglerine kitlesel katılımını sağlayacak düşünce, strateji ve politikaya sahip olmaktır. O zaman tüm ülkede 1 Mayıs’lara 20-30 milyon katılım da sağlanır. Ve o zaman Taksim 1 Mayıs Alanı yasağını ezer geçeriz.

Kapitalist düzen sahipleri gelişen işçi sınıfı ve devrimci halk hareketini engelleyemiyor. Şeker fabrikalarının özel sektöre teslimi esnasında işçi sınıfı, yerel halkıyla beraber mücadeleyi yerellerde siyasi görüş farklılıklarını ortadan kaldırarak protestolarını yükseltti. Kapitalist düzene karşı sosyalizmi içermese de Demokratik Moderniteye doğru yönelirse Demokratik Cumhuriyet yolu açılmış olur. Demokratik Cumhuriyet, Halk Demokrasisi’dir, Devrimci Demokrasi’dir. Kürt Özgürlük Hareketi stratejik olarak hedefini bu amaçla kısıtlamış olsa da, Kürt halkının öncü güçleri, Türkiye’nin ve Kürdistan’ın metropollerinde yaşayan sınıf savaşımının gerekliliğinin bilincinde olan, Kürt devrimcileri, sosyalistleri ve komünistleri, Türkiye işçi sınıfının bir bileşeni olarak sınıf savaşımını Sosyalist bir düzene yönelik geliştirecek ve belki de en önemli taşıyıcı güçleri olacaklardır.

Egemenlerin çaresizlikten ilan ettikleri 24 Haziran seçimleri arifesinde, birleşik mücadeleyle hem 1 Mayıs’a, hem de seçimlere kolkola, omuz omuza aynı saflarda gireceğiz. 24 Haziran gecesi ve 25 Haziran günü İstanbul, Ankara, Diyarbakır, İzmir, Adana, Antalya, Edirne, Trabzon ve Van’da zafer halayları çekmek için seçimler öncesi iki aylık zamanı tamamen seçimlere yönelik yerel çalışmalar yaparak geçirelim. 1 Mayıs bu sürecin başlangıç işareti olsun. Burjuvaziye, onların Ankara’da Saray’da oturan temsilcilerine korku salsın.


Konuyla ilişkili diğer makaleler