Kasım Ayında Yitirdiklerimiz...

Kasım Ayında Yitirdiklerimiz...

Türkiye ve Dünya Komünist Hareketinin seçkin önderlerinden, Türkiye Komünist Partisi’nin 1973-1983 yılları arasında Genel Sekreteri İ. Bilen (Marat yoldaş) 1902 senesinde Rize’de doğdu. İ.Bilen, 1922 yılında Türkiye Komünist Partisi’ne üye olduktan aramızdan 18 Kasım 1983 günü ayrılmasına kadar yaşamının tümünü partiye adadı.

Motor makinisti olarak İstanbul’da işçilik yaşamına atılan İ.Bilen, Parti üyesi olduktan hemen sonra Moskova’da Doğu Halkları Komünist Üniversitesi KUTV’da üç yıl eğitim gören İ.Bilen, 1926 yılında Adana İl Sekreteri görevi ile ülkeye döndü. 1927 yılında Adana Demiryolu Grevi’nin örgütlenmesinde aktif olarak görev alan İ.Bilen, aynı yıl Merkez Komitesi üyesi olur. Komintern’de Georgi Dimitrov, Dmitry Manuilsky, Otto Wille Kuusinen, Wilhelm Pieck ve Klement Gottwald gibi komünist önderler ile beraber çalışır. Uluslararası Komünist Hareket O’nu Marat yoldaş olarak tanımıştır.

1958 yılında dönemin Parti 1. Sekreteri Yakup Demir ve Nazım Hikmet ile beraber Bizim Radyo’nun kuruluşunu gerçekleştirir. 1973 yılında TKP MK Genel Sekreterliği görevine seçilir ve bu görevini 1983 yılında gerçekleştirilen 5. Parti Kongresine kadar sürdürür. 5. Kongre tarafından Onursal Parti Başkanlığına seçilen İ. Bilen yoldaş, kısa bir süre sonra sağlık nedenleriyle aramızdan ayrılır.

Trabzon’un Sürmene ilçesi, Baştımar Köyünde 1905 yılında doğan ve soyadını da köyünden alan Zeki Baştımar, Trabzon Öğretmen Okulu’nda okudu.

1951 TKP tevkifatında tutuklanıp on sene ceza alan 1962 senesinde TKP Konferansında TKP MK Genel Sekreteri seçilen Yakup Demir, bu görevini 1973 senesinde sağlık nedenlerinden dolayı İ.Bilen’e devretmiş ve 16 Kasım 1974’de aramızdan ayrılmıştır.

Yakup Demir yoldaş, Türkiye Komünist Partisi’nin 1973 Atılım’ına hazırlanma sürecinde İ.Bilen ve A.Saydam yoldaşlar ile birlikte çalıştı. Gerek Genel Sekreterliği döneminde, gerekse de sağlık nedenleri ile bu görevini İ. Bilen’e devrettikten sonra katkıları sürdü.

Yakup Demir yoldaş, 1 Mayıs 1972’nin ön gününde yapılan bir kutlama toplantısında şöyle diyordu: “...Her illegal partinin çalışmalarında objektif şartların zoruyla geçici bazı aksamalar olabilir. Ama emekçi sınıfların haklarını savunmayı üzerine almış Marksçı-Leninci bir parti için legal çalışma imkansızlığı, onun tarihi misyonunu yerine getiremiyeceği, ödevini bırakması gerektiği anlamına gelmez...

...Ama biz komünistler hiçbir zaman pesimist olmadık, ümitsizliğe kapılmadık. Halkımızın haklı davasına inanıyoruz, onun gücüne ve zaferine inanıyoruz. “

Talip Öztürk adı, Türkiye’de 12 Eylül 1980 öncesi TÖB-DER ile bütünleşmiş bir kişiliktir. İstanbul Şube Başkanlığından, Genel Başkanlığa dek mücadele dolu bir pratiğin adıdır. O dönemde farklı devrimci örgütlerin TÖB-DER yönetimlerinde etkin olma mücadelesinde, Talip Öztürk, birleştirici ve geliştirici bir rol oynamıştır. Bu süreç bugün anlatıldığı gibi öyle sorunsuz gelişmedi. Büyük kavgalar, iç çatışmalar yaşandı. Ancak, Talip Öztürk’ün devrimci ve öğretmen hareketi içindeki önder kişiliği, katledilmesinden sonra cenaze törenine de yansıdı. Tüm devrimci örgütler cenazede yerlerini aldı.

Talip Öztürk, aynı zamanda bir barış savaşçısıydı. Mahmut Dikerdem başkanlığında kurulan Barış Derneği’nin kurucuları ve yöneticileri arasında yer aldı. Eğitim emekçilerinin barış için mücadelesine ve bugün bile etkileri devam eden barış bilincinin tohumlarının atılmasına büyük katkılarda bulundu.

O dönemde TKP’liler, TÖB-DER içinde “Birlik Dayanışma” bloku adı altında örgütleniyorlardı. Her devrimci siyasetin bloklarının adı vardı. Talip Öztürk, hem bu blokun lideri idi, hem de “Birlik Dayanışma” kavramının, TKP’lilik ile özdeş duruma gelip, tüm demokratik kitle örgütlerinde kavramsallaşmasına belirleyici katkıyı yapan muazzam bir örgütçü idi. Burjuvazi Talip Öztürk’ü bunun için hedef seçti.

Politika gazetesi yazıişleri müdürü Ali İhsan Özgür, 1978 yılında sivil faşist paramiliter çeteler tarafından kaçırılıp uzun işkencelere maruz kalarak hunharca katledildi. Ali İhsan Özgür, o günlerde, yayımlanma hazırlıkları yapılan haftalık Savaş Yolu dergisinin hazırlıklarını sürdürüyordu. Ses online sitesinde, arkadaşlarının anlatımından aktarılan metni bilgilerinize sunuyoruz.

“Aynı zamanda İlerici Gençler Derneği (İGD) üyesi de olan, Politika Gazetesi yazı işleri müdürü, 1954 doğumlu Ali İhsan Özgür’ün, 1978 yılının Kasım ayının son haftasına rastlayan 6 gün, hiç kimseye haber vermeksizin görevine gelmemiş olması kuşku uyandırmış ailesi ve biz arkadaşları tarafından aranmaya başlanmıştı. Aradan geçen süre içinde, battaniyeye sarılı ve ağır işkence izleri taşıyan bir cesedin, bir otomobilin bagajında bulunarak morga kaldırılması, cesedin Ali İhsan Özgür’e ait olabileceği kuşkusunu bizde yaratsa da; ceset teşhis edilememişti. Ali İhsan Özgür’ü her yerde arayan babası ve gazeteden arkadaşları cesedi ancak teşhis edebililmişti.

Ali İhsan Özgür’ün, mezun olduğu Galatasaray Lisesi yıllığında yer alan kendi fotoğrafının altında N.Kazancakis’ten, seçtiği Fransızca alıntı yaşam çizgisini de belirlemiş gibidir: “Özgürlük, suyla değil ancak kanla sulanabilen bir tohumdur...” (La liberte est une graine qui ne s’arrose pas avec de l’eau, mais avec du sang.)

 


Konuyla ilişkili diğer makaleler