KAYIPLAR ve ERGENEKON

KAYIPLAR ve ERGENEKON

Cumartesi Anneleri

Kayıplar, cumhuriyetin kuruluş felsefesinde olan bir zulümdür. Cumhuriyet, devraldığı kanlı ve kirli mirası kurulurken hamuruna maya yaptı. Cumhuriyet daha kuruluşu ilan edilmeden, Türkiye Komünist Partisi’nin kurucu kadrosu Karadeniz’de alçakça katledildi. (mezarsız)

Bu devletin mayasında insani erdemleri halklara reva görmemek var. Kurucularının elleri kanlı ve kirli mirasları doksan beş yıldır aralıksız sürüyor. Bu kanlı ve kirli miras, zaman zaman kitlesel öldürmeler istilaya uğramış işgal ülkesinde yapılanların bin fazlasını yapan bir devlet geleneği.

Cumartesi Anneleri

İlk kez, 20 Ocak 1995 tarihinde Hasan Ocak araması ile başlayan, 13 Mart 1999 tarihine kadar süren çok çetin bir süreç. Bu süre içerisinde 1093 kişinin gözaltına alınması, darp, sokakta işkence, hapis her türlü zorbalığı yaşattılar.

1999 ile 2011 yılları arasında faili meçhul cinayetlerin sayısı 1.901 kişi, devletin koruduğu, üstünü örttüğü katiller tarafından yaşamdan alınan insanlar. (2009-2018) 25 Ağustos'a kadar gelen adalet ve vicdan haykırışı bir kez daha devletin kozmik birimlerinden olduğu söylenegelen günümüzde yeniden varlığını ortaya koyan ergenekon.

Sonuçlar Üzerinden Akıl Yürütmek

Cumartesi AnneleriBaştan almaz, hamurun mayasından başlamazsak kapılarına kolumuz sıkışır. Doksan beş yıldır muhaliflerine mezarı bile çok gören cumhuriyetin ilk yıllarında Kürt yaşam alanı olan Koçgiri’nin yerle bir edilmesi, komünist parti yöneticilerinin canlı canlı vahşice parçalara ayrılmaları nasıl kanlı ve kirli mirasın devamı olduğunu aslında göstermiş.

En büyük talihsizlik bu kanlı mirasın kirli tarihinin tüm vahşeti ile yetişen genç kuşaklara anlatılmamış olmasıdır.

Bugüne kadar yetişen dört kuşak bu kanlı ve kirli tarihi bilmeden büyüdü.

Doksan beş yılda dört darbe yapıldı. Toplumsal yaşamı yönetemez hale gelince kanlı mirasın vekalet görevlileri vesayetin gereklerini yapmaktan çekinmediler. Her darbe yönetimi kadrosu, kendi arasındaki tasfiyeyi de beraberinde getirdi.

Devletin kurucu kadrosu, siyasi mirasları olan devletin bekası için siyasi vesayetin merkezi olarak CHP’yi, askeri vesayet olarak orduyu görevlendirilmiştir. Değişen dünya hali ile birlikte siyasi vesayeti Türk-İslam sentezinden, İslam-Türk sentezine yöneltmiş, İslami yaşam alışkanlığı, devletin kurucu zihin kodları devlet dini üzerinden kurgulanarak topluma biat kültürü egemen olmuştur.

Toplumların gelişmesi demokrasi kültürü ile mümkün iken, bizde darbe anayasalarının ve ordunun özel anayasası ile seçkinlerin üstünler meclisi olan MGK hükmü ile toplumun gelişmesinde ön kesen en büyük güç olmuştur.

Tekrar hayatlar

Bir kör döngü içinde devam ediyoruz. Darbeler, özel mahkemeler, sıkıyönetim, olağanüstü hal, kanun hükmünde kararnameler... Böylece toplum doksan beş yıllık tarih içinde (1923-1945) yıllarını parti devleti, devletin partisi olarak hukukun adının yasaklı olan dönemler yaşıyor.

Cumhuriyet tarihi en kanlı yılları 1920-1938 ve ikinci kanlı yıllar ise 1945-2018 yılları arasında altı kez darbe görmüş. 1960, 1970, 1980 ordunun yönettiği yıllar. 1998 post modern darbe, 2015 Kürt kentlerinin yıkımı ile başlayan süreç sonundaki 15 Temmuz 2016 darbesi ve nihayet 24 haziran 2018’de doksan beş yıllık cumhuriyetin son kırıntısı olan darbe anayasasına son verilmesi ile tamamlanan altı darbe.

Ergenekon

Kurulurken İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin silahlı kolu olan Karakol Cemiyeti zamanla gelişti, bugün hayatlarımızı esir alan 1992’li yıllar ile en kanlı cinayetlerini işleyen binlerce faili belli suçu yaratan devlet destekli, kimi paralı katil, kimi ise kadrolu görevli. Tümünün üstünü örten devletin aygıtlarını yürüten siyasi partiler.

Katilleri koruyan ilk siyasi parti CHP olmuştur. Maraş, Çorum bu partinin ikinci kanlı ürünüdür. İlk ürünü Komünist Parti yöneticileri ile başlar, Kürt halkına yaşatılan vahşet ile devam eder. (1920-1938) CHP üçüncü kez en kanlı dönemi yönetti, yeni ortakları ile birlikte (1992-1996)

Devlet (ergenekon) her dönem kendine siyasi ortak bulmuştur. 2001 yılına kadar devleti direkt yönetti. 2004- 2009 arasında devleti yönetenler selefi İslam ortak grubu, ergenekonu tasfiye edeceğini sandı, kısa süreliğine devletin kozmik odalarına gizlendi. AKP girdiği kirli ilişkilerden kurtulmak isterken yeniden eski yaşam bizi buldu. Yeni dönemde, yeni kayıplara kapı aralanıyor.

Sonuç

Halen sonuçlar üzerinde dil kurmaya devam edenler, doksan beş yıllık zulüm sürgit devam etsin diye çözüm önermeyenler, bu suçun ortağı ve bedelini ağır ödeyen ölüleri olmaya mahkum...

Doksan beş yıl darbe anayasalarına, vesayete, devletin dinine ve ordunun özel anayasasına, seçkinlerin üstünler meclisine söz söylemeyenlerin, hayal satanların demokrasi derdi yok demektir.

Çözüm; yeni bir ortak yaşam sözleşmesi. Amasız, fakatsız evrensel hukukun insana dair değerlerinin yaşam bulduğu ortak vatan. Yerelden ve yerinden yönetim. Söz, karar, yetki halkların...


Konuyla ilişkili diğer makaleler