Komünal Yaşam Ve Yerel Yönetim

Komünal Yaşam Ve Yerel Yönetim

Kayyıma karşı bir eylemdenKomün yönetimleri veya komün yaşam biçimleri tarihsel süreç içerisinde yaşanmış en güzel meclis yaşam biçimleridirler. Toplumların oluşumundan bu yana gelen komünal yaşam ve komünal bölüşüm paylaşım Paris Komünü dahil insanların mutlu oldukları en güzel yönetim biçimleridirler. İlkel dediğimiz aslında dünyanın oluşumundan bu yana insanların her anlamda eşit özgür yaşadıkları meclislerle yönetilen yaşam biçimleridirler. Demokrasi, gerçek anlamıyla, komünlerde doğmuş ve yaşamıştır. Komünler, yerel toplulukların kendilerine doğrudan demokrasi yöntemiyle yönettiği ve yerel toplulukların gereksinimlerini, yerel halkın organlarınca yerine getirdiği doğrudan demokrasi birimleri olmuştur.

Yerel yönetim geleneğinin tarihi, “komün” geleneğinin tarihidir. Belirli bir mekan üzerinde yaşamını sürdüren bir topluluğun birlikte yaşamaktan kaynaklanan sorunlarını çözümlemek ve toplu gereksinimlerini karşılamak amacıyla oluşturulmuş birlikteliklere ya da örgütlülüklere, “komün” ismi verilmektedir. Komün, yerel bir topluluğa kamu hizmetleri sağlayan yönetsel, siyasal ve toplumbilimsel birimlerdir. Komünlerin tarihi, “modern devlet”in tarihinden daha eskidir. Kesin olmamakla beraber yaşam belirtileri ve komünal yaşam biçimi Fırat ve Dicle nehrinin aktığı kutsal topraklar olan Mezopotamya’da şekillenmiştir. Mısır’da Nil nehri, Hindistan’da Ganj nehri kıyılarında komünal yaşam yaşanmıştır. Tevrat’ta açık olarak kutsal topraklardan bahsedilmektedir, birlikte yaşam birlikte paylaşım, ve de kadının binlerce yıl tanrıça olarak hüküm sürdüğü yönettiği komünal yönetim biçimleri bu kutsal topraklarda halen günümüze kadar devam etmektedir.

Politik Öncü Komün Diyor!

Bulunduğum bölgenin Kürt coğrafyasında komünal yaşam köylerde halen devam etmektedir. İlk komünal toplumda nasıl kadının rolü varsa halen köylerimizde kadınlar birinci derecede çözümleyici güçtür. Kürtçe kom siyah çadırlar halen devam etmekte barışmalar burda yapılır, birlikte tarımda koyun beslemede yardımlaşmada köy meclisleri söz sahibidirler. Aslında köy yaşamı demokratik yaşam biçimidir. Yerel yönetimlerin temellerini komünlerde atmış olması gerçeğidir. Demokrasi gerçek anlamıyla komünlerde doğmuş ve yaşamıştır. Gerçek demokrasi olarak doğrudan demokrasinin, komün gibi birimler dışında yaşaması ve gelişmesi düşünülemez. Komünler yerel özgürlüklerin temellerinin atıldığı birimler olmuşlardır. Bu açıdan bakıldığında batı demokrasileri ve halk demokrasileri tarihi ve geleneği komün geleneği arasında bir yakınlaşma bulunmaktadır. Komün yönetim biçimleri veya komün yaşam biçimleri aslında son dönemde işçi sınıfının politik öncü partisinin de, yani TKP’nin dile getirdiği aslında meclislerin ta kendisidir. Meclisler yaşamın özüdür sokak, mahale, köy, ilçe, kent meclisleri toplumun yönetim ve idaresinde belirleyici duruma gelmiştir. Politik öncümüz hemen farkına varıp komün yaşamı ve meclislerin önemini ortaya çıkarmıştır. Demokratik Cumhuriyet kavramı eşittir meclislerin kendi kendini yönetme biçimi ve bunların merkezi eşgüdümü, yönetimidir. Buna bakılırsa herkes seçimle gelmeli, gerekli görülürse halk tarafından geri çağırılmalıdır. Bu konuda bu yazıma eleştiriler gelebilir ama yine de şimdiki İsviçre kantonları, Rusya Federasyonları, Özerk Cumhuriyetleri ve Bölgeleri, ABD Eyaletleri ve F.Alman federatif eyalet sistemi incelenmelidir. (Emperyalist oluşları buna engel değildir). Yerel birimlerden ulusal kongreye kadar tahlil edilmelidir. Yerellerde halkın katılımı ve öz yönetim, eyaletler ve ardından ulusal çapta merkezi bir yapının olması ile çelişkili değildir. Zamanında Sovyetler Birliği bu pratiğin en mükemmel uygulandığı sistemdi. Bugün Küba’da mahallelere kadar örgütlenmiş olan “devrimi savunma komiteleri” yerellerde, komünlerde halkın kendi kendini yönetme, denetleme ve merkezi politikaların uygulandığı yerlerdir. Aynı zamanda merkezi politikanın oluşumuna doğrudan katkı yapan organlardır. Rojava pratiği gerçek anlamda komün yönetim biçiminin en güzel örneğidir. Halkların birlikte yaşamı paylaşımı birlikte üretime katılmaları birlikte yönetmeleri herşeyin seçimle olması Rojava’yı bölgede devrimci bir merkez haline getirmiştir. Özellikle kadınların öncü olması, yönetmesi Ortadoğu ülkelerinde değişim rüzgarını estirmektedir.

Toplumsallaşmanın başlangıcının demokratik olduğunu hatırlayarak bu tanım üzerinde düşünürsek, yani toplumsallaşmanın oluşum diyalektiğinde demokrasinin zaten var olduğunu bilirsek, günümüz demokrasi anlayış ve uygulamalarındaki çarpıklıkları da çok daha net görebiliriz. İnsan akıllı bir tür olarak diğer canlı türlerden ayrışıp hayata organize olarak katılmaya başladığında, yani toplumsallaşmaya başladığında, bunu sürdürebilmek için demokratik bir duruşu da doğal olarak sürdürmesi gerekmiştir. Özgür komün ve yurttaş meclisleri devletlere seslenmekte “bırakınız kendi kendimizi biz seçeceğiz biz yöneteceğiz” diyorlar, komün örgütlenmesi devletin en demokratik ve ileri örgütlenme biçimidir. Ulaşılmasını amaçladığımız komünist toplumun, devletin sönümlendiği özgür toplumun bugünden inşa edilecek nüveleridir. Bizim için bu açıdan çok önemlidir, egemen sınıflar da bu sebeple bu fikre bu derece karşıdır.

Komün, öncelikle köyün, sokağın, mahallenin her türlü ihtiyacını örgütleyen, karar alan ve yöneten birimidir. Bu yönüylede komün, komünal demokratik bir yaşam tarzıdır. Diğer yandan somut ihtiyaç üzerinden de bir görevi yerine getirmek için komünler kurulabilir. Fakat komün aynı zamanda komünler, köy ve mahallenin güvenlik, ekonomik, sosyal, siyasal tüm yaşam alanlarına dönük bir öz-yönetim gücü olmayı da hedefler. Komünün işleyişi, bireylerin ya da toplumsal grupların gönüllü ve demokratik katılımı ile ekolojik doğa ve evren gerçekliğine göredir. Ekonomik üretim ise, kollektif ve doğayı koruyucu tarzda düzenlenir.

Komün aslında bir tür halk meclisidir. Kararlar açık ve ortaklaşa alındığı gibi, uygulaması da demokratik katılımcıdır. Yürütme ise, iş bölümü, denetleme ve işlerin önceliğini belirlemede devreye girer. Kentlerin ortak yönetim ve karar organları olan Kent Meclisleri de komün ruhunun şehirlerdeki ifadesidir. Bu meclislerin bileşenleri şunlardır: Kent içindeki bütün komünler, sivil toplum örgütleri, belediyelerin delegasyon sistemiyle gelmiş mahalle temsilcileri ve diğer bütün örgütlülüklerin temsilcileri.

Anti-demokratik bir biçimde yüksek halk oyuyla seçilen belediyelerimizin görevden alınması sonucu atanan Kayyumların çalışmalarına gelince; şimdiye kadar gördüğümüz hiçbir gözle görülür çalışmaları yoktur, sadece kendi yandaşlarına kadro ve işe alımlarına hız vermiş durumdadırlar. Köy, ilçe ve kentler HDP’nin döneminde kazanılan tüm değer ve kazanımlar bir bir yok edilmektedirler, kadın evleri, aş evleri, tandırlar, çamaşırhaneler, kültürel yerler veya binalar, okuma salonları, tiyatro çalışmaları, dil kültürü, hepsi yok edilmektedir. Gizli bir el tarafından düğmeye basılmış ezip geçiyorlar, taş üstüne taş koymamışlar, koyulanları yok ediyorlar. Yeni yerleşim alanları açılmadı, parklar, eğitimsel çalışmalar yok, ama bolca halkın kazanımlarını iftar sofrasında harcamaktalar, bu konuda maharetlidirler. Baharda özelikle bölgemizde sivrisineklerin yoğunlaştığı ürediği aylar olmasına rağmen ilaçlama olmamaktadır, ‘hayır’ çıktığı için halkı cezalandırma biçimi olarak kullanılmaktadır. İftarlara katılım sıfır, memur kesimin dışında o da zorunlu tutulduğu için katılıyorlar, katılım yok denecek kadar az. Bunun dışında ‘tırşıkçı takımı’ hariç kimse katılmıyor. Bu dürüst idarecilere karşı yapılan tavır değildir, AKP politikalarına yapılan tavırdır. Belediyeler gasp edilerek zorla yönetimlere el konularak çalışma da olmaz, halk da kazanılmaz, halkı hiçe sayıp yönetime el koymak halkı uzaklaştırır. Dürüst yöneticiler de halkın gönlünde oldukları yerde kalır.

Şimdi Seçim Olsa Ne Olur?

Bu kayyum atamalarından sonra şimdi seçim olsa halkımızın tavrı ne olur? Ne olacak, bölgenin nabzını tutan bir kişi olarak açık ve net objektif olmak durumundayız, referandum ile yerel seçimleri bir tutmak bizi yanıltır yanılgıya götürür. Eskiden olduğu gibi benim değerim vardır, ben değer sahibiyim, yok ben şu kadar cezaevinde kaldım, bedel ödedim meselesini öne koyarsak kaybederiz. Bölgenin Kürt coğrafyasının sosyo ekonomik şartlarını iyi tahlil etmek gerekiyor. Artık Avrupa’yı düşünmek zorundayız, ABD, Rusya ve AB’nin tümünde yerel yöneticiler nasıl seçiliyor onları iyi bilmemiz gerekiyor. Aslında yukarıda belirttiğim bu yerlerde Belediye başkanı semboliktir asıl olan meclis üyeleridir. Belediyenin ihtiyacına, iş ihtiyacına göre kadrolaşmaya gidilirse her işin erbabı seçilirse listelere konulursa tüm yerlerde kesinlikle kazanırız. Yok eski tas, eski hamam olursa bu sefer zor olacaktır. Halk tepeden atanan başkan adaylarını, meclis üyelerini, feodal beyler tarafından belirlenen atanan insanları artık istemiyor. Defalarca söyledik; Mardin büyük şehire diğer ilçelerden görevlendirilen belediye meclis üyelerimizin okuma yazması yok, imza atamıyor, ya belediye başkanı olmuş, yada yardımcısı olmuş, böyle şey olamaz. İyi bilirim, üniversite mezunları müracat etmiş belediye meclis üyeliği için ömrü devrim harketi içinde çalışmayla geçmiş, ekonomist, işletmeci, kamu yönetimi mezunu şahıslar, bırakın listeye girmesi, diplomaları yakıldı “bunlar olursa belediyeleri keyfimize göre yönetemeyiz, bunlar olmasın” mantığı hakim oldu. Uluslararası ilişkileri, toplumsal ilişkileri, bürokratik ilişkileri iyi bilen, toplumla özdeş olan, toplum tarafından sevilen, bilinçli kültürlü geçmişi temiz olan insanlar aday gösterilse, ama seçimle sandıklar halkın önüne koyulup kendi adaylarını kendileri seçerse tüm yerleşik alanlarda seçimi demokrasi güçleri kazanır, kafasında yeni rantçı sınıf yaratmak için, parti tarafından önemli yerlere gelen ama ahbap çavuş ilişkileri ön planda tutan akrabasından başka kimseye faydası dokunmayan insanları tepeden merkezden atanırsa bu sefer belediyelerin hepsini kaybederiz. Halen parti yönetimi özeleştiri vermiş değildir, affedilmeyecek hatalar yapılmıştır, hani komün yaşam, hani değişim dönüşüm, hani birlikte yönetim, birlikte paylaşım… artık insanlarımızı kandırmayalım.

Ülke gerçeği var karşımızda. Hiç bir şey zorla yaptırılmak suretiyle olmuyor, hümanist düşünceler ön planda olmalıdır. Yeni nitelikli insanlarla yeni yüzlerle ahbap çavuş ve feodalizmden arınmış düşüncelerle dolu insanlarla seçime gidilirse, belediye başkan koltukları halkındır halk oturmalıdır, demokrasi güçlerinin destekleriyle seçim kazanmak su içmek kadar basittir. Güzel günler göreceğiz güzel günler yakındır. Daha güzel komünal yönetim ve yaşam biçimlerine doğru yerel yönetimleri alalım, halk meclislerini yerelde kuralım kavgasız gürültüsüz barış içinde yapalım.


Konuyla ilişkili diğer makaleler