Komünistler ve Gündem!
Yaşanan sürece herkes şaşırmış olabilir. Lakin komünistler şaşırmadı. 95 yıllık savaş tarihi boyunca egemenlerin pek çok saldırı taktiğiyle birebir muhatap olmuş komünistler, 7 Haziran sonrası yaşanabilecek bu kanlı süreci de görmüştü.
Politika Gazetesi’nde yayınlanan pek çok yazıda aslında bu acı ve kanlı sürecin yaşanabileceği yönünde sinyaller veriliyordu.
Politika Gazetesi çevresinin de bileşenleri arasında yer aldığı HDP’ye yönelik sürekli körüklenen nefret ve hepimize gözyaşı döktüren bu kanlı sürecin aslında çok basit bir gerekçesi vardı.
CHP’nin etkisiz muhalefeti karşısında, her milliyetten insanın kitlesel desteğini alan HDP’nin CHP’nin yerini alabilecek bir alternatif olma ihtimali korkusu...
O ihtimal gerçek oldu.
HDP her geçen gün daha da güçlendi. Mevcut iktidarı köşeye sıkıştırabilecek tek geçerli alternatif oldu HDP.
Ve HDP’nin haddini bildirmek için o bilindik ‘Tabut siyaseti’ girdi devreye.
Bu tür zamanlarda tabut siyasetinden en çok nemalanan parti MHP olmuştur, fakat bu kez oluşturulan tabut siyasetinin ve Anti-Kürt havanın en büyük yararlanıcısı AKP olmak istiyor!
Üstelik bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor AKP.
Hem MHP’yi hem de HDP’yi!
Nasıl mı?
AKP’nin Osmanlı Ocakları’na verilen ülkücü süsü, bütün sokak olaylarını MHP’nin çıkarttığı izlenimini verecek.
Ve aradan sıyrılan AKP olacak...
Ancak bu plan da tutmayacak. Türkiye halkları AKP’ye gerçekleşirse 1 Kasım seçimlerinde, gerçekleşmezse ‘sokakta’ gereken cevabı verecek...
Daha uyanık olmak zorundayız.
Bu kaos ortamını savuşturmanın tek yolu ortak dili tutturmaktır.
HDP içerisinde sınıfsal söylemleri yükselterek ortak dilin işçi sınıfının savaş yolu olduğunu haykırmalıyız.
Sınıf savaşımı ülkede kalıcı barışın yegâne teminatı olduğu gibi sınıf siyasetine daha aktif müdahil olacak HDP’nin, hem Kürt sorununun çözümüne, hem de Türkiyenin aydınlık geleceğine ulaşmasına daha etkin katkısı olacaktır.