Komsomol Hasan’ı Saygıyla Anıyoruz!

Komsomol Hasan’ı Saygıyla Anıyoruz!

Komsomol Hasan17 Ekim, Komsomol Hasan’ın ölüm yıldönümüydü. Bu yıl ki anmamızda Komsomol’un pek bilinmeyen, ama karakterinin ve döneminin TKP örgütlülüğünün öne çıkan bazı olaylarını yansıtmak istiyorum. Komsomol Hasan, ilk gençlik yıllarından başlayarak ölünceye kadar uğrunda mücadele ettiği değerlere sadık kalmıştır.

Komsomol Hasan, bir örgütçü olarak dar bir genç kadroya M adını verdiği bir örgütlülükten sıkça bahsederdi. O dönem bu esrarengiz - M - örgütlenmesi hakkında bazı fikirler geliştirmiş ama daha sonra unutmuştuk. Hatırladığım kadarıyla, bir kağıt üzerine kabaca bir Türkiye haritası çizer ve bu haritanın üzerine bir ayağı İzmir ve Balya’dan geçmek üzere İstanbul’a çıkan oradan da ara çizgisi Eskişehir üzerinden geçip Ankara’da birleşen ve Adana’dan Samsun’a çıkan diğer çizginin birleştiği büyük bir M harfı çizerdi. Demokratik santralizm derslerinde anlattığı bu örgütlülük hakkında hala değişik anlatımlar, yorumlar vardır. TKP arşivinde bununla ilgili belge var mıdır bilmiyorum.

- M - hakkında bazı iddialar varsa da II. Dünya Savaşı sürecinde işgal edildiği taktirde Türkiye’de örgütlenecek bir partizan savaşının telsiz telgrafla iletişiminin sağlanması iddiası da bunlardan biridir. Destekleyen bir başka iddia ise M’nin bir şifre olduğudur. Başka bir iddia da Komünist Enternasyonal’in dayanışma örgütü ile ilgilidir. Benim düşünceme göre ise, 1960 ve 1973 atılımının büyük desteklerinden birini yaratan bu örgütlenmenin il ve merkez bağlantılarının ilişkilerini ifade eden bir anlatım olduğu yönündedir. Yine de Komsomol’un ölüm yıldönümünde bu – M - örgütlenmesi araştırılmaya, üzerinde durulmayı hak ediyor diye düşünüyorum. M tartışması TKP’nin 1938 yılında desantralizasyon kararından sonra hala ülke topraklarında ve faal olduğunun da önemli bir belirtisidir.

İkinci bir nokta, Durum çevresinden yoldaşların Sarısözen’e verdikleri yanıtta ağızlarına pelesenk yaptıkları goşizm ifadeleriyle ilişkili olarak TKP’nin 1968’de ortaya çıkan THKP-C ve THKO önderleriyle dayanışmasıyla ilgili bilinmeyenlerdir. TKP, gerek Deniz’in İstanbul’da arandığı dönemde saklanmasında, gerekse Mahir ve arkadaşlarının cezaevinden kaçırılıp güvenli bir noktaya taşınmalarında Komsomol yoldaş üzerinden aktif rol almıştır. Görülüyor ki I. TİP’in ekonomist revizyonist günahlarının bir sonucu olarak gençlikteki bu savrulmaya karşı TKP kadroları kayıtsız kalmamış, TİP çevresinin idari kararlarla goşist diyerek TİP’ten kovdukları bu gençlerle dayanışma içinde olmuşlardır.

Bilinmeyen bir başka nokta ise, Komsomol’un karakter yapısını ortaya koyar. Nabi Yağcı ve Nihat Sargın için Pera Palas’ta, Mehmet Ali Aybar ve Aziz Nesin’in dayanışma açlık grevleri için Pera Palas’ı basmak istemesidir. Beni de davet etmişti. Hatta yola birlikte çıktık ama ben yarı yolda ayrıldım. Yoldaş demişti “sen bunları bilmezsin lobide açlık grevi yapar üst katta viski içerler.” Yaşamı boyunca “aydınlara” hiç güvenmemişti Komsomol. Bu nedenle olsa gerek bu çevreler ve TİP çevresi Komsomol’dan çekinirlerdi. Şişli’deki Adımlar Gazetesi’nde yapılan toplantıda ülkedeki açlık grevleri sürerken kokteyl yapılmasını da Komsomol engellemişti...

Pek bilinmeyen ama TKP sosyalitesi içinde çok konuşulmuş bir nokta da Komsomol’un aile ilişkileriydı. Babasından bahsederken, “Benim babam kaşar ustasıydı. Bulgaristan kaşarını Türkiye’ye getiren adamdı. O yüzden de Kaşarcı soyadını aldık biz. Kimse hatırlamaz gerçi ama soyadım Kaşarcı’dır.” (Zeynep Avcı, Görüş Dergisi’nin 6. Sayısında Komsomol ile yapılan söyleşi) Bir dönem Mustafa Kemal’in yakınında bulunmuş, onun gözdelerinden birinin yakın akrabasıydı. Hatta dayısı, Hasan cezaevindeyken ziyaretinde, “Hasan, Kaşarcılardan kömünist çıkar mı?” çıkışına karşı, “pezevenk çıkıyor da neden komünist çıkmasın?” terslemesiyle ailenin bir kısmında yeğenlerinin Mustafa Kemal’le yakın ilişkilerini tasvip etmediğini de gösteriyordu.

Komsomol Hasan’ın Bulgaristan hakkındaki düşünceleri de önemliydi. Bir toplantıda genç bir arkadaşın, “madem sosyalizm bu kadar güzel bir rejim neden Bulgaristan’a gitmiyorsun” sorusuna “dünyanın en güzel rejimi de olsa ekalliyet-azınlık-olmak kötü birşeydir” cevabıyla sosyal şovenizme karşı tavrını da ortay koymuştu. Komsomol, bir dönem BKP Genel Sekreterliği de yapmış Jivkov’un hücre ve silah arkadaşıymış. Birlikte Bulgar faşistlerinin bastığı bir köyü savunmuşlar. Jivkov’un anılarında anlatılır diye duydum ama görmedim...

Komsomol yoldaş, hayatının son yıllarında TKP tarihi üzerine yazıyordu. Tamamlamıştı da, muhtemelen Bilal Şen’in arşivinde olması lazım. Kitap kayıptı bulunduğunu duydum, belki TÜSTAV yayınlar. Komsomol’un tanıklığı TKP’nin 1950’li 1960’lı yıllarda ülkede olmadığı yönündeki bazı çevrelerinin iddialarını çürütecek olmasıdır, bu açıdan da önemlidir.

Komsomol yoldaşın ölümünün yıldönümünde bilinmeyen bazı yönlerini dile getirdim. Eski İstanbul’un bu tarihi çekirdeğinde bir işçi yatağı olan ve Suphi’nin yoldaşlarından Bolşevik Mehmetlerin kurduğu, Bilen yoldaşların Ruşen Zekilerin, tornacı Emin Sekünlerin ve tütün emekçilerinin, tersanecilerin çekirdeğini oluşturduğu TKP’nin Haliç Bölge Komitesi’nin diğer yoldaşları ile birlikte mücadeleleri ve anıları önünde saygıyla eğiliyorum.