Linyit Kömüründen Kefen Bezine…

Linyit Kömüründen Kefen Bezine…

Bedeli her ne olursa olsun zenginleşmek, varlık sahibi olmak isteyen küçük ve orta burjuvaziyle, bu arzularının pervazsızca yerine getirilmesi üzerine hükümet eden AKP'nin uyumlu beraberliğinin sonuna geliniyor. Aç insanlara kağıttan yapılmış Atatürk rozeti ve alçıdan yapılmış Atatürk heykelleri dağıtan Kemalist diktatörlüğün seksen yıllık iktidarından ders çıkaran AKP, bir takım ayni ve nakdi sosyal yardımlarla, sık sık çıkardığı vergi ve imar aflarıyla mülk sahibi küçük ve orta burjuvaziyi kendisine bağlamayı başarabilmişti. Bu sınıfların, bedeli ne olursa olsun, yani ne kadar yeşil alan katledilirse katledilsin, ne kadar göl ve akarsu kirletilirse kirletilsin, demokratik haklar gasbedilirse gasbedilsin, tek hedefleri vardı, refahlarını artırmak. Orta sınıfların bu aşırı bencil beklentilerini yönetme konusunda AKP’nin 15 yıllık siyasasının çok da başarısız olduğunu söyleyemeyiz...

Ayrıca, Kürdistan’da 30 yıldır sürdürülen kanlı savaş Türkiye'deki evleri başlarına yıkılan Kürt emekçilerden başka bütün toplumsal refaha dolaylı ya da dolayımsız katkıda bulunmaktadır. Bu savaş da Türk silah sanayini ölüm makinaları ve donanımları üretimi konusunda uzmanlaştırırken, refahtan kırıntı da olsa Türk insanı payını almaktadır. Türkiye uluslararası silah arenasının küçük yırtıcılarından biri olmaya doğru ilerlemektedir. Ülke içinde ve ülke dışında düzenlenen saldırgan askeri operasyonlarda ölenler kimseyi fazla ırgalamaması "şehit" cenazelerinde dökülen gözyaşlarının "şehit"in ailesine verilen şişkin banknot desteleriyle, sağlanan küçük ayrıcalıklarla kısa zamanda kurutulmasının nedeni budur. Evlatlarını savaş boylarında kaybeden aileler hiç bir zaman savaş baronlarının yakasına yapışma gereğini duymadılar.

Kefen giymiş AKP taraftarıBütün burjuva iktidarlarları gibi AKP iktidarı da hırlaşan çakal sürüsüvari kapitalist tekellerin bir hizmetçisidir. AKP bu güne kadar aslan payını tekellere aktarsa da en yoksullara ve orta sınıflara yani oy deposuna da göstermelik ikramlar yaparak 80 yıllık Cumhuriyetin, dipçikle vergi alan yüzünden başka hiç bir katkısını görmeye alışmamış geniş yığınların sempatisini ve desteğini de kaznamıştı. Bu desteğin gerçekte çok azının dinsellikle ilgisi olduğunu tahmin etmek zor değil.

Ancak Ortadoğu bataklığında debelenip duran ama her geçen gün daha da çamura batan Türkiye oligarşisinin bu paylaşım sofrasından yoksulları ve orta sınıfları tekmeleyerek uzaklaştıracağı belli oluyor. Kartlar yeniden dağıtılacak, çakallar sofrasında halka artık "sade suya tirit" cinsinden yardımlar bile çok görülecektir. Bunun adı bilimsel sosyalizmde kriz ve tekelleşmedir. Türkiye'de de sermaye tekelleştikçe iktidar tekleşmekte iktidar tekleştikçe de sofradan birileri kovulmaktadır. Üretime dayanmayan rant politikaları ve taşeron savaş politikaları nedeniyle pazarları daralan burjuvazi kanlı avlarının bölüşülmesinde sofrada kendisinden başka kimseyi görmek istememektedir.

Gerçekten de parlamentoyu fesheden, mühürsüz oy pusulalarıyla da “bal gibi” seçim kazanabilen oligarşinin artık seçimlerde bile halka ihtiyacı kalmamıştır. Dün sofradan Kürt ulusal sorununu kovalayan oligarşinin bugün de parlamentoyu ve demokrasiyi kovalayarak kendi tabanındaki toplumsal bileşenlerine sırt çevirmesi bundandır. Kriz derinleşmekte av herkese yetmemektedir. AKP’nin doğal önceliği elbette kendisini oraya taşıyan ve orada kalmasını sağlayan emperyalist tekeller ve onların işbirlikçileri olacaktır.

AKP dün seçim öncesi meydanlarında yevmiye, kumanya, kömür vs. dağıtırken şimdi seçim öncesi halka ölüm ve kefen dağıtmaktadır... Başka şeyler vaat etmesi efendilerince yasaklanmıştır. RTE’nin işinin zor olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dağıtılacak kefenden başka bir şey kalmamışsa burjuvazinin ve onun iktidarı yolun sonuna geliyor demektir…kefen dağıtarak, tükürükler saçarak, Malazgirt, Çanakkale nutukları atarak, Kemalist metaforları harlandırarak çok fazla ilerlenemeyeceği açıktır, bunun AKP’yi yöneten emperyalizmin uzmanlarının bilmemesi mümkün mü? Biliyorlardır ama şimdilik başka çareleri yok gibi görünüyor...

AKP’nin dayandığı sınıflar, AKP’ye her ne kadar fetihçi, cihadçı, dinsel sembollerle bağlı gibi görünseler de AKP’nin oy tabanının esas motivasyonu dinsel inançlar değil -birden sırt çevirdikleri Milli Selamet Partisi’nin AKP’den daha az dindar olduğunu kimse söyleyemez- AKP‘nin cazibesi, onun vaat ettiği kent arazilerinin yağmalanması, sosyal yardımları ailece küçük mülk edinmede araç olarak kullanma imkanları, bir yakının bir bakanlığa yerleştirmek gibi dünyevi ve maddi çıkar olmuştur.

Zenginleşmeyi, mülk sahibi olmayı, mevcut varlıklarını artırmayı bekleyen sınıflara meydanlarda kefen giydirmek AKP’nin son onbeş yıldır sergilediği en kötü politik söylemidir. Zengin olmak, evininin üzerine bir kaçak kat çıkmak, çıkılanı meşrulaştırabilmek, evinin, tarlasının yakınlarından geçecek bir yolun yaratabileceği rantın hülyasıyla yaşayan milyonların, seçim meydanlarında kendilerine giydirilmeye çalışılan kefenin soğuk yüzünden hiç hoşlanmayacakları açıktır. Bu bir tükenişin çan sesidir. Kemalistler de aç insanlara Atatürk rozeti dağıtarak ayakta kalabilecegini sanmıştı oysa. Şimdi ayakta kalmaları sadece sarayın bütün kirli oyunlarıyla ittifak yapmakla mümkün....

Dünün bir emperyalist ülkenin çıkarları için “size ölmeyi emrediyorum” diyen “komutan”, “lider”, “kurucu irade” metaforundan, bugün “hepiniz kefen giydireceğim”e benzer çağrılar yapan Cumhurbaşkanı metaforuna gelmiştir. Model aynıdır. Yüz yıldır çok fazla mesafe alamadığımız açıktır... Peki insanlara yakacak, giyecek, yiyecek dağıtmaktan kefen dağıtmaya düşen AKP’nin başarı şansı var mıdır? Evet, saldırgan bir ırkçılığın, yağmacılığın, ganimetçiliğin ülkemiz kültüründe işgal ettiği müstesna yeri görmeden geçemeyiz. Bu histeri seçim meydanlarında kalabalıklara rakip partiyi yuhalatmak, şeytanlaştırılmış bir politik figürü lanetlemek üzerine kurgulanmış geçiçi ve sınırlı bir zamana sığdırıldığında AKP kitlesi için sorun yoktu ve çok ciddiye alınmıyordu...

Şimdi aynı yığınların önlerine atılmış bu kefen bezli seçim numaralarını satın almayacaklardır. Randevuyla gidilen hastane komforu, bölünmüş yol, 60 TL’ye memlekete uçabilmek, ulaşılması gereken bir hedef değildir artık, ünsiyet kazanmış, bir hak olmuştur ve olağanlaşmıştır. Şimdi yenileriyle çoğaltılamaz üstüne üstlük önlerine bir de kefen bezi atılırsa orta sınıfların buna verecekleri bir cevap olmalı ve bu cevabın orta sınıfların AKP‘den desteğini çekeceğine kesin gözüyle bakılmalıdır.

Çöküşün ve kitle desteğini sağlayacak küçük tavizlerin terkedileceğine ilişkin önümüzdeki dönem daha acımasız uygulamalara tanık olacağız... sağlıkta kısıtlamalar, işsizlik yardımının azaltılması vs. gibi... Bu, yakın gelecekte yeni ve beklenmedik bir tehlikeye de havidir.

Bu tehlike yakın gelecekte büyük bir hoşnutsuzluğa itilecek olan orta ve alt sınıfların tepkisinin RTE’den daha demagog ve maceracı bir figürle ikame edilmesidir... Bunu önlemenin tek yolu neredeyse bütün demokrasi güçlerinin üzerinde ittifak ettikleri bir direniş ortaklığının adı, şekli ne olursa olsun bir an evvel kurulmasıdır...


Konuyla ilişkili diğer makaleler