Newroz Ve Yeni Adımlar

Newroz Ve Yeni Adımlar

Newroz Kutlaması

Yeni bir mücadele dönemi Newroz’un direniş geleneğiyle gelişecek ve başarıya ulaşacaktır.

Yeni bir Newroz dönemini daha geride bırakırken, Kürt sorunu etrafındaki tartışmalar ve çözüm önerilerinin de yoğunluğunu kaybetmediğini, devam ettirdiğini görmekteyiz. Newroz’un Kürt Özgürlük mücadelesindeki önemi, her zaman vazgeçilmez olmuştur.

Bu önem sadece son yıllarda ortaya çıkmamıştır. Eski yıllardan bu yana Newroz bu önemini tartışılmaz bir şekilde koruyarak günümüze kadar gelmiştir. Newroz süreçleri, bir yenilenme,  direniş ve  özgürlük mücadelesinde yeni perspektifler geliştirme  açısından hep bir dönüm noktası olarak görülmüştür. Newroz, bugün de bu önemini devam ettirmektedir. Bu yılki Newroz’da da gözler, Kürt Özgürlük Mücadelesine çevrildi. Newroz’da yanan ateşlerin dumanları özgürlük işaretleri olup Kürdistan semalarında dolaşırken, verilen mesajları görmek için çok fazla çaba da göstermeye gerek kalmamaktadır. Tarafsız bir göz, bu mesajlardan gerekli dersleri çıkarmasını da bilecektir. Kürtlerin özgürlük Mücadelesinin demokrasi ile buluşmasının somut örnekleri bu Newroz’da yaşanmıştır.

Her Yürekde bir Ateş, Newrozlarda Yeniden Yanar

Kürt Özgürlük Mücadelesinin her taraftan yoğun bir saldırı altında karşıladığı bu yılki Newroz, halkın yoğun katılımı ile kutlandı. Köy köy, kasaba kasaba ve dağlarda yakılan Newroz ateşi, Diyarbakır (Amed) Newroz’u ile doruğa çıktı. Amed’in Newroz’u nasıl karşılayacağı günler öncesinden tartışılmaya başlanmış, katılımın düşük kalması için çeşitli saldırılar tertiplenmiştir. Amed halkının bu baskılar altında göstereceği karalılıkta günler öncesinden ilk işaretlerini vermekte gecikmedi. Her Kürdün yüreğinde bir Newroz ateşinin yandığını unutmuş olanlar, bu katılımın değerini de anlayamayacaklardır. Kürtler bu Newroz’da birliğe giden yolun nasıl olması gerektğini de gösterdiler. Newroz, Kürtleri birleştiren özelliğini bu defa da gösterdi. Kadınlar, gençler ve yaşlılar, her kesimden yığınlar alanları doldurdu. Aslında Kürt Özgürlük Mücadelesi uzun yıllardır yoğun bir saldırı, baskı ve şiddet sarmalı altında gelişmesini devam ettirdi. Baskıların boyutu göz önüne getirildiğinde buna karşı gösterilen direnişin önemi daha iyi kavranacaktır. Kürtleri ‘dağ Türkleri’ olarak tarihe ekleme planları tutmayan egemenlerin, Kürtlerin özgürlüğünü engelleme çabaları da tutmayacaktır. Sadece son kırk yıla bakarak Kürtlerin direnişini anlayamayız. Kürtler her katliamdan sonra ayağa kalkmasını bilmiş ve Newrozlarda direniş ve varolma ateşlerini yakabilmişlerdir. Birçok halktan daha çok baskı ve zulme maruz kalmasına rağmen, tarihin derinliklerinde kaybolmayı inatla reddetmişlerdir. Sadece Ezidilerin 74 ferman yaşadığı Kürdistan’da bu varolma mücadelesi çok değerlidir. Kürtler küçük direnişlerden bugün alanları dolduran milyonlara ulaşmışlardır. Her Kürdün yüreğindeki Newroz ateşi, bir gün özgürleşme hayali ile yanıp tutuşmaya devam etmektedir. TC egemenlerinin her türlü saldırıları bu ateşi söndürme gücüne ulaşamayacaktır. Zaten son zamanlarda yeniden yoğunlaşan saldırılar da bunun işaretidir. Kürtlerin özgür olma inatları kırılamamış ve Kürtler ayakta kalmayı başarmışlardır.

Kürtler, özgürlük mücadeleleri için önemli olan değerlerine topyekün sahip çıkmışlardır. Bu kararlılığın gösterilmesi mücadelenin yeni bir boyut kazanması açısından da önem taşımaktadır. Kuzey Kürdistan açısından baktığımızda baskı ve şiddetin karşısında Kürtler direnmekten ve değerlerine sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceklerini bir kez daha kararlı bir şekilde haykırdılar. TC egemenlerinde ve bazı çevrelerde bu baskılar karşısında Kürtlerin direnme güçlerini kaybedecekleri beklentisi hala varlığını korumaktadır. İnsana nefes bile aldırmayacak derecede ağır olan bu baskı koşularında direnme gücünü göstermek de kolay değildir. Kürtleri tarihlerinde gösterdikleri zayıflıkları ile eleştirebiliriz. Fakat mücadelenin bugün ulaştığı boyutu ile Kürtlerin insanı şaşkına çeviren direnişlerinin hakkını da teslim etmek gerekmektedir. Geçmişte yaşananlara bakarak bugüne yorum yapmak direnişin olağanüstülüğü karşısında haksızlık yapmak olacaktır. Bu gerçeğin farkına varanlardan biri de filozof Chomsky’dir. Bu yılki Newroz’a gönderdiği mesajında Kürtlerin direnişine dikkat çeken Chomsky, devamla şunları söyledi: “Kürt halkı özgürlük ve adalet için yiğitçe mücadele etti. Korkunç bir baskı ve şiddetle karşı karşıya kaldılar ve üstesinden geldiler. Mücadeleleri gibi bu aşırı zorluklar karşısındaki başarıları da ilham verici.”  Bunun gibi Kürtlerin mücadelelerinin önemini kavrayan örnek açıklamaları çoğaltabiliriz. Kürt özgürlük mücadelesi, sadece bölgenin bugününü değil geleceğini de şekillendirecek gelişmeleri beraberinde ortaya çıkarmaktadır. Kürdistan’da yaşanan gelişmeler, bölgede yeni bir yol haritası oluşturmak isteyen her kesimin politikasını belirlemekte ve ona göre bir yön çizmelerine yol açmaktadır. Kürtlerin içinde yer almadığı bir denklemin başarı şansı yok denilecek kadar azdır. Bu denklemde Kürtler kendi birliklerini sağladıklarında bölgesel sorunların çözümü daha kolaylaşacaktır.

Newroz, Kürtlerin Birliğine Giden Yol

Kürtlerin özgürlük mücadelelerinin bölgede çözümleyici bir güç konumuna gelmesi, Kürt siyasi güçlerine de önemli görevler yüklemektedir. Kürdistan’ın parçalanmışlığının Kürtlerin karşısına başkaca sorunlar çıkardığını da bilmekteyiz. En çok konuşulan ulusal birlik sorunu olmakla birlikte, çözüm yolunda şimdiye kadar alınan mesafe çok azdır. Bu sorunun aşılması çeşitli faktörlere bağlıdır. Kürtlerin biraraya gelmesini engelleyen sorunların başında sömürgeci egemenlerin oynadıkları oyunlar ve bunların Kürt siyasetine yansımaları oluşturmaktadır. İdeolojik farklılıklar demokrasi çerçevesinde giderilebilinecek ayrılıklar olmakla birlikte bugün birliğin önünde esas engeli oluşturmamaktadır. Newrozlara kitlesel katılımlar da göstermiştir ki demokrasi ve özgürlük temelinde Kürtler biraraya gelebilmektedirler. Bu durum, Kürt Özgürlük Mücadelesi açısından değerli bir gelişme olarak görülmekle birlikte sömürgeciler açısından da tehlike arz etmektedir. Birliğin temelini bozmak için de çeşitli oyunlar devreye koymaktadırlar. Kuzey Kürdistan’da oynadıkları oyunlar belirli bir kesim dışında halkın büyük çoğunluğu tarafından boşa çıkarılmaktadır. Geçmişte şu veya bu şekilde AKP’ye oy vermiş Kürtlerin bir kısmı da bu oyunları görmekte ve tavır almaktadırlar. Kürtler adına var olan birçok değerlere saldırılması ve birçok alanda Kürtçenin bile yasaklanması bu kesimleri de birliğin saflarına itmektedir. Mevcut AKP-MHP faşist çetesinin Kürtlere yok olmaktan öteye bir seçenek sunmadıkları daha açık bir şekilde bu Kürtler arasında da görülmektedir. Nitekim Newroz kutlamalarına katılımlarda da bu yönelim açık bir şekilde görüldü.

Rojava’da uzun bir dönemdir sessizliğe girmiş olan birlik çalışmaları yeniden canlanma etkisine Newroz ile tekrar girdi. TC’nin ve Suriye rejiminin oyunları da Kürtler arası bu birliği önlemek için devreye girmekte gecikmedi. Kürtlerin Rojava’da geliştirdikleri birlik çalışmaları buradaki mücadelenin geleceği açısından önem taşıdığı gibi tüm Kürdistan’ı ve bölgeyi de etkilemektedir. Rojava, özgürlükler ve demokrasi yolunda önemli gelişmelere yol açmakla kalmamış bölge halklarının ortak yaşamasının önemini de ortaya çıkarmıştır. SDG’de ifadesini bulan bu ortak mücadele her geçen gün halkları daha fazla etkisi altına almaktadır. Rejimin bu gelişmelerden duyduğu rahatsızlıklar her gün biraz daha açığa çıkmakta ve bunun için saldırganlaşmaktadır. Halklar arasında barışın mümkün olduğu, bu örnekte açıkça görülmektedir. Kürtlerin birliğini sağlaması sadece rejimin saldırılarını geriletmek açısından değil TC’nin Rojava’ya yönelik yoketme planlarını boşa çıkarmak açısından da önem taşımaktadır. Başlı başına Efrin’in işgali ve burada demografiyi değiştirmeye dönük girişimler ve çeşitli oyunlar ile sürdürülen saldırılar göstermiştir ki TC’den Kürtlere bir hayır gelmeyecektir. Soruna sadece TC’nin bakış açısındanbakarak PKK’nin Rojava’daki etkilerine karşı bir saldırı gibi değerlendirmek yanılgısı, Efrin’de Kürtlere ait izlerin yok edilmek istenmesi karşısında boşa düşmüştür. TC’nin elinden gelse tüm Rojava coğrafyasını Kürtlerden arındırıp geçmişte BAAS milliyetçilerinin denediği Arap kemeri projesine hayat vermeye çalışacaktır. Bu bakımdan yanılgı içerisinde olan Kürt siyasi hareketleri TC ile kurdukları gizli bağlarını koparıp Rojava gerçekliğinin yanında yer almalıdırlar.

Kürtlerin özgürlük mücadelesinde bir diğer önemli gelişmede Başur’da yaşanmaktadır. TC, PKK’nin buradaki kamplarının varlığını bahane ederek saldırılarını Başur’un bir çok bölgesine kadar taşırmaktadır. Kuzeydeki savaşı buraya yığarak geleceğe dönük planlarını hayata geçirmek istemektedir. TC, saldırı tehditi altında tuttuğu ve işbirliğine zorladığı bazı Kürtleri ekonomik çıkarlarla kendisine bağlayarak, Kürtlerin birliğinin önüne set çekmektedir. Kürtler, Başur’da aşiretçi yapıyı aşıp tam olarak bir birlik oluşturamadıklarından dolayı bu oyunların bir parçası haline gelmektedirler. Askeri tehdit ve Irak’ın geleceğinin belirsizliği, TC’ye şimdilik Başur’a dönük planlarını uygulamada fırsat vermektedir. TC’nin oyunları arttıkça İran da devreye girmekte ve Kürtler üzerindeki baskılarını artırmaktadırlar. Sömürgeci devletlerdeki demokrasi ve özgürlük hareketlerinin zayıflığı ve bunların bölgenin geleceğinde bir rol oynamaktan uzak olmaları, Kürt Özgürlük Mücadelesini de etkilemektedir. Bu sömürgeci devletlerin daha pervasızca saldırmalarına yol açmaktadır. Kürtler bu gerçekleri gördükçe birlik yolunda adımlarını güçlendirmeleri gerekmektedir. Yok edilmeye karşı ancak bu şekilde karşı durulabilinir.

Birliğin sadece istemekle gerçekleşmeyeceği bu son yıllarda iyice anlaşılmıştır. Kişisel ve dar aşiretsel çıkarlardan kurtulmadıkça birlik yolunda daha çok sözler sarf edilecektir. Bakur ve Başur Kürdistan’ın siyasi güçlerinin birlik yolunda atacakları adımlar tüm Kürdistan ve bölge de yeni bir sayfa açılmasına yol açacaktır. Etkileri sadece Kürdistan’ın parçaları ile sınırlı kalmayacaktır. Bölgenin diğer sorunlarının çözümüne de katkı sağlayacaktır. Uluslararası güçlerin bölge üzerindeki egemenliklerinin zayıflaması ile birlikte kurmak istedikleri yeni bölgesel düzen de tutmayacak ve halklar lehine boşa çıkacaktır. Kürt Özgürlük Mücadelesinin bu tarihsel rolünü oynaması, Kürtlerin bir kısmı tarafından daha anlaşılmış değildir. Bölgesel barış, halklar arasında ortak dayanışma ve birlik gerçekleşmeden, gelmeyecektir. Yıllardır birlikte yaşamış eski Sovyet ülkelerinde gelişen milliyetçilik ve düşmanlıklar bölgemiz açısından da birliğin önemini daha da açığa çıkarmaktadır. Sömürgeci saldırganlık ve eski imparatorluk hayalleri kırılmadan halklar arasında dayanışmanın yolu da hep zehirli kalacaktır. Buradan çıkışla bölgesel dayanışmayı geliştirmek için Kürtlerin özgürlükler ve demokrasi etrafında biraraya gelmeleri olmazsa olmazlardan biridir. Başur’da yaşananlar TC’nin saldırganlığı ile tek başına izah edilirse eksik kalır. Kürtler arasında bu saldırganlığa yama olanlar TC’nin Kürtlere dost olmadığını her gün süren saldırganlığından görmeleri gerekmektedir. TC’nin Başur Kürdistan’da Barzani ailesi ile geliştirmek istediği yeni oyunlar Kürtlerin lehine değildir. Barzanilerin bu gerçeği ne kadar gördükleri ve oyunlara karşı ne kadar duracaklarını önümüzdeki günlerde göreceğiz. TC’nin bu günkü faşist yönetiminde Kürtlere karşı en ufak bir insani yaklaşımın örneğini de görmemekteyiz. Birkaç Kürtçe şarkının dışında Kürtçenin varlığı birçok alanda inkar edilmeye devam edilmektedir. Kürtçe kayıtlarda hala ‘bilinmeyen dil’ olarak geçmektedir. Bu gerçeğin görülmesi aynı zamanda bu güçlerin de çıkarınadır.

Türk Solu Newroz’un Neresinde ?

HDP ağırlıklı olarak Kürtlere dayanmakla birlikte Türk sol çevrelerden de önemli bir kesimi içinde barındırmaktadır. HDP dışında kalan ve ittifaktan kaçan belirli bir sol kesim de mevcuttur. Bugün Türk Sol Hareketi olarak adlandırdığımız sosyalist, devrimci, ilerici ve demokrat güçler de farklı örgütlenmelere ayrılmış durumda. Birlik tartışmaları bunlar arasında da devam etmektedir. Ve bu tartışmalar daha da devam edeceğe benzemektedir. Kendi arasında birlik oluşturan bir sol hareket, Kürdistan’daki mücadeleye en güçlü desteklerden birini de sunmuş olacaktır. Newroz’un kitleselliği aynı zamanda bu çevrelere de bir çağrı niteliğindedir. Kürt Özgürlük Hareketi ile ortak mücadele perspektifinden Kürdistan’a bakış açılarını yenilemeleri gerekmektedir. Newroz’da yanan ateşleri bunlar, kendileri için de bir kıvılcım olarak görmeli ve dayanışmalarını geliştirmelidirler.

TC tarafından Kürt Özgürlük Hareketinin terör sarmalı içerisine alınmak istenmesine karşı halkların ortak barışı ile karşı çıkmasını bilmelidirler. Newroz bunlar için de yeni bir gün olmalıdır. Kürdistan’a, Kürt sorununa bir de Diyarbakır’dan (Amed’den) bakmalıdırlar. Amed bu sorunun çözümünde bir ayna gibidir. Herhangi bir Kürt şehrinden bakılsa bile görülebilecek gerçekler, Amed’de daha belirgindir. Amed Kürt mücadelesinin demokrasi yönüdür. Kürdistan’ın dinamikleri en iyi buradan görülmektedir.  Kürdistan’ı ve Kürtlerin Özgürlük mücadelesini anlamaları ve bunu Türk halkına da iyi anlatabilmeleri için Hakkari’den, Amed’den, Erbil’den, Süleymaniye’den, Urmiye’den, Kobani’den ve Qamışlo’dan Kürdistan’a bakmaları gerekmektedir. Bunu yaptıklarında Türk halkı için de özgürlüğün yolunu açacaklardır. Newroz’u bir de Kürtler açısından kavramalı ve onların gözleri ile bakmayı öğrenmelidirler.  Kürtler bu coğrafyanın bir parçasıdır ve parçası olarak da kalmaya devam edeceklerdir. Sömürgecilerin bölme ve düşmanlık çabaları da bu şekilde boşa çıkarılabilinir. Türk Solu Kürdistan’a ve Kürt halkının mücadelesine daha yüksek sesle sahip çıkabilirse, her türlü gerici oyun da bozulur. Barış ve demokrasinin yolu da açılır.


Konuyla ilişkili diğer makaleler