Sınıf Çalışmasında Gençliğin ve Kadınların Rolü

Sınıf Çalışmasında Gençliğin ve Kadınların Rolü

Okuyan gençSavaşsız, sömürüsüz, eşit ve özgür bir Türkiye için verilen mücadelede gençliğin ve kadınların çok büyük rolü vardır. Bunun için gençliğin ve kadınların ezici çoğunluğu burjuvazinin hegemonyasından koparılmalı, barış ve demokrasi mücadelesine kazanılmalıdır. Kürt halkına karşı uygulanan asimilasyona, cinsiyet ayrımcılığına, işsizliğe karşı mücadele verilmeden demokrasi mücadelesi gelişemez.

Demokrasi mücadelesi verilmeden barış ve sosyalizme giden yolun kilometre taşları bir bir döşenemez. İlerici, devrimci, özgür gençlik ve kadın hareketi, bugünün Türkiye’sinde kirlenmişliğe, çürümüşlüğe ve tükenmişliğe karşı birleşik devrimci bir muhalefetin yaratılmasının motor gücü olacağı gibi barış ve sosyalizmin de teminatı olacaktır. Bu yaşamsal önemi ve rolünden dolayı işçi sınıfının devrimci öncü örgütü olan Parti, gençliğe ve kadınlara sınıf mücadelesinde oynadıkları rolünden dolayı gereken önemi verir.

 

Kadın, aile içinde, toplumsal yaşamda ve politik mücadelede belirleyici bir role sahiptir. Çocukların büyümesinde, yetiştirilmesinde ve politik kişilik kazanmasında babadan daha çok ana etkileyici ve yönlendirici olmaktadır. Anaların barışa, demokrasiye ve sosyalizme inanmaları beraberinde çocuklarını da etkilemekte ve yönlendirmektedir. Ananın örgütlenmesi, ailenin örgütlenmesi demektir. Gençlerin politikaya ilgi duyması ve politikleşmesi çoğunlukla 15-16 yaşlarında başlar. Yine bu yaşlarda gençliğin aktiviteleri, nitelikleri, ilgileri açığa çıkar ve netleşme sürecine girer. Kişiliği biçimlenmeye başlar.

 

Kadın, kadını örgütler. Kadın, anlamını, varlığını ve gücünü ana olmaktan ve üretimde bulunmaktan alır. Üretimde yer alan kadının hem kişisel özgürlüğü artar, hem de toplumdaki sosyal, kültürel ve politik yeri gelişir, artar ve güçlenir. Kapitalizm, cinsiyet ayrımcılığı yaparak erkeği egemen, kadını ise ezilen, aşağılanan konuma getirmiştir. Bunu yasalarla, gelenek ve göreneklerle erkeğin lehine, kadının ise aleyhine sağlama bağlamıştır. Kadın öylesine kötü bir duruma düşürülmüş ki çoğu kadın bunun değiştirilemez bir olgu olduğunu kabul eder ve mücadelesinin gerekliliğini, yaratılmasını, kurtuluşu ve özgür olmayı inkar eder. Sosyalizm ise kadın-erkek eşitsizliğini ortadan kaldırdığı gibi eşit işe-eşit ücret ilkesini uygulayarak kadının bütün yeteneklerini ve ilgilerini açığa çıkarır, pratikte sınar,  üretim için maddi ve manevi zemin sağlar. Ev işlerinde, büroda, hizmet alanlarında, atölyelerde, fabrikalarda ve her hangi bir üretim alanında çalışanlara baktığımızda kadınların işlerine, görev ve mesleklerine erkeklerden daha çok sadık olduğu, ilgi duyduğu ve disiplinli çalıştığı, toplumsal sorumluluk taşıdığı görülür. Bu üstün erdemlerinden dolayı kadının politik örgütlenmesi yaşamsal değerdedir. Demokrasinin gelişmesi ve sosyalizmin kurulması için kadın olmazsa olmazdır. Kadın örgütlenmesi, kadınların eliyle, öz gücüyle olmaktadır. İlerici, devrimci, demokratik ve özgürlükçü kadın örgütlenmesi çocukların örgütlenmesini sağladığı gibi gençlik örgütlenmesine de zemin hazırlar. 1970’li yıllarda “kırmızı çatkılı kadınlar” olarak da bilinen İlerici Kadınlar Derneği (İKD)’nin deneyimi ve günümüzde Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi bu konuda iki büyük örnektir. Faşist tırmanışın kırılması, demokratik bir sürecin başlaması ve savaşın durdurulması, kadınların ve gençliğin yığınsal katılımı ve aktif mücadelesiyle olacaktır.

Ülkede genel olarak Kürt gençlerinin dışındaki gençlik, dağınıktır, pasiftir, apolitiktir. Var olan politik gençlik yapılanmaları da küme halindedir, dar yapılardır, pasif ve gevşektir. Yönü belirsiz, bilinci bulanık, çekirdeği Kemalizm’den beslenmektedir, çoğu anti-komünist ve şovenisttir.

Gençlik, yaş itibariyle toplum içinde farklı kategorilere sahip bir gruptur, sosyal bir sınıf değildir. Gençlik, dinamiktir, enerjiktir, girişken, özverili ve romantiktir. Bu özelliklerinden dolayıdır ki gençliği kazanan geleceği de kazanır. Sınıf çalışmasında gençliğin rolü, belirleyicidir. İşçi sınıfının öğretisiyle donanmış, pratikte çelikleşmiş genç işçiler, sınıf çalışmasının bel kemiğini oluşturur. Bir devrimci olduğunu kabul eden, sınıf mücadelesine inanmış, demokrasi, özgürlük, barış, toplumsal ilerleme ve sosyalizm için yüreği çarpan her genç işçi çalıştığı işyerinde ve ikamet ettiği mahallede sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Disiplin içinde planlı programlı yaşamalıdır. Keyfilik, zamanı boşa tüketmek insanı verimsiz ve değersiz yapar. Gençliğin enerjisi, girişkenliği ve özverisi ile sınıf çalışması en hızlı ve güçlü gelişir. Gençliği sınıf çalışmasına katmak için bütün olanaklar değerlendirilmelidir.

Gençlik, gençliği örgütler. Gençliğin sahip olduğu ortak kategoriler, onların bir araya gelmesini, buluşup tanışmasını, kaynaşmasını, ortak hareket etmesini sağlamaktadır. Gençler bir araya gelince rahatça ve coşkuyla spordan, maçlardan bahsederek tartıştığı gibi politikadan da bahsetmekte tartışmakta ve birbirlerini etkilemektedir. İşçi komiteleri ve işçi meclislerinin oluşturulmasını, yaygınlaştırılmasını ve aktif çalışmasını en çok genç işçiler istemekte, ilgi duymakta ve katılmaktadır.

Sınıf çalışması için kadın ve gençliğin örgütlülüğü sağlanmalıdır. Toplantılar, panel, forum, etkinlikler, okuma-tartışma günleri düzenlemek çalışmalara katkı sağlar.

Toplumun bir kısmı açıkça ve net olarak kapitalizmden, devletten yana olduğunu belirtir. Diğer kısmı ise değişimden, devrimden, emekten, demokrasiden yana olduğunu ifade etmektedir. Kimisi rotayı Kemalizm’den yana çevirir. Belirli bir kesim ise devrim ve sosyalizmi hedeflemektedir. Bizi bu konuda en çok ilgilendiren de bu kesimdir. Gerekli çalışmalar yapılmadan, dinamikler güçlendirilmeden, bileşenler, bağlaşıklıklar oluşturmadan, devrimin ve sosyalizmin ordusuna öncülük yapacak işçi sınıfının kurmayı Komünist Parti güçlendirilmeden lafazanlık yapmak faydadan çok zarar getirir. Kitlelerin bilincini bulandırır, enerjisinin boşa tükenmesine neden olur. Ülkemizde kendisine “devrimciyim”, “komünistim” diyen çok sayıda örgüt ve parti vardır. Ne yazık ki, bu yapılar işçi sınıfının tarihine, Komünist Partisinin tarihine özeleştiri ile yaklaşan, günümüzü doğru tahlil eden, kitlelerini kucaklayabilecek niyet ve yetenekten uzaktırlar. Sınıf çalışması yapmayan, ilgi duymayan, Kürt halkıyla birleşik ortak bir mücadeleyi örgütlemeyenler, halklarımızın ortak umudu, işçi sınıfının öncüsü olamazlar. Sınıf çalışmasının aşama kaydetmesi için işçileri, emekçileri, kadınları ve gençliği etkisine alan çok güçlü handikaplar vardır. Bunlardan birincisi, Kemalizm’in etkisidir. İkincisi, Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesine karşı tavırdır. Üçüncüsü ise İşçi sınıfının devrimci hareketine karşı alınan anti-komünist tavırdır. Gazetemiz Politika’nın 47.  sayısında yayınlanan Halit Erdem’in “Sendikalar, Demokratik İşçi Meclisleri, Direniş, Mücadele ve Komünistler” adlı yazısı işçi sınıfının tarihi ve sınıf çalışması için ve 48.  sayısında yer alan Mustafa Kemal’in Resmi “TKP”si adlı yazı Kemalizm’in etkisi konusunda aydınlatıcı bilgiler içermektedir.

Kemalizm sevdasıyla yaşayan, Kemalizm’in zehirli okunu yiyenler bir daha kolay iflah olamamışlardır. Sınıf mücadelesinin içinde, her hangi bir aşamasında mutlaka ya oportünizmin bataklığına saplanmıştır, ya dönek olmuştur ya da likidasyona yönelerek ihanete geçmiştir. Yaşamın, mücadelenin acı deneyimleri bize bunu öğretmektedir. Kemalizm’in etkisini taşıyan kişi ve örgütler, işçi sınıfının devrimci hareketinin gelişmesini her zaman olumsuz etkilemiş, gençliğin ve kadınların işçi sınıfının devrimci savaş yoluyla buluşmasını engellemiştir. Geçmiş yıllarda gelişme, büyüme ve yükselme eğrisi gösteren ilerici, devrimci kadın ve gençlik hareketleri, içindeki Kemalist damarın hegemonya kazanması sonucu bütün örgütlü yapılar kangren olmuştur.  Dev gibi yığınsal, merkezi örgütlü yapılar dağılmış, çürümüş ve bir daha dirilmeyecek kadar çökmüştür. Buna neden olan iki temel etkendir. Birincisi devrimci teoriden uzaklaşmaktı. İkincisi ise mücadeleden kopmaktır.

Geçmişin acı deneyimleri, taptaze önümüzde duruyor. Bugün sınıf çalışması yaparken dünün deneyimleri göz önünde tutulmalıdır. Çalışmalarda objektif davranılmalıdır. Yiğit, çalışkan, yetenekli, özverili kişiler sınıf çalışmasına kazandırılmalıdır. Bu nitelikteki kadın ve genç kadrolar, mücadelenin ivme yapmasını sağlar. Sınıf çalışmasına süreklilik ve yenilenme kazandırır.  Kendini yenilenmeyen, geliştirmeyen ve araştırmayan kişi, pratikte de bocalar, yanlış yapar. Yine, çalışmayan, mücadeleye katılmayan kişi bilenemez. Mücadelenin ateşiyle buluşmayan kişi, teorik olarak ne kadar donanımlı olursa olsun her zaman ham kalır.

Gençlik ve kadınları, sınıf çalışmasına katmanın, işçi sınıfının devrimci savaş yoluna kazandırmanın yolu onların eğitimi ve pratiğidir, örgütlenmedir, üretimin içinde bulunmasıdır.


Konuyla ilişkili diğer makaleler