Savunma Değil, İtirafname!..

Savunma Değil, İtirafname!..

Savunma Değil, İtirafname!..

30 Ocak tarihinde Birleşik Metal-İş’in 20 işyerinde uygulanmakta olan grevleri ile 19 Şubat’ta başlayacak olan 18 grevini “yasaklayan” hükümet, sendikamızın yürütmeyi durdurma talebiyle Danıştay’da açtığı davada istenen savunmasını 23 Şubat tarihinde gönderdi.

Hükümetin gönderdiği metne bir savunma demek mümkün değil. Metin metal işçilerinin haklarının gasbedilmesi için hangi saiklerle hareket edildiğinin, milli güvenlik adı altında sermayenin çıkarlarının güvence altına alınmak istendiğinin açık itirafı biçiminde.

Hükümet, Danıştay’ın “milli güvenliği bozan” unsurların tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanması istemini, dersini çalışamayan öğrenciler gibi geçiştirerek, “milli güvenlikten bakanlar kurulu sorumludur” gibi bir cümlenin arkasına sığınıp, objektif bir tanım verememiştir.

Objektif tanım veremeyen hükümet, milli güvenliğin kanıtı olarak zırhlı araç, helikopter görselleriyle boşluğu gidermeye çalışmıştır.

Hükümetin Danıştay’a göndermiş olduğu itirafname, Anayasa’da, yasalarda ve uluslararası sözleşmelerde tanınmış olsa da işçilerin grev hakkının Bakanlar Kurulu’nun onayına tabi olduğunun dolayısıyla hükümetin anayasa, yasa, uluslararası sözleşme ve hukuk tanımadığının tarihsel bir belgesidir.

Şimdi hükümetin itiraflarına biraz daha yakından bakalım:

1) Hükümet,“davaya konu Bakanlar Kurulu kararı Ekonomi Bakanlığı’nın (...) 29/01/2015 tarihli ve 13035 sayılı gerekçeli yazısı üzerine alınmış olup...” diyerek, milli güvenlik gerekçesi ile ertelediği grevlerle ilgili, Ekonomi Bakanlığı dışında hiçbir kurum ve kuruluştan bilgi istemediğini, konuyu araştırmadığını itiraf etmektedir.

2) Erteleme kararının Ekonomi Bakanlığı yazısı ile gerçekleştirilmesi, gerekçenin milli güvenlik değil, ekonomik olduğunu dolayısıyla sermayenin talep ve çıkarlarının kararın esas gerekçesi olduğunu itiraf etmektedir.

3) Hükümet, Danıştay’dan ek süre talebinin kabul edilmemesi nedeniyle yeterince bilgi ve belge sunamadığını söyleyerek, aslında elinde yeterince belge ve bilgi olmadan grev ertelediğini ve halen elinde belge bulunmadığını söyleyerek, hukuksuz bir karar aldığını itiraf etmektedir.

4) Hükümet, milli güvenlikle doğrudan ilgili kurumlar olan Savunma Bakanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nden grev ertelemeleri öncesinde görüş istemeyerek ertelemelerin milli güvenlikle ilgisinin olmadığını itiraf etmiştir.

5) Hükümet, bunun sadece bir grev erteleme olmayıp, uyuşmazlığın çözümüne dair bir süreç olduğunu söyleyerek, grev ertelendikten sonra işçilerin taleplerinin kabulü yönünde adım atılmasının önünü tıkadığını ve aslında grevi fiilen yasakladığını itiraf etmektedir. Metal işçilerine grev ertelemelerinden sonra uyuşmazlığın çözümü için farklı hiçbir uzlaşma önerisi gelmediği gibi herkes imzaladı siz de imzalayacaksınız dayatması sürmektedir.

6) Hükümet, milli güvenlik kavramını “devletin ... siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ... her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanması” diye tanımlayarak, ücret artışı talebiyle grev yapan 15 bin metal işçisinin bir tehdit olarak gördüğünü itiraf etmiştir.

7) Hükümet, “...işyerlerinde üretilen malzemelerin ... bir kısmının ... TSK olmak üzere güvenlik ve istihbarat ve savunma sanayi kuruluşlarımızın ihtiyacının olduğunun bilindiği, bu ürünlerin üretiminde ortaya çıkacak bir aksamanın ... ciddi bir zaafiyete yol açabileceği...”ni söyleyerek, ülkede grevlerin tümüyle yasaklanabileceğini itiraf etmiştir. TSK plastik bardaktan, metal iğneye, tuvalet kağıdından, sabuna kadar pek çok malzemeyi de kullanmaktadır. Ülke bir savaşta değildir, stoklarda yeterince askeri malzeme vardır ve grev çözüldüğünde ya da grev sürerken bile bu malzemelerin tedarik edilebilmesi mümkündür.

8) Hükümet, 38 işyerinde üretilen ürünlerin gerek iç pazar, gerekse ihracatımızda önemli bir yer tuttuğunu” söyleyerek, metal işçilerin ücret artış taleplerinde ne kadar haklı olduklarını ve ücret artışı taleplerinin kolaylıkla karşılanabileceğini itiraf etmektedir.

9) Hükümet Milli Savunma Bakanlığının görüşünü daha sonra göndereceğini belirterek, ülkenin milli güvenliğini tehdit eden grevler gündemde iken Savunma Bakanlığının başka işlerle uğraştığını itiraf etmektedir.

10) Hükümet, “yaklaşan milletvekili genel seçimlerinin güvenliğini sekteye uğratabileceğini” söyleyerek grevleri kendi siyasal iktidarını bir tehdit olarak gördüğü için yasakladığını itiraf etmiştir.

11) Hükümet, grevlerin şirketlere ciddi zararlar vereceğini söyleyerek, şirketlerin ve sermayedar sınıfın çıkarı için işçilerin hak arayış yollarını tıkadığını itiraf etmiştir.

12) Hükümet toplu sözleşmesini imzalayan iki sendikanın 100 bin üyesinin çalıştığı işyerlerinin üretiminde de aksamalar olacağını söyleyerek, işbirlikçi dayatmacı toplu sözleşme düzeninin koruyucu ve kollayıcısı olduğunu itiraf etmiştir.

13) Hükümet, erteleme kararına gerekçe olarak “milli güvenlik milli ekonomiye bağımlıdır” ve “metal sektörünün ihracatı ile uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükleri; dünya tedarik zincirinde edindikleri yer” gibi kavramlar kullanarak, işçi hak ve özgürlüklerinin karşıtı olduğunu itiraf etmiştir.

14) Hükümet, şirketleri, yaptıkları üretimin cinsini, yabancı sermayenin ürkmesini, ihracatın düşmesini ertelemeye gerekçe yaparak, grevsiz bir toplu sözleşme düzeninden yana olduğunu itiraf etmiştir.

15) Hükümet toplu sözleşme döneminde gerçekleşen ve kimsenin burnunun bile kanamadığı demokratik eylemleri ve grev ertelemelerine karşı yapılan protesto eylemlerini “provokasyona açık” diye niteleyerek, toplantı ve gösteri hakkının karşısında olduğunu itiraf etmiştir.

16) Hükümet grev ertelemesinde amaçlananın “işçilerin yasal haklarının elinden alınması değil, milli güvenliği bozucu bir grevin, her iki tarafı da memnun edecek şekilde bir an önce çözümlenmesi ve uyuşmazlığın giderilmesidir” diyerek aldığı kararın doğurduğu sonuçları bilmezden geldiğini itiraf etmektedir. Ertelenen bir grevin tek memnun tarafı MESS ve onun üyeleri olacaktır.

17) Hükümet, “bir işlemin sadece hukuka aykırı olmasının” yürütmeyi durdurma kararı verilmesi için yeterli olmadığını söyleyerek, idarenin her türlü tasarrufuna toplumun katlanması inancında olduğunu, hukuk tanımazlığını itiraf etmektedir.

18) Hükümet, kararının yürütmesinin durdurulmaması durumunda telafisi mümkün olamayan hiçbir sonuç doğmayacaktır iddiası ile sendika-toplu sözleşme ve grev haklarının ortadan kaldırılmasında bir sakınca görmediğini itiraf etmektedir.

19) Hükümet, grev ertelemesinin bu aşamada dava konusu yapılamayacağı; ertelemeyle arabulucu sürecinin başladığı, akabinde YHK’nın devreye gireceği; bu durumun zincirleme işlem olduğu ve tamamlandığında davanın açılabileceğini söyleyerek hukuksuz işlemler aleyhine dava açılmasına karşı olduğunu itiraf etmektedir. YHK aşamasından sonra dava açmak mümkün olmadığı için esasen hükümet kararlarına karşı hukuki yolların kapatılmasından yana olduğunu itiraf etmektedir.

BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
Genel Yönetim Kurulu


Konuyla ilişkili diğer makaleler