Soma ile Ermenek Arası

Soma ile Ermenek Arası

Soma ile Ermenek Arası/Emeğin Alnı Kömür Karası Korkun Bre Ağalar, Beyler ! / Bize de Gelir Sırası Son on iki yılda 14.455 işçi iş kazalarında –cinayet demek daha doğru- hayatını kaybetti. Buna, gazete yayınına kadar geçen süredeki iş cinayetlerini de eklemeliyiz.

AKP, uluslararası finans sektörünün Kemal Derviş aracılığı ile düzenlediği, WB ve IMF’nin planladığı ekonomik modeli uygulamak üzere on iki yıl önce iktidara getirildi. Bu on iki yılda, özellikle gemi inşa (tersaneler), inşaat (konut, AVM, yol, baraj, HES) ve maden işkollarında cinayetler artık öyle bir seviyeye ulaştı ki toplum bu ölümleri kanıksar hale geldi. Artık buna “dur” demenin zamanı gelmedi mi..?

Geldi de geçti bile. Soma’daki iş cinayetinin ardından (301 işçi ölmüştü) geçen ay da Ermenek’te yine AKP’li bir patronun maden ocağında on sekiz işçi iş cinayetine kurban gitti.

Bu cinayetlerdeki işçi sayısı o kadar çok ki diğer işkollarında yaşanan ve her gün birkaç işçinin öldüğü kazalar artık haber konusu bile olamıyor.

Bütün bu cinayetler, AKP iktidarının, kısa ve kolay yoldan (işçi ölümlerinin altından kalkmak kolay bu ülkede) ve devlet eliyle sermayenin el değiştirmesini sağlamak ve yeni oligarklar yaratmak amacıyla devreye koyduğu uygulamalar sürüyor.

Nedir bu uygulamalar?

Birincisi; düşünmeyen, sorgulamayan, yoksul bir toplum yaratmak (12 Eylül faşizminin temel amaçlarından biriydi).

İkincisi; sendikasızlaştırma (ki bu da 12 Eylül faşizminin yarattığı ve daha sonraki hükümetlerin başardığı bir durum).

Üçüncüsü ise; özelleştirme ve taşeronlaştırmadadır ki bütün bunlar, vahşi kapitalizmin Amerika’da 1920’lerde “gemi azıya aldığı” dönemden daha da vahşice uygulanıyor bugün ülkemizde.

Artık işçi sınıfı, emekçiler, yoksullar, köylüler, işsizler; kısacası tüm sömürülenler, bu ölümlerin asıl sebebini kavramalı; örgütsüzlüğün, taşeronlaşmanın, teslim olmanın; “bu işin fıtratında var.” algısına kapılmanın nelere yol açtığını, açacağını bilmeli. Sorunu kadere, AKP iktidarına bağlamamalı.

AKP, sadece bir sonuçtur. Onun temsil ettiği sınıf; oldukça örgütlü (koskoca devleti var). Burjuvazi, işbirlikçi-yerli tekelci sermaye ve uluslararası finans sektörüdür. Bu “devlet”in kendisine karşı olmadan AKP’ye karşı olmak, AKP iktidarı yıkılırsa (ki tabii ki yıkılması bir aşamadır.) bütün sorunların çözüleceğini düşünmek, buna bağlı olarak mücadeleyi sadece AKP karşıtlığına indirgemek, olsa olsa ölümü görüp sıtmaya razı olmaktır.

Bu “devlet” nasıl ki “kapitalizmin krizinin zirve yaptığı” dönemlerde bütün araçlarıyla, örgütleriyle topyekün işçilerin, emekçilerin, üreticilerin üzerine saldırıyorsa, ezilen tüm sınıf ve katmanlar da kendi örgütlerini kurarak, dayanışma içinde mücadele ederek bu zorbalığa bir son vermeli. Bütün zorbalıklara, yoksunluklara rağmen;

Yılmadan, örgütlü mücadeleye devam...


Konuyla ilişkili diğer makaleler