Türkiye ve Dünyaya Bakış - 120

Türkiye ve Dünyaya Bakış - 120

Türkiye ve Dünyaya Bakış - 120

DERNEKLER VE VAKIFLAR YASASINA ANTİ-DEMOKRATİK EK: KENDİ KUYULARINI KAZIYORLAR

Öncelikle bir konuya açıklık getirelim. MHP destekli AKP-Saray Rejimi tarafından hedef alınan kuruluşların demokratik basında da Sivil Toplum Kuruluşları-STK olarak nitelendirilmesine karşıyız. Hedef alınan kuruluşlar sadece Demokratik Kitle Örgütleri – DKÖ’ler ve demokratik vakıflardır.

STK olarak ABD ingilizcesinden dilimize devşirilmiş olan Non Governmental Organization – NGO kavramının kabullenilmesi terminolojimize uymamaktadır. NGO, Hükümet dışı kurumlar adı anlamına gelmektedir ki, her hükümet dışı kurum, ilgili ülkedeki verili iktidarın demokratik muhalefetine mensup olmak zorunda değildir.

AKP Meclis Grubu tarafından Meclis’e sunulan DKÖ’leri ve demokratik vakıfların çalışmalarını kısıtlayan yasa tasarısı Adalet Komisyonu’nda AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla kabul edildi. Buna göre yöneticileri arasında haklarında terörle ilgili soruşturma açılan yargılanan, hüküm giyen dernek ve vakıflara devlet kayyum atayabilecek veya çalışmalarını durdurabilecek. Maddi varlıklarına ve kaynaklarına el koyulabilecek.

Bu yasa teklifi ile hangi DKÖ ve Vakıfların hedef alındığı ortada. İktidar terörden söz ediyorsa herhalde islamcı terörden veya faşist terörden söz etmiyordur. Onlar için dinsel radikalizm ve faşist olmak suç değil. Bu nitelikler günümüz iktidarının ve devletinin temel nitelikleri arasındadır.

Biz bugüne dek faşizmin kurumsallaştırılma sürecinde olduğundan söz ediyorduk. Çünkü faşizm kurumsallaşmış ve burjuva diktatörlüğü faşist bir nitelik kazandığı zaman demokratik örgütlenmelerin ve basının hiç bir yaşam hakkı olmayacaktır. Bugün HDP halen Meclis’te ise, TİP vekilleri Meclis kürsüsünden konuşabiliyorlarsa, tüm sansür ve yasaklamalara karşı demokratik basın çok zor şartlar altında olsa dahi yayınlarını sürdürebiliyorlarsa, sendikalar yasaklanmamış ve işçi direnişleri tüm baskı ve engellemelere karşı sürüyorlarsa durumu faşist diktatörlük olarak açıklamak tam yerine oturmaz. Ama bu yöne bir gidiş var. Faşizm kurumsallaştırılmaya çalışılıyor. Bugüne dek kullanılan faşizan yöntemler yasalaştırılarak bir yönetim biçimi haline getiriliyor.

Dün Adalet Komisyonundan geçen DKÖ ve demokratik vakıfların çalışmalarını hedefleyen yasa tasarısı bu anlama gelmektedir. Uzun bir süredir HDP üzerinde farklı senaryolarla HDP’yi yasaklamadan yok etmeye ve etkisizleştirmeye çalışan strateji istedikleri sonucu vermeyince yasalarda farklı faşizan değişiklikler yapmaya başladılar. Yarın HDP’yi de yasaklamak için yeni adımlar atacaklar. Dün komisyondan geçen yasa tasarısı bunun ayak sesleridir.

Rejim neden bu “önlemleri” alma gereği hissediyor? Çünkü, tıkandı ve dağılıyor. Normal toplumsal koşullar altında iktidarını sürdüremeyecek duruma geliyor. Seçimler her şey değil ama seçim araştırmalarında dahi kaybedecekleri açıkça belli. Onun için bu gidişatı kendi açılarından tersine çevirmek ve iktidarlarını korumak için bu yöntemlere baş vuruyorlar.

Bu anti-demokratik ve faşizan uygulamalar önümüzdeki dönemde daha da gelişecek. 2015 yılından beri Kürt halkı üzerinde tekrar estirilmeye başlanan ağır imha ve terör uygulamaları, ülkenin her bölgesinde, her demokratik filizi boğmak için değerlendirilecek. Son 5 yılda gözaltına alınan ve tutuklanan 15.000’i aşkın HDP üye ve yöneticisinin “terörist” savı ile suçlanmasına ses çıkarmayanlar, bugün sıranın kendilerine geldiğinin farkına varmalıdırlar. Veya yeteri kadar ses çıkarmayanlar, itiraz etmeyenler, direnmeyenler artık aynı sonuçlarla karşı karşıya kalacaklardır.

Temsilen, Selahattin Demirtaş’tan, Ahmet Altan’a ve Osman Kavala’ya kadar demokratik muhalefetin farklı renklerine yönelik uygulanan faşist kanunları gelişerek yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Düşünün ki, bir devletin başı, tüm hukuk sistemini ayaklar altına alarak eski bir vekil ve parti başkanını açıklıkla “teröristlikle” suçluyor ve buna karşı kimse somut bir adım atmıyor. Yapılan birkaç basın açıklaması dışında hiç bir adım atılmıyor.

Biz iktidara bu yasa tasarılarını ve uygulamalarını geri çekmelerini öneriyoruz. Değilse yarın dün kendi çıkardıkları yasalar kendilerinin yargılanacağı yasalar olarak yaşamda karşılığını bulacak. Bu devran böyle dönmez. Kendi kuyunuzu kazıyorsunuz. İleriyi düşünerek bizce bu kadar rahat davranmayın. Dünyanın hiç bir ülkesinde gerici ve baskıcı diktatörlükler ilelebet iktidarda kalamamıştır.

20 Aralık 2020


Konuyla ilişkili diğer makaleler