Türkiye ve Dünyaya Bakış - 147

Türkiye ve Dünyaya Bakış - 147

Türkiye ve Dünyaya Bakış - 147

10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nın bize verdiği mesaj!

Bugün 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı’nın altıncı yıl dönümü. Tekelci sermayenin iktidarları ne zaman, güç kaybetmeye ve yönetmekte zorlanmaya başlasa teröre baş vurular. 2015’te de öyle oldu. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde yenilen iktidar hiç tereddüt etmeden terör eylemlerini başlattı. Terör dizisi 20 Temmuz 2015 Suruç Katlamı ile başlatıldı. Ardından Ankara Katliamı ve devamı… Kendi düzenledikleri terörü gerekçe göstererek baskı yasaları ve sansür güçlendirildi, devrimci, demokratik ve sosyalist örgütlenmelere yönelik baskılar arttı.

Tekelci sermaye için söz konusu iktidarını korumak olduğunda insan yaşamının hiç bir önemi yoktur. Gözlerini kapatmadan tetiğe basarlar, bombaların pimlerini çekerler. Kapitalist düzenin sahipleri bu derece vahşidir. Gözlerini kan bürümüştür.

Her defasında da bir taşeron üretirler. !2 Eylül öncesi ülkücü faşistler. 2000’li yıllarda islamcı terör çeteleri. Bunların tümü kucaklarında büyütüp sahaya sürdükleri ve ihtiyaç duymadıkları anda frene basar gibi eylemlerini durdurabildikleri araçlarıdır. Sadece Türkiye’de mi? Hayır! Ağa babaları ABD emperyalistleri 70’li yılların sonunda Afganistan’da bugün Taliban’a evrilmiş mücahitleri ve El Kaide örgütünü aynı yöntemle kurup, eğitip, her türlü maddi ve araç gereç yardımı ile beslemediler mi? Bugün Suriye’de savaşan islamcı çeteler aynı örgütün devamcıları değil mi? 10 Ekim Ankara Katliamı’nı gerçekleştiren örgüt olarak duyurulan IŞİD aynı kaynaklardan beslenmedi mi?

Kısacası, 10 Ekim Ankara Katliamı’nı gerçekleştiren bellidir. Bir terör eylemini değerlendirirken sonuçlarının kime yaradığını değerlendirerek failini tespit etmek mümkündür. Hep birlikte yaşadık ve bugünlere geldik.

7 Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları meşru idi. Bu sonuçlar kabul edilseydi bugün Türkiye’de geçerli olan Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı sistemi olamayacaktı. MHP destekli AKP-Saray Rejimi ülkeyi yönetiyor olmayacaktı. Terör ile meşru seçim sonuçlarının tanınmaması ve Kasım ayında yeni seçimlere gidilmesinin örgütlenmesi gerçekleştirildi.

Bütün bu organizasyon kime karşı yapıldı. Adını koymak lazım. HDP’ye karşı! Tekelci sermaye ve onun iktidarı ülkede gelişen devrimci demokratik muhalefetin parlamentodaki temsilcisi olan HDP’nin seçim başarısı karşısında paniğe kapıldı. Çünkü biliyorlardı ki bu seçim başarısı onyıllardır sahada sürdürülen parlamento dışı devrimci demokratik mücadelenin oy sandıklarına yansımasından başka bir anlam taşımıyordu. Sahadakileri “çapulcular” olarak nitelemek ve önemsizleştirmek kolaydı ama şimdi bu güçler etkili bir şekilde parlamentoya da girme aşamasına ulaşmışlardı ve bu gelişmenin önünün kesilmesi gerekiyordu.

12 Eylül faşist diktatörlüğü devrimci sınıf hareketini ezmeyi ve örgütlerini zayıflatmayı başarmıştı. Ama hiç hesaba katmadıkları bir Kürt özgürlük mücadelesi kardelen gibi baş vermiş ve onyıllarca  süren zorlu mücadeleler sonucunda kendini ispat etmişti. Yetmedi, 2000’li yıllarda gelişen birleşik mücadele fikriyatı  önce HDK, sonra da 2014 yılında HDP’nin kurulması ile yeni bir aşamaya yükselmişti. Kürt özgürlük hareketi ile Türkiye devrimci hareketinin ortak mücadelesi artık yasal alanda da karşılığını bulmuş, parlamenter alana yönelmişti.

Bugün 10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nda toprağa düşen yoldaşlarımızı anmanın en doğru yolu, uğruna mücadele ettikleri değerleri gerçekleştirmektir. Onlar HDP’de karşılığını bulan fikriyatın yaşama geçirilmesi için bulundukları alanlarda canla başla çalışan yoldaşlarımızdı.

Bugün HDP kapatılma, yönetici ve vekilleri siyaset yasağı ile cezalandırılmak isteniyor. Terör devam ediyor. Sansür ve yasaklar, baskı ve terör değişik biçimlerde sürüyor. Fakat bu karanlık çevrelerin bütün uğursuz planlarını yerle bir edecek tek güç yine Kürt özgürlük hareketi ile Türkiye işçi sınıfının devrimci hareketinin birleşik mücadelesi olacaktır.

Gazetemizin kurucularından ve ilk sorumlu müdürü Tayfun Benol yoldaşımız TKP’li bir komünist olarak yaşamın her alanında birleşik devrimci mücadelenin zafere ulaşması için bıkmadan, usanmadan, yorulmadan çalıştı. O gün Ankara’da İnşaat-İş sendikasında birlikte mücadele ettiği Serdar, Tekin, Erol, İsmail ve Gazi yoldaşları ile toprağa düştü. 103 Düş Yoldaşı farklı devrimci, demokratik, sosyalist örgütlenmeler içinde aktif yer alan yoldaşlarımızdı. 103 yoldaşımızın bileşimi kurtuluş ve özgürlük güçlerinin bileşimidir. Bu mücadele uğruna birlikte can veren yoldaşlarımızın bileşimi bu açıdan çok önemlidir.

103 yoldaşımızın bize verdikleri mesaj açık ve nettir: “Bizler nasıl ki birlikte ölüme yürüdüysek, sizler de birlikte mücadeleyi güçlendirin!” Bu mesajı beynimize kazımalı ve gereğini yapmalıyız.

10 Ekim 2021


Konuyla ilişkili diğer makaleler