TKP’liler 98. Kuruluş Yıl Dönümünü Nasıl Karşılıyor?

TKP’liler 98. Kuruluş Yıl Dönümünü Nasıl Karşılıyor?

“TKP’ye Özgürlük” ve “Atılım Bizimle” pankartları ilk kez 1978’de İstanbul 1 Mayıs Alanı’nda açılmıştı.Bu sene Türkiye Komünist Partisi’nin kuruluşunun 98. yıl dönümünü karşılıyoruz. Dile kolay 98 sene… İnsanlar 98 yıl sonunda yaşlı sayılır. Ancak TKP öyle bir canlı organizmadır ki, dönemsel olarak yenilenen kadro ve yönetici damarıyla genç olma özelliğini korur. Genç kalır, ama on yıllara dayanan bir mücadele, deney ve tarih hafızasının da sahibi bir gençtir. Yani, bir süreklilik söz konusudur. Bu öge belirleyici önemdedir.

Parti tarihi bizim tarihimizdir. Olumlusu ile olumsuzu ile, başarı ve başarısızlıkları ile tümüne sahip çıkıyoruz. Ancak, buradan çıkarılan dersler ışığında kendimize yeni yollar açıyoruz ve ilerliyoruz. Parti tarihi hakkında çok şey söylenebilir. Söylenmesi, incelenmesi ve yazılması da gerekiyor. Bizce bu da partinin bundan sonraki görevleri arasında önemli bir yer tutmalı. Ancak, her olgu, olumsuzu ve olumlusuyla değerlendirildikten sonra elimizde net bir sonuç kalmalı. Bugün bu yükü omuzlayanlar açısından en önemli kıstas bu olmalıdır.

Net sonuç ne olmalıdır?

Birincisi; Kapitalist-emperyalist sistemin varolduğu koşullarda toplum içinde ana çelişki emek-sermaye çelişkisidir. Bu çelişki çözülmelidir.

İkincisi; Emek-sermaye çelişkisinin çözülebilmesinin tek yolu üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete son verilmesi zorunluluğudur. Üretim araçları üzerindeki kısmen devlet, kısmen de toplumsal mülkiyet tahsis edilmelidir.

Üçüncüsü; Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete son vermek ancak toplumsal ve siyasal bir devrim ile mümkündür. Bu devrim işçi sınıfının devrimi olmalı ve işçi sınıfının iktidarı kurulmalıdır. Proletarya, tüm diğer ezilen ve sömürülen sınıfsal katmanlar adına ve de onlarla birlikte, devrimini toplumsal, siyasal ve ekonomik olarak korumak ve geliştirmek ile önlemler almak ile yükümlüdür. Proletarya devletinin en önemli işlevi bu olacaktır.

Dördüncüsü; Proletaryanın iktidarı merkezi, planlı, sosyalist ekonomik modeli inşa etmeli ve işçi sınıfı ile tüm halk kesimlerinin çıkarlarına yanıt verecek ekonomik sistemi kurmalıdır.

Beşincisi; Tüm bu görevleri yerine getirebilmek için işçi sınıfının olmazsa olmaz bir araca ihtiyacı vardır. Bu araç da işçi sınıfının politik örgütü olan partisidir. Türkiye’de bu parti Türkiye Komünist Partisi’dir.

2018’de İstanbul Maltepe’de yapılan 1 Mayıs Mitingi’nde 40 yıl sonra “TKP’ye Özgürlük” pankartı açıldı.Olgulara bu netlikle bakabildiğimizde, burjuvazinin neden işçi sınıfının politik örgütüne zarar verme gereği hissettiğini daha iyi anlarız. Türkiye Komünist Partisi’nin tarihi burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki bu kavganın canlı delilidir.

Bilinenleri tekrar etmek istemiyoruz. Partinin 10 Eylül 1920’de kuruluşundan sonra başta ilk Parti Başkanımız Mustafa Suphi ve yoldaşlarımızın katli ile başlayan ve bugüne kadar “aksamadan” süren süreç hepimizin malumudur. Fiziki cinayetler, işkenceler, tutsaklıklar, sürgünler ve politik göçmenliğe zorlamalar işin görüntüde en acı yanlarıdırlar. Ancak, burjuvazinin önlemleri bu uygulamalarla sınırlı değildir.

Burjuvazi işçi sınıfının mücadelesinin ve partinin içine sızarak mücadeleyi ve partiyi içeriden kemirerek yanlış yönlendirmek, etkisizleştirmek ve parçalamak yöntemini de kullanagelmiştir. Partimizin ve ülkemiz sınıf mücadelelerinin tarihi bunun yüzlerce örneği ile doludur. Yakın parti tarihimiz ise yaraları henüz yeni iyileşen acı bir deneyim olmuştur.

Sahte partiler kurmak da burjuvazinin yöntemlerinden başka bir tanesidir. Mustafa Kemal’in kendi kadrosuna “TKP” kurdurması ve onu daha sonra CHP’ye dönüştürmesi ayrıntılı düşünülmüş bir stratejinin önemli bir parçasıdır. TC Devleti günümüzde de bu tür yöntemler kullanma gereği hissetmektedir ve uygulamaktadır.

***

Ülke yine bir karabasan ile karşı karşıya. Bu karabasan “zam - zulüm - işkence” düzenidir. Böyle dönemlerde sınıf örgütlenmesi üzerindeki baskılar daha da artar. Bu koşullar sınıf örgütlenmesinin gelişmesi için uygun koşullar değildir, ancak böylesi dönemsel koşulların sonunda, yani çıkışında, sınıf hareketi her zaman yükselmiştir ve yükselecektir de. Onun için önemli olan bu dönemlerde işçi sınıfının politik örgütünün mücadelesini sürdürerek doğru hazırlıklar yapmasıdır. İşçi sınıfının gerçek politik örgütünün haricindeki, aynı veya benzer isim taşıyan kimi icazetli partiler böyle süreçlerde burjuvazinin değirmenine su taşırlar. Ki, o gün geldiğinde uğursuz görevlerini yerine getirebilsinler ve sınıf hareketini saptırarak burjuvazinin koltuk değneği vazifesini görebilsinler…

 

Bizler bugüne kadar neyi başardık?

İlkin; çok geniş bir TKP’li çevreye seslenerek onları gazete etrafında bir araya getirme yeteneğini yaşama geçirdik.

İkincisi; TKP’nin görüşlerinin ve politikalarının emek, barış, demokrasi, bağımsızlık ve özgürlük çevrelerine ulaştırmayı başardık.

Üçüncüsü; TKP adına farklı icazetli ve “resmi” ideolojik temelde faaliyetler yürütüldüğü bir dönemde partinin gerçek görüşlerini işçi sınıfı güçleri içinde yaygınlaştırdık.

Dördüncüsü; Bu ülkede sınıf mücadelesine katılmak isteyen ve icazetli “TKP” ve onun çeperleri tarafından yanlış yönlendirilen genç işçi ve öğrenci kadın ile gençler için bir çıkış noktası olduk.

Beşincisi; İdeolojik ve politik alanda özellikle devrimci sınıf mücadelesi ve işçi sınıfı bilimi açısından Kürt ulusal soruna yaklaşım konusunda TKP’nin pozisyonlarını yığınlara aktarmada önemli işlev gördük.

Bu işlevlerin yerine getirilmesi yeterli midir? Bu soruya Hayır yanıtını vermek zorundayız. Daha ileri hedefleri yakalamak için, o uğurda günlük mücadelemizi şekillendirmemiz gerekmektedir. Böylesi sabırlı, disiplinli ve sürekli bir çalışma nitel ve nicel bir sıçrama yapmak ile karşı karşıyadır. Bu bir tercih değildir. Bugüne kadar yürütülen çalışmaların ve ülkenin içinde bulunduğu durumda mücadelenin gereğidir.

***

TKP’nin amaç, görüş ve politikalarını doğru bulan, destekleyen ve yaygınlaşması için çaba sarfetmeyi kendine görev gören bir çevrenin gazetesi olarak biz bu süreçlerde, bundan sonra nasıl bir rol oynamalıyız veya oynayabiliriz?

Bu soruya doğru yanıt vermek önemlidir. Seslendiğimiz ve çevremizde kenetlenen kitlenin günlük sınıf mücadeleleri içinde daha etkin bir rol oynamasını sağlamak ve bunun araçlarını yaratmak görevi ile karşı karşıyayız. TKP’nin örgütsel çalışması kendi içinde birtakım kıstaslar ve zorunluluklar barındırıyor olabilir. Açık alanda çalışma yürüten bizlerin bütününün bu kıstaslara uygun bir yaşam şekillendirmemiz belki zor da olabilir. Bu konunun örgütsel yanı ile ilgilidir. Politik olarak ise hepimiz TKP’liyiz. TKP’lilik ruhu ile yaşıyor ve savaşıyoruz. Dolayısıyla bunu koşullarımıza uygun bir şekilde daha uyumlu, daha örgütlü ve daha işlevli olarak pratikleştirmemiz gerekmektedir.

Eski yoldaş ve sempatizanlarımızın tümü, - ruhlarını burjuvaziye satmadılar ve yönlerini sapmalara çevirmediler ise - bize göre TKP’lidirler. Bu yoldaşlarımız nerede yaşıyor ve çalışıyor iseler TKP’li ve komünist olarak tanınmaktadırlar. Şimdi bu yoldaşlarımızın ellerinde Politika Gazetesi’nin basılı nüshaları ile sosyal medya araçları ile muazzam bir olanak var. İşçi sınıfının politik örgütü dünyayı, ülkeyi ve mücadelemizi nasıl değerlendiriyor sorusunun yanıtlarını, yaşadıkları alanlarda yığınlara ve genç komünist sempatizanlarına, işçi ve emekçilere ulaştırmak için ellerinde eşsiz bir araçtır bu.

Politika Gazetesi Temsilci ve Temsilcilikleri dört senedir bu çalışmanın alt yapısını oluşturdular. Şimdi bu çalışmayı gerçek yaşamda pratikleştirme zamanıdır.

Bu nasıl olacak?

Birincisi; Yaşadığımız ve çalıştığımız alanlarda, siyasi tercihlerine bakmadan sınıfsal durumu kıstas alarak mümkün olduğu kadar fazla işçi, emekçi, işsiz, emekli ve yoksul ile ilişkilenmemiz gerekiyor. Onların günlük sosyal, ekonomik ve demokratik mücadelelerinde eşlik ederek, onlara yön gösterip katkıda bulunarak güvenlerini daha fazla kazanmalıyız. Onları sendikalarında, demokratik örgütlerinde, yerellerde ise dernek, meclis ve konseylerde bir araya getirmeliyiz, bu eğilimleri teşvik etmeliyiz.

İkincisi; Bölgemizde varolan tüm sendika, dernek ve odalar gibi demokratik örgütlere gazetemizi götürüp, yönetici ve üyeleri ile görüşmeler sohbetler yapmalıyız. Onlara politikalarımızı, görüşlerimizi anlatmalı, onların mücadelelerinde de fiilen yanlarında olmalıyız. Bu, her yerelde temsilci olan ve temsilciliklerde  aktif olarak bir araya gelmiş olan yoldaşlarımız için doğal bir görevdir.

Üçüncüsü; Sınıf mücadelesine ilgi duyan ve katılan kadın ve erkek gençler ile diyalog kurmalıyız. Onlara politikalarımızı görüşlerimizi sabırla anlatmalıyız ve onları Politika gazetesinin dağıtım ve çalışmalarına daha aktif katılmaları için teşvik etmeliyiz. Sadece sohbet ve görüşmeler dışında onlara duruş olarak eşik atlatmalıyız.

Dördüncüsü; Bileşeni olduğumuz parti, meclis veya demokratik örgütlenmelerde sadece görev üstlenip yürütme dışında görüşlerimizin ve politikalarımızın daha iyi anlaşılması için yöntemler geliştirmeliyiz. İnsanların kafalarındaki sorulara yanıt olmalıyız. Yol göstermeliyiz.

Beşincisi; Okuyucularımız ve çevremizle haftada bir her zaman aynı saatte ve mekanda buluşacağımız “Yuvarlak Masalar” örgütlemeliyiz. İsteyen çalışma veya yaşam alanından arkadaşlarını veya bize ilgi duyan yeni arkadaşları da bu ortama getirebilmeli, bu ortamda dünya, ülke ve yerel sorunlar ile ilgili sohbet ve görüşmeler gerçekleşmelidir. Böylesi “Yuvarlak Masaların” oluşması için yoldaşlarımız tüm meziyet ve özelliklerini ortaya koyabilmelidirler.

***

Sadece doğruyu ifade etmek yetmiyor. Bu doğruları yığınlar arasında yaygınlaştırmak da gerekiyor. Bunu yaparken de tüm okuyucu ve çevremiz gönüllü olarak görev üstleniyorlar. Bugünlere böyle geldik. Ancak yarın daha etkili ve daha kalıcı bir siyasal güç olabilmek için gerekli nicel ve nitel sıçrama, yine bundan sonra sabırla ve özveriyle yürüteceğimiz çalışmalara bağlı olacaktır. TKP’li olmak, kendini TKP’li hissetmek bunu gerektirir.

TKP’nin programatik amaçlarını yaşama geçirmesi, kimilerimizin önemsiz gibi görebileceği bu tür çalışmaların yürütülmesi ile doğrudan bağlıdır. Hiç bir ilişkiyi küçümsemeden, hiç bir olanağı değerlendirmemezlik yapmadan, partililik heyecanı ve bilinci ile bu özverili ve sabırlı çalışmayı yürütmek 98. kuruluş yıldönümünde bu partiye gönül vermiş her yoldaş için en doğal yaklaşımdır.

Afaki sözler yerine somut ve kalıcı ilişkiler, tribünlere oynamak yerine yığınlar içinde parti çalışması, sosyal medya gevezeliği yerine sınıfın içinde ajitasyon ve propaganda çalışması gibi özelliklere sahip olmak TKP’nin kuruluş yıl dönümünde ona yakışır bir anma için temel karakterlerdir.


Konuyla ilişkili diğer makaleler