Toplu Konuttan Toplu Yağmaya! TOKİ nasıl doğdu?

TOKİ Konutları

Toplu Konuttan Toplu Yağmaya! TOKİ nasıl doğdu?

1970’li yıllarda bir grup şehircinin öncülüğünde “İşçi Sınıfının kentinde gecekondulaşmanın alternatif üretimini yapabilme” adına Toplu Konut AŞ adıyla şirketleşmeye gidildi.

Bu fikirden esinlenerek 1984 yılında zamanın iktidarı tarafından ‘Sosyal Konut’ üretme iddiası ile ‘Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’ kuruldu ve doğrudan Başbakanlığa

bağlandı. TOKİ başlangıçta kendine çizilen amaca uygun üretim yapma gayretinde olmakla birlikte 2000’li yıllarda AKP iktidarının ranta ve yağmaya dayalı politikalarına paralel bir işlev yüklenmeye başladı.

Yağma düzeni sloganı: 1 koy 3 al!

“Yeni Yağma Düzeni”nde büyük operasyonun adımları şunlar oldu:

Birinci adım: Bayındırlık ve İskan Bakanlığı feshedilerek yerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kuruldu.

İkinci adım: TOKİ ve küçük kardeşi Emlak Konut GYO, Başbakanlık yerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlandı.

Üçüncü adım: Çalınacak minarelerin kılıfını hazırlandı, yani gerekli yasal düzenlemeler yapıldı. 6306 sayılı Dönüşüm Yasası ve planlama yetkilerinde önceliği yerel yönetimlerden alarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na veren yasa ve yönetmeliklerle, zaten işlemekte olan yağma düzeninde ‘seviye‘ atlanarak en üst aşamaya geçilmiştir.

Artık sırada büyük şehirlerde kalan az sayıda kamu arsalarını ele geçirip, bu arsalar üzerinde yapılabilecek inşaat alanını çeşitli ‘Plan Notu’ oyunlarıyla en az 3 misli arttırarak yandaş sermayeye pazarlamak vardır.

‘Özel Arsalarda, Özel Proje ‘ üretimi yoluyla çok kolay ve büyük kar etme fikri yandaş sanayiciler için o kadar cazip olmuştur ki, bu güne kadar heybelerini doldurdukları “ucuz iş gücü cenneti” olan tekstil fabrikalarının üretiminden bile vazgeçip TOKİ’nin kapısında “avantajlı arsa” temin etme kuyruğuna girmişlerdir.

Yağma sistemi nasıl işliyor?

1. Aşamada, özellikle İstanbul’un en değerli arsalarında ikamet eden Kamu Kuruluşları 3 kuruş verilerek kapıya konulur.

2. Aşamada, TOKİ planlamada öncelikli yetkiyi Çevre Bakanlığı’na veren yasaya dayanarak, söz konusu arsa ile ilgili yeni bir ‘Mevzi İmar Planı’ yapar. Bu plan arsamıza aynı bölgedeki diğer benzerlerine oranla çok daha büyük inşaat alanı yapma hakkı sağlar.

3. Aşamada, plan değişikliği ile değeri birkaç misli artmış arsa, isimleri hepimizce malum az sayıda şirket arasından birine ihale edilir.

4. ve son aşama: İhaleyi alan şirket TOKİ ikramıyla da yetinmez; kendi ‘becerilerini’ de sürece dahil ederek ortaya kârlı, ancak şehri boğmaya çalışan yeni bir hilkat garibesi daha çıkarır.

Timsah gözyaşları ‘Kavgamızın kentini’ geri getirmeyecek...

Yakın zamanda kendi yaptıkları imar planlarıyla İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olan Zeytinburnu Sahilleri’nde tüm şehrin siluetini altüst eden 16-9 Gökdelenleri ortaya çıkınca Yağmacıların Başı bile bu durumdan rahatsız olarak binanın üst katlarının traşlanmasını istedi.

Ancak bu sahte serzenişleri yürütürken aynı arsanın 500 m. ilerisindeki eski Tank Taburunun Arsası, TOKİ eliyle allanıp pullanıp 16-9 dan daha da insafsız bir yoğunlukla ihale ediliverdi. Üstelik üzerinde Abdülhamit döneminden kalan ilk sanayi tesislerinin bulunmasına ve bunların ülkemizin göz bebeği gibi korunması gereken tarihi eserleri olmasına karşın.

Bu örnekleri Tophane’den-Sahil Yolu’na, Üsküdar’dan-Beykoz’a tüm İstanbul’a yayarak vermek mümkün. Bunu ilerki sayılarda yapmaya çalışacağız.

Şarkının dizelerindeki İstanbul’umuzu, kavgamızın kentini, bizim kavgamız dışında kurtaracak bir yol yok gibi gözüküyor.

Gezi Parkını, Validebağı korusunu bu vandallardan, yağmacılardan koruyacak tek şey direnmek, direnişi örgütlemektir...


Konuyla ilişkili diğer makaleler