Ekim 2015


Kocaer Metal Fabrikası önünde direniş

İzmir Aliağa’da üretim yapan ve Türkiye’nin en büyük 100 sanayi kuruluşu arasında yer alan Kocaer Metal Fabrikası’nda işverenin çay saatlerini kısıtlamak istemesi üzerine 2 saatlik iş bırakma eylemi yapılması sonucu fabrikada bir işçi işten çıkarıldı. Ancak işçilerin işi tamamen durdurması üzerine işten çıkarılan işçi geri alındı. Ardından bakım gerekçesiyle 3 işçi ücretli izne çıkarıldı. Fabrika yönetimi 5 Ekim’den sonra bir gerekçe sunmadan 46 işçiyi daha işten çıkardı. devamı




Memurlar Sınıf Savaşımına !

İşçinin, çiftçinin, esnafın hali ortada ama memurunki de farksız değil. Bu aşamada Politika Gazetesi’ne ulaşan Yargı memuru dostumuz Aysun A.’nın yazdıkları dikkat çekiyor.

Memurların özellikle son 10 yılda nelere maruz kaldığını ortaya koymuş Aysun A. devamı


Psikolojik Savaş

Son günlerde çokça yazar HDP’ye sahip çıkıyor görünüp Öcalan’a ve KCK yönetimine tabiri caiz ise savaş açmış görünüyor. Bir taraftan Selahattin Demirtaş’a ve partisi HDP’ye övgüler dizip demokratik siyasetin “iyiliklerini” ön plana çıkarırlarken öte yandan “özyönetim” ilanlarının savaşı tırmandırdığını, bunun da PKK yönetimince kışkırtıldığını ileri sürüyorlar. devamı


Barış ve Demokrasi Mücadelesi Ayrı Yürütülemez

7 Haziran seçimlerinde çıkan sonuçları kabullenemeyen iktidar, bu tabloyu önceden kestirdiği için seçim öncesinde oluşturduğu senaryoyu adım adım yürürlüğe koymakta. Elbette kağıt üzerinde yazılan senaryolar yaşamda birebir karşılığını bulmuyor her zaman. Uluslararası dengelerdeki değişiklikler, ülkedeki mücadelenin düzeyi bu senaryonun uygulanabilirliğini doğrudan etkileyen unsurlar. devamı


Tayfun Benol, Güzel Bir İnsan

Gülengül ALTINTAŞ *

Tayfun’dan bahsedecekken onu iyi tanıyan insanları önce bir gülme tutar. Bi durulur... Sonra başlar hikaye ve mutlaka bir absürtlükler zinciriyle gelişip “Tayfun işte abi, Tayfun!” diye bitecek kara mizah bir sona kavuşur. Tek bir hikaye anlatamaz onun nev-i şahsına münhasırlığını. Öyledir Tayfun. devamı


Bugün Toprağa Verdik Tayfun’umuzu...

Tayfun budur...

Bir kuş konar sofrasına onunla konuşur...

Ne zaman bir sokak köpeği görse oturur yanına sevişir koklaşırdı...

Severdi tüm canlıları...

“Yaşlandık biz artık” derdi bana eylemlerde, “koşamayız kaçamayız gençler gibi, ama olsun kalabalık yaparız”

Ankara’ya barış olsun, hiçbir canlı ölmesin diye gitti...

Barış isteyen kalabalıklar çok olsun diye gitti... devamı


“Hala Nasıl ?”

70’li yıllar...

Annem İstanbul’a taşındıktan sonra üç-beş sene süren bir çaba sonucu amcasının kızına, Leman Hala’ya ulaştı.

Halayı bizim evde ilk ne zaman gördüm, emin değilim. Ama yaklaşık üç sene sonra bizimle yaşamaya başladığını söyleyebilirim. Bu üç sene zarfında gençliğinden beri yaptığı gibi çocuk bakıcılığı yapıyormuş. devamı