Çınarlı Köyün Muhtarı Fevzi Kavuk

Çınarlı Köyün Muhtarı Fevzi Kavuk

Çınarlı Köyğ Muhtarı Fevzi KavukMÜŞKÜLE Bursa’nın İznik ilçesine bağlı, 2.376 nüfuslu bir yerleşim. Göl kıyısında, mavi ile yeşilin bütünleştiği şirin bir köy. Bal kokulu üzümü, zeytini, evleriyle ünlü. Bir de demokrasi anlayışıyla...Ortak akıl ve hareketleriyle. 1928’de okulu bulunan köyde herkes okur-yazar.

Fevzi Kavuk’un siyasal yaşamı 1960 darbesi ile başlıyor. Askerler yönetime el koyunca, genç Fevzi Kavuk’u muhtar olarak atıyorlar. Bu arada Türkiye İşçi Partisi kuruluyor. Müşküle köylüleri, Nazım Hikmet’in cezaevi arkadaşı Ressam İbrahim Balaban’ı bularak, bu partiye katılmak istediklerini söylüyorlar.

O sırada Emin Canpolat başkanlığında TİP Bursa il örgütü kuruluyor. Müşküleliler de bu partide yerini alıyor. 1964’de İzmir’de yapılan birinci olağan kongreye köylülerden bir grup katılıyor, Kavuk ile...

Yaşar Kemal, Fethi Naci, Alp Selek, Şükran Kurdakul ve daha birçok isimle Müşküle Köyü Muhtarı ve ekibi tanışıyor.

1964’de TİP Bursa Örgütünün kuruluşunda aktif görevler alır ve 1966’da Malatya’daki TİP Kongresine Balaban, Avukat Şükrü Akmansoy ve Gürbüz Akkök’le birlikte Bursa Delegesi olarak katılır ve Kongre sonucunda TİP Genel Yönetim Kuruluna, Mehmet Ali Aybar’ın istifası sonrasında ise Şaban Yıldız Başkanlığındaki Merkez Yönetim Kuruluna girer.

Dört yıl yürütür bu görevi, 12 Mart sürecinde TİP kapatılır ve Fevzi Kavuk’ da 12 Mart Faşizminden nasibini alır...

1970’li yılların ortalarından itibaren yükselen toplumsal halk muhalefeti ve işçi sınıfının örgütlü çıkışı ile Fevzi Kavuk bu kez TKP ile tanışır...

Eylül 2007’de basılan “Çınarlı Köyün Muhtarı Fevzi Kavuk” Biyografik romanın yazarı TKP Bursa İl Komitesi üyesi Hasan Öztürk ve Avukat Münir Derçim ile birlikte İşçi sınıfının örgütlenmesinin yanı sıra köylü örgütlenmesininin de önemini kavrayarak bu alanda çalışmalara başlarlar.

Fevzi Kavuk ağabeyimiz, Şefik Bıçak ve Müştak Müstecaplıoğlu ile...1977’de Marmara Köy-Der’i kurarlar... İlk kurucu başkan Hasan Öztürk olur, bir yıl sonra yapılan ilk genel kurulda Fevzi Kavuk başkan olarak göreve başlar. Köy-Der, Köy-Koop ve Halk-Koop örgütlenmelerinde öncü olur...

12 Eylül Faşist darbesi ile sabah 06’da evinden gözaltına alınır... Önce Gemlik Askeri harasına götürülürler. Oradan Bursa Askeri Işıklar Askeri Lisesine...Asker teslim alıp işlem yapmaz 2 gün boyunca. 3. gün Bursa Siyasi Şube ekipleri tarafından teslim alınarak Bursa emniyetine götürülürler.

Aynı günlerde işkencede katledilerek Siyasi Şubenin 5. katından intihar etti diyerek atılan TKP Bursa İl sekreteri Avukat A. Fevzi Hilmioğlu da oradadır...

Muhtar Fevzi Kavuk 2 gün boyunca süren ağır işkencelere direnir... Konuşmaz, Konuşturamazlar. Sonunda ölmesinden korkularak arkadaşlarının yanına atılır baygın bir halde. 12 Eylül süreci devam eder...

Bursa Siyasi Şubeden Gölcük Konca Askeri ceza ve tutukevine getirilir. 6 Ay sonra Metris ve Davutpaşa tutukevi... Devam eden davalar ve sorgular sonunda 18 ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere salınır...

Kavuk ile sohbetimizde sözü Nazım Hikmet’in hasretini yerine getirmek amacı ile diktikleri Çınar Ağacına getiriyor ve bu macerayı anlatmasını istiyoruz...

Nazım Hikmet, 2. Dünya Harbi’ni Bursa Mapusanesi’ndeki radyodan takip eder. Bu süreçte “Memleketimden İnsan Manzaraları” da dahil pek çok önemli şiirini yazar...

NAZIM Hikmet’in Türk vatandaşlığına dönmesine imkan veren Bakanlar Kurulu kararının imzaya açılmasının ardından, mezarının da Türkiye’ye getirilmesi gündeme geldi. Bursa’nın İznik İlçesi’ne bağlı Müşküle Köyü sakinleri de tüm gelişmeleri heyecanla izliyor.

KOCAELİ BİRLİK DAYANIŞMA GRUBU olarak Fevzi Kavuk’a vefa ziyaretimizin 10.’sunu gerçekleştirdik.Nazım Hikmet ile Müşküle Köyü arasındaki ilişki, bu köyde yaşayan ve kız meselesi nedeniyle bir kişiyi öldürdükten sonra Bursa Hapishanesi’ne gönderilen ve burada kaldığı 3 yıl süresince şairle koğuş arkadaşı olan İsmail Başaran’dan geliyor. Nazım Hikmet ile aynı koğuşu paylaşan İsmail Başaran ve arkadaşları Fevzi Kavuk ile Rıfat Talan Nazım Hikmet’in 3 Haziran 1963’te Moskova’da öldüğü haberini alır almaz Nâzım’ın 1953 yılında yazdığı ‘Vasiyet’ adlı şiirinde dile getirdiği, “Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani” dizelerini hatırlayıp köye bir çınar dikme kararı alırlar...

TİP Bursa İl Başkanı Emin Canpolat’ın da katılımı ile Çınarı 4 Temmuz 1964’te dikerler. Nâzım’ın çınarı her yerde duyulunca ağacı görmeye gelenler ‘anı niyetine’ yaprağını dalını koparır olur... Çınarı Rıfat Talan’ın zeytin bahçesine diken İsmail Başaran ve arkadaşlarının amacı, Nazım’ın vasiyetini yerine getirmekti.

Ancak 12 Eylül döneminde bunu devlet yetkilileri duyar ve jandarma göndererek, büyüyüp serpilen ağacı keserler. Kökten çıkan filizler de daha sonra kesilir...

5 yıl geçtikten sonra bu kez yine Nazım dostları başka bir yere çınar dikerek, adını ‘Nazım çınarı’ koyarlar. Uzun yıllar çınarın yeri, yeniden kesilir korkusuyla kimseye söylenmez....

Sosyalist köylü önderi Fevzi Kavuk:“Nazım Hikmet’in mezarı Türkiye’ye getirildiğinde, köyümüzde bulunan ve vasiyeti olan çınarın altına gömülmeli.

Nazım Hikmet için Müşküle Köyü ve İznik Gölü’nün ayrı bir yeri vardır... Şeyh Bedreddin Destanı’nda da İznik Gölü ve İznik’e önemli bir yer ayırmış. Biz Müşküle Köyü halkı olarak Nazım Hikmet’in yerinin burası olduğunu düşünüyoruz ve çınarının altında artık rahat uyumasını istiyoruz” derken belki vücuduyla değil ama aklıyla, beyniyle inançlarıyla, Nazım Usta`nın koca bir çınarı gibi dimdik ayakta.

Sen, sağlıkla çok yaşa Fevzi baba...


Konuyla ilişkili diğer makaleler