15 Temmuz neyin darbesi?

15 Temmuz neyin darbesi?

15 Temmuz neyin darbesi?

15 Temmuz resmi tatil günü ilan edildi ve ulusal bir bayram olarak kutlanıyor. Görüşümüze göre 15 Temmuz gecesi gerçekten ne olduğunu devlet arşivleri açıldığında öğrenebileceğiz. O zaman tüm belge ve bilgiler kamuya açık hale gelmiş olacak. Bugünkü rejimin bunu yapmayacağı çok açık.

Belgelere dayanmayan ama toplumsal gelişmeleri dikkatli bir gözle izleyen her fert ise belgelere dayanmasa da, araştırmalar ve verilere dayanarak 15 Temmuz’u dikkatlice analiz etme yetisine sahiptir.

15 Temmuz 2016 gecesi olan biten gelişme ve olaylar önemlidir. İkiyüzelli insan canını yitirmiştir. Tanklar, zırhlı araçlar yolları işgal etmiş, başta Meclis olmak üzere bir dizi resmi kurumda tahribatlar oluşmuştur. Yüzlerce askeri okul öğrencisi ne olduğunu dahi anlamadan öldürülmüş, yaralanmış ve kimileri linç edilerek can vermiştir. Birkaç yüz askeri okul öğrencisi tutuklanmışlardır ve tutuklulukları sürmektedir. Yüzbinlerce kamu kadrosu görevlerinden alınmış, elli binden fazlası tutuklanmıştır. Buna karşın İçişleri ve Maliye Bakanları gibi isimler Fethullah Gülen ile poz poz fotoğrafları olan kişilerdir. Erdoğan’ın, Binali Yıldırım’ın, Bekir Bozdağ’ın, Bülent Arınç’ın ve daha nice bakan ile üst düzey bürokratın Fethullah Gülen’e yönelik kamuya açık övücü konuşmaları hafızalardadır. Fettah Tamince, Acun Ilıcalı, Murat Ülker vb işadamlarının Cemaat destekçiliğinden bir anda nasıl dönüş yaptıkları gözlerimizin önündedir.

Olayın baş sorumluları olarak ilan edilenler buharlaşıp kaybolmuşlardır. Bu nasıl olmuştur, kaçmışlar mıdır, kaçırılmışlar mıdır, yoksa konuşmamaları için ortadan mı kaldırılmışlardır onu zamanı gelince öğreneceğiz. İlginç olan geceyi dönemin Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar ile birlikte geçiren eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk ağırlaştırılmış müebbet hapis, yani idamla yargılanmakta ve tutukluyken, Hulusi Akar Milli Savunma Bakanı koltuğuna oturmuştur. Tek başına bu durum irdelenmeye değer bir olgudur.

Yıllarca iç içe devleti birlikte yönetmiş iki kanat 15 Temmuz gecesi hesaplaşmış ve sonucunda ülke daha da olağanüstü hal koşullarında yönetilir hale gelmiştir. 2013 yılından itibaren adım adım yaşanan sansür, baskı ve yasaklamalar 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren ülkede yönetim biçimi halini almıştır. Var olan Saray rejimi daha da kurumsallaşmış ve konumunu korumuştur. AKP ve Erdoğan müttefik değiştirmiştir. Cemaatin yerini Ergenekoncular almıştır. 2011’de başlayan ve 2013 sonundan itibaren hızlanan bu süreç 15 Temmuz 2016 ile perçinlenmiştir. “Yenikapı Ruhu” ise bu ülkede siyasal güçlerin konumlanışının birebir kanıtıdır.

Kimileri 15 Temmuz’u Amerikancı bir darbe girişimi olarak yorumlayıp buna karşı milliyetçiliği körüklerken, kimi “solcularımız” durumdan vazife çıkararak neredeyse Saray iktidarını ABD emperyalizmi karşısında mağdur olarak nitelendirecek kadar ileriye gitmektedirler. Ve bunu da “laiklik” propagandası ve “anti-emperyalizm” maskesi altında gerçekleştirmektedirler. Bu yaklaşım utangaç ve dolaylı bir şekilde MHP destekli AKP-Saray Rejimini aklamak ve koltuk değneği vazifesini yerine getirmektir. “Cumhuriyetin kazanımlarını korumak” her halde bunu gerektiriyor olsa gerek…

15 Temmuz’un bu konularla hiçbir alakası yoktur. Bunu tespit etmek için 15 Temmuz öncesi ve sonrasında izlenen devlet politikalarını incelediğimizde kolayca görebiliriz. Türk-İslam Sentezi temelindeki devlet doktrininde 15 Temmuz ile hiçbir değişiklik olmamıştır. Kapitalist sömürü, başta Kürt halkı olmak üzere tüm milliyetlerin inkarı, din ve mezhep konusunda 1923’den beri süren tekçi anlayış sürmektedir. Devletin kodları olduğu yerde durmaktadır. Hatta, güçler konsolide olmuş ve Ergenekoncu güçler ile iktidardaki AKP arasındaki işbirliği güçlenmiştir. 15 Temmuz’dan önce Erdoğan tarafından başlatılan Ergenekoncularla uzlaşma ve anlaşma süreci kuvveden fiile dönüşmüştür. Darbe yapmak isteyenler Amerikancı idi de darbenin mağduru olarak açıklananlar Amerikan karşıtı mıdırlar? Hiç alakası yok. İki taraf da aynı tedrisattan geçmiş ve Amerikancılık konusunda birbirleriyle yarışan taraflardır. Aralarında kimin ABD emperyalizmine daha iyi hizmet edeceği yarışı vardır. Bu yarış hala sürmektedir. Saray’ın açıklamalarını ve Erdoğan’ın konuşmalarını dikkatlice izleyen ve okuyan herkes bunu kolayca tespit edebilir. 15 Temmuz’da yaşanan olayların ne olduğu konunun magazin kısmıdır, sahneye konuş biçimidir.

Var olan düzenin restorasyonu bugüne dek yaşanan ve bundan sonrası için yaşanması programlanmış devletin derin sorunlarına hiçbir çözüm sağlayamaz. Onun için sınıf güçleri ve Kürt özgürlük güçleri üzerinde 15 Temmuz’dan önce nasıl bir baskı varsa 15 Temmuz’dan sonra da artarak sürdürülegelmiştir. Bu gidişata son vermenin ve darbelerle hesaplaşmanın tek yolu devlette ve dolayısıyla ülkede yeniden demokratik bir kuruluşun yaşama geçirilmesi gereğidir.


Konuyla ilişkili diğer makaleler