2016 Yılında da Emeğe Yönelik Saldırılara ‘Tam Gaz Devam’
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2015 yılı emeğin birçok temel hakkının ve özgürlüklerinin gasp edildiği, iş cinayetlerinin zirve yaptığı, grevlerin yasaklandığı, taşeronluğun yaygınlaştığı, esnek ve güvencesiz istihdamın çalışma hayatının her alanında egemen olduğu bir yıl oldu.
2016 yılının da işçiler, emekçiler açısından 2015’ten daha iyi olacağına dair herhangi bir emare ortada yok. Çünkü 2016 yılındaki icraat vaatlerinin sıralandığı 160 sayfalık 64. Hükümet Programı’nda işçilerin, emekçilerin sorunları ancak bir sayfalık yer bulabilmiş.
Örneğin her saat başı 80 iş kazasının yaşandığı, günde ortalama 3-4 işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirdiği, yaralanma ve sakatlanmayla sonuçlanan kazaların hesabının dahi tutulmadığı koşullarda, en yakıcı sorun olan ‘işçi sağlığı ve iş güvenliği’ konusu hükümet programında sadece 17 kelimelik bir cümlede yer alıyor: “Avrupa Birliği ve ILO standartlarını esas alarak oluşturduğumuz İş Sağlığı ve Güvenliği Eylem Planı’nı kararlılıkla hayata geçireceğiz.” Yani 2016’da da iş cinayetleri devam edecek.
Hükümetin seçim vaatleri arasında yer alan taşeron sorunu da programda adeta unutulmuş. Kamuda çalışanlara kadro verilmesi ‘önemsiz bir detay’ olarak görüldüğü için olmalı ki, kendine yer bulamamış. Çünkü çalışma hayatının daha esnek hale getirilmesi amacıyla, taşeronluğun daha da genişletilmesi gerekiyor. Sermayenin istediği işçi kiralama ve özel istihdam büroları da bu çerçevede hükümet tarafından gündeme getiriliyor.
1300 lira asgari ücret vaadi ise, asgari ücretin sektörel belirlenmesi, SGK primlerinin devlete yüklenmesi gibi önlemlerle birlikte anılıyor. Patronlar bununla da yetinmeyerek, 1300 lira asgari ücrete karşılık sendikalara, kıdem tazminatını ortadan kaldıracak önerileri kabul ettirmenin sinyallerini veriyorlar.
2016’da da 13 yıldır AKP tarafından uygulanan ‘neo liberal yapısal uyum programı’ toplumun canını daha fazla acıtacak biçimde devam edecek. “64. Hükümet döneminde de ekonomik büyümeyi geçmiş anlayışımızdan taviz vermeden sağlayacağız” diyen AKP, Türkiye’yi sermaye için cazip hale getirmek amacıyla çalışma düzeni ve istihdam biçimlerini daha da esnekleştirecek; güvencesizlik ise 657 sayılı yasa kapsamında istihdam edilen kamu emekçilerini de kapsayacak biçimde yaygınlaştırılacak. Bunun sonucu olarak emekçilerin örgütlenme ve söz hakkı ortadan kalkacak, emekçiler çok düşük ücretlerle daha kötü koşullarda çalışmaya mahkum edilecek. Özellikle genç nüfusun ve kadınların güvencesiz çalıştırılmasını derinleştirecek olan bu adımlar, gençlerin ve kadınların işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarını, iş cinayetlerini ve meslek hastalıklarını artıracak.
Sosyal güvenlik sisteminde 2016 yılı için öngörülen “uzun vadeli mali sürdürebilirliğin sağlanması” hedefi de emekliliğin bir hayale dönüşmesi ve bu hayale ulaşabilenlerin de açlıktan sürünmesi anlamına geliyor. AKP, 2016 yılında da, 13 yıldır uyguladığı sermaye dışındaki geniş toplum kesimlerinin ve en başta da emekçilerin ekonomik ve sosyal haklarını ortadan kaldıran politikalarına devam edeceğini beyan ediyor. Özcesi 2016 yılında da, her kesime bir şeyler vaat edilirken, işçilere, emekçilere her hangi bir vaatte bulunma kaygısı duyulmamış olması bir rastlantı değildir.
Hükümet 2016’da da mali disiplini temel amaç olarak benimsiyor ve kamu harcamalarını, yani kamu hizmetlerini bu kapsamda sınırlandırılacağını belirtiyor. Buna karşılık hükümet programında da birçok kez tekrarlandığı üzere, özel sermayeye ihtiyaç duyduğu tüm destekler sağlanıyor. 2016 yılı bütçesinde de savaş politikalarına uygun biçimde savunma ve kamu güvenliğine bonkör davranılıyor, mali disiplinin sağlanması için sosyal harcamaların ve personel giderlerinin kısılmasından başka seçenek bırakılmıyor.
AKP Hükümeti, bu cesareti emek örgütlerinin etkisizliğinden ve emeğin örgütsüzlüğünden alıyor. Hiçbir hükümet emeğin bütün alanlarda örgütlü olduğu ve birleşik mücadeleye yöneldiği koşullarda böyle bir saldırı programını hazırlamaya dahi cesaret edemez.
Bir kez daha dile getiriyoruz: 2016 yılında iş güvenliği sağlanmalı, iş cinayetleri önlenmelidir. Ücret bir yük değil, haktır. Asgari ücret 2000 Lira olmalıdır. Taşeronluk sistemine son verilmelidir. Grev yasaklarına son verilmelidir. Kamu emekçilerinin toplu sözleşme ve grev haklarını güvenceye alacak yeni bir yasa çıkarılmalıdır. Güvenceli istihdamı çalışma hayatının her alanında egemen kılacak demokratik çalışma mevzuatı yapılmalıdır.
Halkların Demokratik Partisi olarak 2016’da da parlamento dahil, emeğe yönelik saldırılara bütün gücümüzle karşı duracağımızı, işçilerle, emekçilerle omuz omuza olacağımızı ilan ediyoruz. Bu vesileyle, tüm emek ve meslek örgütlerini, işçi ve emekçileri hükümetin bu politikalarına karşı bütün alanlarda örgütlenmeye ve birleşik mücadele yürütmeye çağırıyoruz.
Günay Kubilay
Halkların Demokratik Partisi
Eş Genel Başkan Yardımcısı
23 Aralık 2015