8 ve 13 Şubat’ta Çocuklarımıza ve Okullarına Sahip Çıkıyoruz
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 6. Maddesi, her çocuğun yaşama hakkına sahip olduğunu ve devletin çocuğun yaşamını ve gelişimini güvence altına almakla yükümlü olduğunu söyler. Ancak yaşadığımız coğrafyada durum hiç iç açıcı değil. Çünkü devlet, çocuklarımızın ruhlarını, zihinlerini, yaratıcılıklarını öldürüyor. Onları sadece “Türk”, “Sünni” ve “erkek” olarak şekillendirmeye çalışıyor. Zorunlu din ve ahlak dersleriyle, anadillerinde eğitimden mahrum bırakarak, cinsiyet rolleri ve cinsel kimlikleri dayatarak; bilimden, sanattan, felsefeden uzak tutarak onları örseliyor.
Bunlarla da yetinmiyor. Sokaklarda oyun oynarken, çalışıp yaşamını sürdürürken, uzaktaki okullarına ulaşmaya çalışırken ya da okullarda ihmal sebebiyle çocuklarımız öldürülüyor. Okulların fiziki koşullarının yeterince denetlenip iyileştirilmemesi sebebiyle ölümlerin yaşanması, hükümetin Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki yükümlülüklerin en temel olanlarını yerine getirmediğinin kanıtıdır.
Verilere baktığımızda, devletin değil gelişimini, çocuklarımızın yaşamını dahi güvence altına almadığı görülüyor. AKP iktidarı döneminde, 2011, 2012, 2013 yıllarının ayrıntılı verilerine göre, 3 yılda ölen çocuk sayısı 2057’dir. Sadece geçtiğimiz yıl, devlet eliyle ve devlet önlem almadığı için ölen çocuk sayısı 633’tür. 2015’in ilk ayında ihmal sebebiyle 3, polis kurşunuyla Cizre’ de 4 çocuk hayatını kaybetmiştir. 2014 yılında ölen çocukların 54’ünün ölüm sebebi iş cinayetidir.
Yaşanan çocuk ölümleri dışında endişe verici bir diğer veri de, TÜİK Adalet İstatistikleri’ne göre son 4 yılda güvenlik birimine gelen/getirilen çocukların sayısındaki 4 kat artıştır. İhmal, istismar ve güvenlik güçlerinin sebep olduğu şiddet olayları sebebiyle önceki yıl 273 bin 571 çocuk güvenlik birimlerine getirilmiştir. Veriler bu denli endişe verici durumda iken, hükümetin tedbir almak adına tek uygulaması ilgili verilerin emniyet müdürlüklerinden milli eğitim müdürlüklerine aktarılması olmuştur. Nasıl bir iyileşme yaratacağı belli olmayan bu bilgi paylaşımı ise hiçbir gizlilik prensibine uyulmadan yapılmış, çocuklar ve aileleri mağdur edilmiştir. Hükümet “en az 3 çocuk” demeye devam ederken, çocuk gelin sayısı 2010-2014 arasında 181 bine ulaşmış, lise öğrencilerine bile evlenme izni çıkmıştır.
Özetle, 12 yıllık AKP iktidarı döneminde bombalarla, kurşunlarla, gaz kapsülleriyle, ihmallerle, okullarda veya okul yollarında, sokaklarda, işbaşında, top oynarken ya da duvar boyarken binlerce çocuğumuz yaşamını kaybetmiştir. Zorunlu dil, din, cinsiyet, müfredat dayatmalarıyla yaşatılan çeşit çeşit ruhsal yaralamalar, örselemeler de cabası.
Biz, çocuklarımızın devlet eliyle şekillendirilmelerine ve öldürülmelerine göz yumamayız. Fişlemeleri, fiziki koşulların elverişsizliğini, çocuk yaşta evlendirilmeyi ve işçiliği, biber gazı ve kurşunun şiddetini, zorunlu dil, din, cinsiyet dayatmalarını reddediyoruz. Demokratik, eşit, erişilebilir, kamusal, bilim, sanat ve felsefeyle örülü; anadilinde, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik, özgürlükçü laiklik yaklaşımıyla yapılandırılmış bir eğitimden ve okullardan yanayız.
Alevi Dernekleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de gerçekleşecek 8 Şubat mitingini ve 13 Şubat okul boykotunu destekliyoruz; Türkiye halklarını, çocuklarına ve okullarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.
HDP
Merkez Yürütme Kurulu
4 Şubat 2015