Ankara’da “Halk İçin Bütçe” mitingi
DİSK ve KESK’in çağrısıyla 2015 bütçesine karşı 14 Aralık günü Ankara’da “Savaş, yoksulluk, talan bütçesine karşı halkçı bütçe, demokratik Türkiye” mitingi düzenlendi.
Taşınan pankart ve atılan sloganlarda “Kaç-aksaray’a değil, emekçiye bütçe”, “Saraylar değil ekmeğimiz büyüsün”, “Hırsızlar yargılansın, barajlar yıkılsın”, “Asgari ücret 1800 net!” şeklinde talepler dile getirildi.
Mitingde ilk konuşmayı yapan KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, 2015 yılı bütçesinin emekçilerin yarattığı bir zenginlik olduğunu, halkın zenginliklerinin nasıl bölüşüleceğine ve kimin ne kadar pay alacağına AKP hükümetinin sermayeden yana tek başına karar verdiğini söyledi. Özgen, AKP’nin, halktan topladığı ağır vergilerle, din ve muhafazakarlık örtüsü altında, baskıcı ve sömürücü “yeni rejimini” inşa ettiğini belirterek, “İşçinin, emekçinin kazanımlarına, halkın birikimlerine el koyuyor. Torba ve dönüşüm yasalarıyla devleti şirketleştiriyor, kamusal hizmetleri piyasalaştırıyor. Bugün bu meydanda olmayan, bütçe kaygısı taşımayan, adına sendika diyen sendikalara, hükümetin, sermayenin yedeğinden çıkmayan, hatta eğitim şurasında görüldüğü gibi hükümetin borazanlığını ve tetikçiliğini yapan sendikalara sesleniyoruz. Türk-İş, Hak-İş, diğerleri neredesiniz?” dedi.
Yeni rejimle diktatörlük inşa edilmeye çalışıldığını, bütçenin de bunun ifadesi olduğunu vurgulayan Özgen, “Yaşamımızı ipotek altına almanıza izin vermeyeceğiz. Mücadeleyi çok cepheli, çok bileşenli olarak büyütüyoruz. Kutsadığınız iktidarınız, ihtişamınız baki değil. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Geçmişimizden ve şimdi olmakta olandan öğreniyoruz. Sandığınız kadar kolay değil bizi razı etmek razı edemeyeceksiniz” ifadelerini kullandı.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko ise yaptığı konuşmada “Bu ülkede altın kadehten tasarruf olmuyor ama işçi ücretlerinden tasarruf oluyor. Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşamaya mahkum ediliyor. Asgari ücretli bir öğününde 75 kuruşa karnını doyurmak zorunda. Alın size itibar!” dedi.
AKP’nin baskıcı karakterine vurgu yapan Beko, “AKP diktatörlüğü bizi teslim alamaz çünkü Türkiye’nin birçok yerinde işleri ve emekleri için emekçiler direniyor. AKP ise bütçenin eğitim, sağlık gibi birçok alanıyla işçi sağlığı ve güvenliği alanında dahi ‘tasarrufa’ giderken saraylardan tasarruf etmiyor” dedi.
“Tüm iş cinayetlerinin durması için taşeronluğun kalkması ve 12 Eylül’den kalan sendika yasalarının değişmesi gerekir” diye konuşan Beko, İnsanca bir yaşam için net bin 800 TL asgari ücretin olmasını gerektiğini ifade etti.
Hükümetin tasarruflu davrandığı konunun işçi ücretleri olduğunu belirten Beko, “İşçiye gelince elleri sıkı. DİSK olarak bir sloganımız var: Asgari ücret bin 800 net” diyerek şunları söyledi: “Ekonomi büyürken biz alınteri döküyoruz, çalışırken biz ölüyoruz, biz sakatlanıyoruz, biz hastalanıyoruz. Madem Türkiye ekonomisi büyüyor, bizim aşımız, bizim ekmeğimiz neden büyümüyor? Büyümeden payımızı alsaydık şimdi asgari ücret yaklaşık bin 800 lira olacaktı. Bin 800 liranın altında ücret işte bu nedenle kabul edilemez.”