Başka Bir Haziran, Gerçek Haziran

Gezi Direnişi

Başka Bir Haziran, Gerçek Haziran

Taksim Gezi Direnişi’nin 2.Yılında

Gezi Direnişi’nin üzerinden iki yıl geçti. Bugün konuya farklı yaklaşımlar var. Biz Gezi Direnişini toplumsal anlamda önemli bir çıkış olarak değerlendiriyoruz. Yıllarca Türkiye Kürdistanında gelişen direniş ruhu bir olgu iken, Türkiye’nin diğer bölgelerinde, Fırat’ın batısında toplumsal mücadelenin üstüne ölü toprağı serilmişti. Gezi bu toprağın içinden filizlenen bir umut oldu. Kimileri durumdan vazife çıkarırcasına bir “devrimci durum”dan söz etmeye başladı, kimileri AKP Hükümetinin bu direniş sonucunda yıkılacağını düşündü. Bize göre bu kadar “iyimser” olacak koşullar yoktu. Gezi Direnişi çok önemli bir toplumsal hareketlenme idi ama henüz bir başlangıç olarak değerlendirmek gerekiyordu. Asıl olan Gezi ruhu ile orada sağlanan toplumsal muhalefet bileşiminin sınıf mücadelesi ile bağını kurmak ve Park Forumları ile başlayan, daha sonra ise Mahalle Forumlarına dönüşen örgütlenmeleri hem nitel hem de nicel olarak Demokratik Halk Meclisleri düzeyine yükseltmekti. Forumlar sadece İstanbul’un ilçelerinde oluşmadı. Ülkenin hemen hemen tüm illerinde, İl, İlçe, Mahalle Forumları oluştu. Doğu ile Batı’yı, işçi ile küçük burjuvayı, köylü ile şehirliyi buluşturmak gerekiyordu.

Zaaflar

Gazi Direnişi'nden karelerGezi Direnişi sürerken düşüncemizi belirtmiştik. Ulusalcı güçler bu direnişe sahip çıkmaya çalışarak, onu AKP’nin ekmeğine yağ sürecek niteliğe dönüştürebilirler demiştik. Halbuki sağlanması gereken, ülkedeki barış ve demokrasi güçlerinin en geniş birlikteliğidir. Ancak böyle bir yaklaşım ile 12 Eylül faşizminin karanlığından gerçek bir çıkış sağlanabilir. Gezi Direnişinin öznelerinden olan, en genel anlamıyla barış, demokrasi, özgürlükten yana olan yeni güçler ile bugüne kadarki dar mantıklı örgütlenmeler aşılabilir, yeni örgütlenme modelleri geliştirilebilir. Toplumsal yaşamın ve direnişin doğası içinde il, ilçe ve mahallelerde oluşan Forumlar bu yeni ve yığınsal muhalefet hareketinin nüveleri olabilir. İşçi Sınıfı Hareketi ve Devrimci Güçler, Kürt Özgürlük Hareketi, bu Forumlara destek verebilir. Bütün bunların sonucunda mahalle ve köylerden ülke genelinde genel bir koordinasyona dayanan Demokratik Halk Meclisleri oluşur. Tespitlerimiz bu idi, ön görümüz ise çok zor olan bu görevin pratikte başarılmasının zorluklarına karşı önlem almayı içeriyordu. Gördüğümüz en büyük tehlike ise dar grupçu çıkarların ön plana çıkma tehlikesi idi. Dar grupçu çıkarlar a) Gezi’den nemalanarak kendi örgütsel gücünü artırmayı tek hedef olarak görmek; b) Forumlarda kucaklayıcı olmak yerine sekter davranmak; c) Özellikle yeni aktifleşen örgütsüz kesimleri dışlamak; d) Sınıf Hareketi ve Özgürlük Hareketi ile mesafe koymaya çalışmak.

Maalesef bu kuşkularımızın hepsi gerçekleşti. Belirli güçler buna karşı direndi ve genel toplumsal muhalefetin çıkarı için kurtarılabilecek ne varsa diri güçler tarafından kurtarılmaya çalışıldı. Forumlar ise bu süreçte en geniş katılımlar açısından heba oldu. Gerçek Forum niteliklerini zaman içinde kaybettiler.

Yanlış Hesaplar

Gazi Direnişi'nden karelerBuraya kadar kısmen gerçekleştirilemeyen yanlara değindik. Gönül isterdi ki, zararın neresinden dönülse kazançtır denilebilsin. Dönemin partisi BDP yanlış noktadan ve haksızca çok eleştirilmesine karşın Gezi Direnişinden en önemli somut sonuçları çıkaran güçlerden biri oldu. “Gezi Direnişini desteklemedi” yönlü kasti eleştirilere hiç girmeyeceğiz. Çünkü bunlar gerçeği yansıtmıyor. Direniş başlarken kepçenin, dozerin önünde canlı kalkan olan Sırrı Süreyya Önder’i, polis saldırıları karşısında en ön saflarda direnenleri, Gezi Parkı işgali sırasında en önemli köşeleri kimin tuttuğunu hatırlayan her sağ duyulu insan böyle bir suçlama yöneltmez. Eğer birileri başka bir şey kast ediyor ve BDP hatta daha geniş anlamıyla Kürt Özgürlük ve Demokrasi Hareketi neden bu direnişi bir ayaklanmaya dönüştürmedi derse - ki bu eleştirilerde kast edilen aslen budur - , rahatlıkla bunun koşullarının oluşmadığını söylemek gerekir. Her fırsatta “Milliyetçi”, “Kürtçü” olarak suçladıkları, rüştünü bin kere ispat etmiş bu siyasal hareket, kusura bakılmasın ama kimsenin “deneme tahtası” olmak durumunda değildir. O suçlamalara karşın kendisini değme devrimci olarak adlandıran çevrelerden daha devrimcidir ve Türkiye İşçi Sınıfının Devrimci Güçlerinin fiili ve belirleyici katkısı olmadan böyle bir ayaklanmanın başarılı olamayacağını bilir. Ve o beğenmedikleri BDP, HDK’nin bileşenleri olan güçler ile Halkların Demokratik Partisi-HDP’nin nüvelerini Gezi Direnişinde oluşturmuştur. Eğer Kürt Ulusal Sorununa mesafeli bakış açılarını aşıp, o meydanda birlikte mücadele eden tüm güçler birlikte hareket edebilselerdi adı ne olursa olsun, - belki o zaman HDK veya HDP olmayacaktı ama -, bugünkü o güç çok daha yığınsal olacak, güçler bölünmeyecek ve gerek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, gerekse de gelen 7 Haziran Genel Seçimlerinde daha etkin bir muhalefet alternatifi örgütlenebilecekti. Bu açıdan bakıldığında HDP’nin Gezi’nin 1.yıldönümüne tekabül eden günlerde kurulması tam da Gezi Direnişi ruhunun yaşama geçirilmesidir. Hatta Gezi Direnişi sırasında yaşanan eksikliklerden de ders çıkarılarak atılan bir adımdır. Aynı günlerde önce “Birleşik Muhalefet Güçleri” adıyla ardından “Birleşik Haziran Hareketi” adı altında oluşturulan ve Gezi Direnişine atfen “Haziran” adını taşıyan oluşum, maalesef Gezi Direnişinin likidasyonudur. Bugün Birleşik Haziran Hareketini oluşturan güçler Halkların Demokratik Kongresi ile birlikte adı ne olursa olsun, çok farklı bir HDP’nin oluşmasına katkı sağlayabilirlerdi. Hadi onu yapmadılar, gerek 2014 Yerel Seçimlerinde ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde, gerekse de 2015 Genel Seçimlerinde HDP ile ortak adaylar belirleme ve seçimlere birlikte katılma becerisini gösterebilirlerdi. Bunları yapmayan ve gerek siyasal gerekse de örgütsel anlamda ciddi bir dağınıklık yaşayan BHH, Gezi Direnişi veya kendilerinin adlandırması olan Haziran Hareketinin sonuçlarından hiç bir ders çıkarmamışlardır. BHH, bugünkü haliyle umutsuz bir vakıadır.

Başarı

Sırrı Süreyya Önder Gezi Direnişi esnasındaHalkların Demokratik Partisi-HDP, tüm karşı söylemlere rağmen Gezi Direnişinin partisidir. Bugün, gelen 7 Haziran seçimleri için oluşan aday bileşimi profili tam da Gezi Direnişinin profilidir. Seçim Programını oluşturan “Yeni Yaşam Projesi”, Gezi Direnişinin bileşenlerinin programıdır. Komünistlerden, yeşillere; sosyalistlerden, devrimci demokratlara; sol liberallerden, sosyal demokratlara; yerel çalışmalara katılan partisizlerden, meslek örgütlerinin partisiz aktivistlerine dek toplumsal temsili olan çok geniş kesimler dün Gezi Direnişinde bir arada idi, bugün ise HDP’deler veya HDP’ye oy vermeye karar vermişlerdir. Siyasal anlamda iktidarın ve burjuva partilerinin karşısında saf tutan, Müslüman, Sünni, Alevi, Caferi, Hanefi, Şafi, Ermeni, Rum, Süryani, Musevi, Türk, Kürt, Laz, Gürcü, Ermeni, Roman, Çerkes, Arnavut ve sayamadığımız, ülkemizin nice renkleri bir araya gelmiştir. Gezi Direnişinin bizce en önemli kazanımı HDP olmuştur. Bu tespiti doğrulamak için lütfen HDP’nin üye bileşimine, il ve ilçe yöneticilerinin bileşimine, Parti Meclisi bileşimine ve 7 Haziran seçimleri için aday profillerine bir zahmet bakınız. Bu size zor geliyorsa, iş yerinizde, mahallenizde, arkadaş ve akraba çevrenizde HDP’ye oy verme konusunda karar veren, daha önce başka siyasal tercihleri olan tanıdıklarınızı görünüz. Nereye bakarsanız bakın Gezi Direnişini göreceksiniz. Bunlar size yetmiyorsa Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun söylemlerine bakın. Kimi hedef alıyorlar, neden hedef alıyorlar, lütfen bir düşünün. Onlar İstanbul’un Gezi ruhundan korkuyorlar; Ankara’nın, İzmir’in, Antalya’nın dayanışmasından korkuyorlar; Bursa, Kocaeli, Eskişehir, Trakya, İzmir ve daha da genişleyecek işçilerin direnişlerinden korkuyorlar; Diyarbakır, Batman, Siirt, Ağrı, Hakkari, Urfa, Mardin, Şırnak, Van, Adana, Mersin, Hatay’dan korkuyorlar. Kısacası birlikte hareket eden, en genel anlamıyla Türkiye’nin Barış ve Demokrasi Güçlerinden, Türkiye İşçi Sınıfından, Kürt Özgürlük Hareketinden korkuyorlar. HDP, Barış, Demokrasi ve Özgürlük Güçlerinin farklı kollarını bir araya getirdi. İşte Gezi de budur, Haziran da budur... Bu gerçeği 7 Haziran’da daha net göreceğiz.


Konuyla ilişkili diğer makaleler