Bu Savaş Neden Kirli Bir Savaş?

Bu Savaş Neden Kirli Bir Savaş?

Ülke gündemi oldukça yoğun ve karmaşık. Kuşkusuz ki gündemde birinci sıraya yerleşen gelişme bize göre Suriye Cumhuriyeti ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’na yönelik başlatılan işgal hareketi. Onlar bu işgali güzellemek ve gerçek amacını gizlemek için istedikleri kadar “Zeytin Dalı Operasyonu” olarak adlandırsınlar. Son tahlilde gerçek değişmiyor. Savaş, işgal ve imha gibi eylemler barışın simgelerinden biri olan “Zeytin Dalı” ile bağdaşmayan bir nitelik arz ediyor.

Biz bu savaşa hiç bir gerekçeyle sıcak bakamayız. Neden?

BİR:

Bu savaş bağımsız bir devlet olan Suriye Cumhuriyeti’nin sınırlarının ihlali, topraklarının işgali ve nüfusunun savaş mağduru olması, ölmesi demektir.

İKİ:

Suriye topraklarında Türkiye’nin varlığına karşı çıkarken önce yıllardır orada varlık gösteren, üsler kuran ve savaşan ABD’ye karşı çıkmalısınız.

Aynen de öyle. ABD’nin Suriye’deki varlığını sessizlikle karşıladığımızı veya onayladığımızı kim nereden çıkarıyor? Biz tüm yabancı güçlerin Suriye topraklarını terketmeleri gerektiğini savunuyoruz.

ÜÇ:

Türkiye, bu savaşı başlatmak için ABD’nin YPG güçlerini silahlandırarak 30 bin personel güçlü yeni bir sınır koruma ordusu oluşturacağı söylemini gerekçe yaptı.

Soruyoruz: Bu açıklamayı kim yaptı? Biz Saray ve Erdoğan’ın açıklamaları dışında böyle bir ifade kaynağı görmedik.

Diyelim ki öyle, Afrin’de ABD güçleri mi var ki Türkiye Afrin’e operasyon düzenleme adı altında savaş başlatıyor? Afrin, Rusya’nın denetiminde olan bir bölgedir, ABD’nin değil.

Kaldı ki savaş başlatıldığından beri ABD ile bir karşı karşıya geliş yaşanmamıştır.

DÖRT:

Afrin’den sonra Menbiç’e oradan da Irak’a sarkmak açıklaması ve savaşı genişletme niyeti ile bu savaşı başlatmak için gerekçe gösterilen nedenler arasında hiç bir bağ göremiyoruz.

BEŞ:

Bizce bu savaş Rojava olarak başlayan ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu adı ile bölgesel yönetimsel bir yapıya kavuşan, yerel seçimlerini gerçekleştiren, demokratik bir halk iktidarı kurma süreci yürüten Suriye Cumhuriyeti’nin bileşeni bir Federatif bölgeye yönelik imha ve yok etme hareketidir.

ALTI:

Savaşın bu amaçla yürütülmesi, savaşan güçlerin niteliği ve bileşiminde de ifadesini buluyor. TSK Hava Kuvvetleri havadan jetlerle bombardıman yaparak ÖSO olarak adlandırılan çapulcu çetenin yürümesine yol açmaya çalışmaktadır. IŞİD, El Kaide, El Nusra, vb. şeriatçı, kelle kesici, kadınların ırzına geçen grupların bileşimi ÖSO olarak adlandırılmaktadır. Bu bileşim tabiri caizse “mayın eşeği” olarak önden sürülmekte, AKP, MHP, BBP, İBDA-C, gibi örgüt ve partilerin marjinal ırkçı unsurlarına yol açılmaktadır. Özel Kuvvetler dedikleri bu ırkçı katillerden oluşan güruhtur. Mehmetçik dedikleri de paralı askerlerdir. Uzman ve benzeri ünvan sahibi askerlerden söz edilmesi bundandır.

YEDİ:

Basın tamamen TC devletinin baskı, sansür, kontrol ve yönlendirmesi altındadır. Bunu Yıldırım’ın İstanbul’da basın mensupları ile yaptığı toplantıda açıkladılar. Bu olgu gizli değil. Fakat son tahlilde Türkiye kamuoyu bu boyalı burjuva basınının savaş stratejisine uygun yayınlarından bilgilendirilmektedir.

Ortada korkunç bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon vardır. Kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir.

SONUÇ:

Bu nedenlerden dolayıdır ki biz bu savaşa karşı çıkıyoruz ve bütün komşularımızla olduğu gibi Suriye ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu ile iyi komşuluk ilişkileri ve barışı savunuyoruz.

İnsan olmak, onurlu olmak bunu gerektirir. Biz, yalanlara alet olamayız. Irkçı, sömürgeci, yayılmacı politikaları destekleyemeyiz. Bu savaş kirli bir savaştır.

Sonucunun ne olacağı ile ilgili hiç bir öngörü ileri süremiyoruz. Bu konuda bilgimiz yetersiz ve bunca bilgi kirliliği içinde doğru bilgileri seçmekte zorlanıyoruz. Ancak bu savaşı tüm diğer savaşlar gibi son tahlilde mazlum halkların kazanacağına inanıyoruz. Zalimlerin, saldırganların her zaman kaybeden taraf olduğunu biliyoruz. Kaç insanın öldürüldüğü, kaç köyün, mahallenin, ocağın söndürüldüğü değil, sonucu haklı ve mağdur belirleyecektir. Olası askeri kazanımlar geçicidir, insan onuru ve ona uygun bir yaşam kurma azmi kalıcıdır.

NOT:

Bu düşüncelerimizi yazdığımız için bizi gözaltına alabilirler, yargılayabilirler, tutuklayabilirler. Bu da onların düşünce özgürlüğü kavramından ne anladıklarını gösterir. Biz böyle düşünüyorsak tersini nasıl yazabiliriz? Böyle kirli bir savaşı nasıl destekleyebiliriz? Kimse kusurumuza bakmasın.


Konuyla ilişkili diğer makaleler