Ermenek Maden Ocağı Cinayeti; Sermaye Kana Doymuyor!

Ermenek Maden Ocağı Cinayeti; Sermaye Kana Doymuyor!

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin 30 Ekim 2014 Tarihli Açıklaması:

Ermenek Maden Ocağı Cinayeti; Sermaye Kana Doymuyor!

Konya Ermenek’te on sekiz maden işçisi, on sekiz sınıf kardeşimiz iki gün önce maden ocağının içinde, sular altında kaldı. Bir mucize gerçekleşmezse, bu yeni bir iş cinayetidir. Ölüm, bu kardeşlerimizi, yerin 375 metre derinliğinde öğlen paydosunda karınlarını  doyururken yakalamış olacak. Maden ocağını on iki bin ton su basmıştır. Birkaç ay önce, işverenin, zorunlu cuma namazı paydosu verdirdiğinde benzer bir olay gerçekleşmiş, galeriyi basan su 22 günlük bir çalışma sonucunda boşaltılmıştır. Cinayet geliyorum demiştir.  Yaşanan bu olaya karşı hiç bir önlem alınmamıştır. Türkiye Komünist Partisi, madenci  kardeşlerimizin kurtarılması yönünde, aileleri, komşuları ve iş arkadaşları ile aynı duygu ve  düşünceleri paylaşıyor.

Kapatılmış bir maden ocağında biriken suların cinayetin gerçekleştiği maden ocağı galerisini basması ile gerçekleşen olay engellenebilirdi. Cinayetten sonra anlaşıldı ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin elinde madenlerin planları mevcut değildir. Kapatılan bu maden ocağı  haritalarda dahi kayıt altında değildir. Özel işletmeciler, madenleri işletiyor, kapasite tükenince veya maden çıkarmaya devam etme işlemi karlılık açısından olumsuz sonuç  verince, sözkonusu madenlerde çalışmaları durudurup kapatıyorlar. Daha sonra kapatılan o madenlerin içinde oluşan toprak çökmelerini, su birikintilerini, gaz oluşumlarını kimse  denetlemiyor. Yıllarca bu madenlerde rant elde eden özel işletmeciler, kapattıkları  madenlerin tehlikeye yol açmaması için hiç bir sorumluluk üstlenmiyorlar. Bugün olan, kapatılan madende biriken suların yandaki maden ocağını basmasıdır. Ancak gaz birikip bütün bir şehri havaya uçuracak patlama da olabilir, maden ocağı kapatılırken  sağlamlaştırılmazsa toprak da çökebilir ve üzerinde ne var ne yoksa yutabilirdi. Kapitalizmin sömürü ve azami karlılık anlayışı kapatılan maden ocaklarının denetimini engelliyor. Halbuki, bu madenlerden bu düzeyde gelir elde etmiş işverenler, kapandıktan sonra da bu maden ocaklarının bakımından ve onarımından sorumlu olmalıdırlar. Ancak, bu onlar için sokağa  atılmış para ve masraf olacağından bunu uygulamıyorlar. Devlet de onların devleti olduğu için bu konuda zorlayıcı olmuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, maden ocağına gidiyor ve “işverenin altı saatlik mesaiye yemek saatini dahil etmesi yanlıştır, işçiler içerde yemek yemeselerdi ölmeyeceklerdi” diyebiliyor. Bu cinayet, yemek saatinde değil de öncesinde veya sonrasında olsaydı ne diyecekti acaba? Bu açıklama insanları aptal yerine koymaktır. Gerçekleri gizlemektir. Madenleri özelleştirip, özelleştirdikleri madenleri denetlemeyip, oluşan cinayetler sonucunda söyleyecek söz  bulamayınca yalan ifadelere başvurmaları devletin sorumluluğunu ortadan kaldırmaya yetmeyecektir.

Türkiye Komünist Partisi’nin görüşü, küçük, büyük bütün maden ocaklarının toplumsallaştırılması yönündedir. Bu koşullar bütünüyle ancak sosyalist toplum düzeninde sağlanabilecektir. Ne ki, bugünden alınabilecek önlemler de mevcuttur. Devletin, hükümetlerin madencilik alanında azami rant elde etme, azami sömürü mekanizmasını işletme yerine, iş güvenliği, çalışma koşulları ve maden işçilerinin emeklerinin karşılığını daha adil olarak alacakları gelir politikaları ile ilgili bir planı uygulamaları için, işçi sınıfının  baskı mekanizmaları oluşturulmalıdır. Sendikaların, toplumsal örgütlerin bu konuda bir politikası olmalıdır. Sadece politikanın olması değil, bu önlemlerin bugünkü koşullarda  yaşama geçirilmesi için bir yaptırımı olmalıdır. Örneğin, Halkların Demokratik Partisi, sendikalar ve diğer demokratik toplumsal örgütler ile birlikte, parlamentoda ve parlamento dışında, işçi sınıfının koşullarının iyileşitirilmesi, sömürünün azaltılması konusunda işçi sınıfının haklarını savunabilir, konunun gündemde tutulması için eylemlilikler ve faaliyetler örgütleyebilir.

Dün Soma’da, birkaç ay önce Torunlar inşaat şantiyesinde yaşanan bugün de Ermenek’te yaşanıyor. Türkiye’de her gün ortalama on işçi tek tek iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Bu sorunların kökü, sermayenin iktidarına son verilmedikçe kazınamayacaktır. Türkiye Komünist Partisi, bu bilinçle, bir yandan bugünden işçi sınıfının çalışma koşullarının kısmi olarak iyileştirilmesi için, diğer yandan da, bu sorunların kaynağının ortadan kaldırılması, sömürücü, tekelci burjuvazinin ve iktidarının yıkılması için mücadele ediyor. İşçi sınıfının kendi geleceğini kendisinin belirleyeceği bilince ulaşması bugünkü bu mücadeleler içinde gelişecektir.

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
30 Ekim 2014

(www.türkiyekomünistpartisi.org sitesinden alınmıştır.)


Konuyla ilişkili diğer makaleler