İşçi sınıfının yolunda İGD’den İDG’ye!
10 Eylül 1920’de Mustafa Suphi’nin öncülüğünde kurulan Türkiye işçi sınıfının öncü politik örgütü TKP (Türkiye Komünist Partisi), iğneyle kuyu kazar gibi bir sabırla, bir sarraf titizliğiyle işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve gençliğin içinde çalışarak 1970’li yıllarının ortalarında dev bir ATILIM yaptı.
İşçi sınıfının öncü politik örgütü, Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkes, Ermeni ve Rum gençliğinin içine işçi sınıfının öğretisini taşıyarak yığınsal, demokratik ve merkezi bir gençlik örgütlenmesinin önünü açtı. 17 Kasım 1975’te İlerici Yurtsever Gençlik gazetesi yayınlanmaya başladı. 5 Ocak 1976’da Atılımın bir sonucu olarak Türkiye ilerici, yurtsever ve devrimci gençliğinin örgütü İGD (İlerici Gençler Derneği), kuruldu.
“Yolumuz, işçi sınıfının yoludur!” belgisiyle yola çıkan İGD, işçi, köylü ve öğrenci gençlik içinde hızla örgütlenerek kök salmaya başladı. 58 şube ve 20.000 üyeye ulaşarak 15-17 Mayıs 1978’de 1. Kongresini yaptı. Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu üyesi olarak1978’de Küba’nın başkenti Havana’da düzenlenen “Dünya Gençlik Festivali”ne katıldı. Faşist saldırı ve katliamlarda 130 yönetici ve üyesi şehit düştü. 12 Eylül Faşist darbesi hazırlığında Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından 6 Kasım 1979’da kapatıldığında 154 şube ve 50 bin üyesi bulunmaktaydı. İGD’nin kapatılmasıyla İlerici Gençler, ‘yüreklerine taş bağlayıp’ oturmadılar bir kenarda. İşçi sınıfının devrimci öncü hareketine sımsıkı bağlı kalarak fabrikalarda, tezgah başlarında, okullarda, üniversitelerde, mahallelerde ve alanlarda mücadeleyi geliştirerek ve güçlendirerek sürdürdüler. Faşist cuntanın “1982 Anayasası”na karşı “Hayır Kampanyası” başlattılar.
1990’lı yıllarında dünya ölçeğinde ortaya çıkan karşı-devrimci dalga, ABD ve AB emperyalizminin desteği ve işbirliğiyle gelişip güçlenerek Sovyetler Birliği başta olmak üzere sosyalist ülkeleri vurdu. Sosyalist ülkeler yıkılarak yerine kapitalist veya kapitalizme açık yönetimler işbaşına geldi. Burada sadece dünya sosyalist sistemi çökmedi, beraberinde sömürgeciliğe ve köleliğe karşı mücadele veren ulusal kurtuluş hareketleri ve kapitalist ülkelerde sömürüye karşı mücadele veren işçi sınıfının hareketleri de derinden etkilenerek ya yenilgiye uğradılar ya da pasifizme gömülerek durma noktasına geldiler.
12 Eylül faşizminin ağır koşullarına, dünya ölçeğinde gelişen bu karşı-devrimci likidasyonun (tasfiye) eklenmesiyle ülkemizin komünist, sosyalist ve devrimci demokratik hareketleri çok derinden etkilendiler. Bu süreç içerisinde Türkiye işçi sınıfının devrimci politik örgütlülüğü ve buna bağlı olarak gençlik örgütü İGD ‘nin yasaklı devamcısı İLERİCİ GENÇLİK ÖRGÜTÜ de likidasyona uğradı.
Bugün, ne dünya eski dünya ne de Türkiye 1980’lı yılların Türkiye’si! Türkiye işçi sınıfının devrimci hareketi yavaş da olsa gelişiyor. Emekçi kitleler, üretimden gelen gücün farklılığını kavrıyorlar. İlerici, devrimci, yurtsever ve komünist gençler, işçi sınıfının devrimci hareketiyle canlı bağlar kuruyor. İşçi gençlik, fabrikalarda, atölyelerde ve tezgah başlarında üretimin içinde sınıf bilincini kazanıyorlar. Köylü gençlik, günden güne yoksullaştıklarının bilincine vararak, kapitalizmin dolayısıyla onun devletinin ve hükümetinin çevre ve doğa katliamlarına karşı örgütlenerek seslerini yükseltiyorlar. Öğrenci gençlik ise okullarda, öğrenim kurumlarında ve üniversitelerde gerici, ırkçı ve faşist eğitime karşı aktif mücadele içindeler. Eşit, özgür, parasız ve anadilde bir eğitim için canı pahasına dişe diş bir mücadele yürütüyorlar. Kürt ilerici, devrimci ve yurtsever gençliği, özgür bir yaşam için asimilasyona karşı verdiği mücadeleyle destan yazıyor. Kürt gençliğinin bu şanlı ve savaşkan duruşu Türk, Laz, Arap, Çerkes, Rum ve diğer halklardan gençliğe esin kaynağı oluyor.
Gençliğin ekonomik, akademik ve demokratik sorunları, işçi sınıfımızın ve halklarımızın temel sorunlarıyla iç içedir. İşçi sınıfının ekonomik, demokratik ve sendikal hakları ile Kürt halkının ulusal demokratik hakları diyalektik olarak birbirlerine bağlıdır. Bunun için gençlik ortak ilkeler etrafında mücadelesini geliştirmek zorundadır.
Anti-emperyalist, anti-kapitalist, antişovenist ve anti-faşist savaşım ilkeleri temelinde yola çıkan İDG (İlerici Devrimci Gençlik)’in “bugün işbirlikçi burjuvazinin baskı ve zorbalıklarına, faşist uygulamalarına karşı devrimci örgütlenmeye hız vermek, savaşkan birliğini pekiştirmek, işçi-gençlik dayanışmasını güçlendirmek yönünde yeni atılımlar yapmak görevi vardır.”
Dünya ilerici devrimci gençliğinin mücadele tarihine baktığımızda şu gerçeği görüyoruz: İşçi sınıfının devrimci hareketiyle bütünleşen gençlik hareketleri başarılı oldular. İşçi gençlik, diğer tüm gençlik kesimlerini işçi sınıfına bağlayan organik bağdır. Marksizm-Leninizm, işçi sınıfının bilimidir, dünya görüşüdür. Bunun için diyoruz ki, Gençliğin yolu, işçi sınıfının devrimci savaş yoludur. Bu belgi, dün İGD’nin omuzlarında filizlenerek kök saldı. Bu günde İGD’nin bayrağını devralarak sürdüren İDG’in ellerinde yükseliyor. İlerici Devrimci Gençlik, antiemperyalist bir düzenin koşullarının yaratılarak sosyalist bir toplumun gerçekleşmesi için üzerine düşen rolü yerine getirecektir.
İDG, Kürt halkının özgürlük mücadelesine katılmak zorundadır ve bu zorunluluğu özgür iradesiyle yerine getiriyor. Mustafa Suphi Brigadası 5 kişilik savaşçı timi ile Kobanide YPG/YPJ saflarında savaşıyor. Bu pratiği geliştirmek gerekiyor. Kürdistan halkıyla dayanışmak, güncel bir görevdir. İDG, Kobanê ve Şengal’de sürdürülen kirli savaşa kayıtsız kalamaz. Enternasyonalist bağların gelişmesine katkı sağlamalıdır. Gençlik içinde öncü rol oynamalıdır. Marksizm-Leninizm’in rehberliğinde, işçi sınıfının devrimci hareketiyle iç içe yaşayarak sabırlı ve kararlı bir çalışma enternasyonalist olmanın şifresidir. “Kır saçlı” gençlerin de, yeni nesillerin de İGD’nin 39. yılında sadece nostalji yapmaları değil, bu ruhla savaşmaları, savaşamıyorlarsa da aktif ve somut dayanışma içinde olmaları, İGD mirasına sahip çıkmanın gereğidir.
Türkiye’de ve Kürdistan’da yaşayan bütün ilerici, devrimci, yurtsever; işçi, köylü ve öğrenci gençleri, “savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız, barış dolu, özgür bir dünya”nın kurulması için işçi sınıfının SAVAŞ YOLU’na çağırıyoruz. Bu idealimizi hep birlikte gerçekleştirmek için “Yolumuz, işçi sınıfının yoludur!” diyen İDG’nin saflarında toplanalım, birliğimizi ve devrimci savaşkan gücümüzü pekiştirelim!