İttifaklar Meselesine Devrimci Bakış

İttifaklar Meselesine Devrimci Bakış

Emek ve Özgürlük İttifakıEmek ve Özgürlük İttifakının önemini anlamak için önce birkaç saptama yapalım: Türkiye sosyalist hareketi, kendi içinde birliği henüz sağlamış olmaktan uzaktır.  Hatta sosyalist hareket kendi arasında ittifak da sağlayamamıştır.

Buna karşılık HDP aralarında birleşemeyen ve ittifak bile kuramayan sosyalist hareketin büyük çoğunluğu ile ittifak kurmuş, bir kısmıyla parti çatısı altında, diğerleriyle Emek ve Özgürlük İttifakı saflarında bu ittifakı sağlamıştır.

Eğer HDP olmasaydı bu partiler arasında ittifak ya olmazdı ya da çok zor olurdu.

O halde kabul etmeliyiz ki, ana omurgasını Kürt siyasi hareketinin oluşturduğu HDP asıl birleştirici partidir.

HDP’nin böyle bir ittifak çizgisine ihtiyacı “parlamentarist” hesaplarla ilgisizdir. Çünkü HDP’nin TBMM’de temsil edilmesi için böyle ittifaklara ihtiyacı yoktur. Kürt özgürlük hareketi kendi gücüyle seçim barajını defalarca aşmış, parti olarak değil de bağımsız adaylarla katıldığı seçimlerde bile Meclis’e güçlü bir grupla girebilmiştir.

O halde HDP neden böyle bir ittifak politikası izliyor?

Çok açık: HDP’nin sosyalist hareketin oy potansiyeline ihtiyacı olmamakla birlikte, bu hareketin “misyonuyla” birleşmeye ihtiyacı var. HDP Türkiye işçi ve emekçi sınıflarıyla Kürdistan işçi ve emekçi sınıfları arasındaki bölünmüşlüğü bu yolla aşmaya çalışıyor. Şimdi var olan ittifakla sınıfın birliği elbette gerçekleşmiş değildir. Ama işçi sınıfının birliği yolunda önemli bir adım atılmıştır.

İki halkın emekçileri arasındaki birlik devrimci süreç açısından en temel faktördür. Çünkü Kürdistan’da yükselen devrimci sürecin tüm Türkiye devrimci sürecine dönüşmesi bu faktöre bağlıdır.

Demek ki HDP’nin ittifak politikası “parlamentarist” değil, “devrimci” bir politikadır. Seçimlerde oyunu “arttırmak” gibi sığ bir politika değildir.

O halde sosyalist partiler HDP’yle ittifakı bu devrimci amacın ruhuna uygun bir tarzda hayata geçirmelidir. Birçoğunun ittifakı bu devrimci içerikle kavradığından şüphemiz yok. Yine de şu uyarıyı yapmakta yarar var: İttifakın devrimci içeriğini gölgeleyecek her türlü “pazarlıkçı” tutumdan uzak durulmalıdır. Hele “parlamentarist” kaygılarla “aday pazarlığı” bu devrimci ittifakın ruhuna aykırı olacaktır.

“Politika Gazetesi çevresi” bilindiği gibi bu ittifakın içindedir. Ve bu çevre kurulan ittifakın devrimci niteliğini esas almış, HDP’den hiçbir ayrıcalık ya da “koltuk” talebinde bulunmamıştır.

Elbette her sosyalist partinin yürüttüğü devrimci mücadeleyi parlamento dışında ve içinde birleştirme talebi meşrudur. Anti-demokratik seçim barajı yüzünden oy potansiyelleri çöpe atılan sosyalist partilerin, güçleri oranında ve hatta pozitif ayrımcılık ilkesi gereği bu oranın da üstünde Mecliste temsil edilmesi devrimci sürece katkıda bulunacaktır.

HDP birçok kere listelerinde sosyalist partilerin başkanlarına ve üyelerine yer vermiş, onların TBMM’de temsiline katkıda bulunmuştur. Bu seçimlerde de böyle olacaktır. Hiç kuşkusuz HDP yönetimi kendi oylarıyla, ittifak dışında kazanacağı vekil sayısından beş, on ya da daha fazlasını müttefiklerine ayırarak daha az vekil çıkarmaktan kaçınmayacaktır. Bu bir “fedakarlık” olmayacak, devrimci bir görev olacaktır.

Buna karşılık HDP’yle ittifak yapan sosyalist partiler de bu devrimci göreve uygun bir tutum içinde olmalıdır. HDP’nin iç dengelerini zorlayıcı taleplerden uzak durmalı, “makul” taleplerde bulunmalıdır. Çünkü sosyalist partiler TBMM’de bir vekille temsil edilmekle beş vekille temsil edilmenin arasında bir fark olmadığını görmelidir.

Biz sosyalist partilerin de HDP’nin de parlamentarist çıkarlar temelinde değil, halkın devrimci çıkarları temelinde aday listelerinde anlaşacağından eminiz. Ne HDP “bunların oyu nedir ki bunlara vekillik dağıtalım” anlayışında olacak, ne de sosyalist partiler “HDP’den ne koparırsak kardır” ucuzluğuna düşecektir.

Üstelik içinden geçtiğimiz siyasal süreç böyle dar parti çıkarlarına göre hareket edilecek bir süreç de değildir. Seçimlerden hemen sonra yaşanacak devrimci kriz koşullarında HDP ve müttefiklerinin TBMM’deki vekil sayıları bu süreçte elbette önemli olacak, ama belirleyici bir anlam taşımayacaktır. Seçimlerde oluşacak olan parlamento bileşimi değil, halk kitlelerinin sokaklardaki gücü sonucu belirleyecektir. HDP ve sosyalist partiler Meclisteki koltuk sayıları ile değil, örgütlü güçleriyle, programları ve strateji ve taktikleriyle sokaktaki halk kitlelerine öncülük edecektir.

Türkiye hızla devrimci duruma dönüşecek bir ortamdadır.  Halk kitleleri eskisi gibi yaşamak istemiyor ve egemen güçler de eskisi gibi yönetemiyor. Böyle durumlarda parlamenter mücadele kesinlikle ikinci önemdedir. Esas olan sokakta örgütlü öncülük olacaktır.

Parlamenter mücadelede ittifak partilerinin her birinin kazanacağı vekil sayısı değil, HDP ve müttefiklerinin birlikte elde edeceği oy oranı sokaktaki halka güven verecek, onları iktidarın her türlü hilesine, zorbalığına karşı mücadelede teşvik edecektir. Devrimci öncülükte ittifakın parlamenterlerinin elbette rolü olacaktır. Ama asıl rol hem HDP’nin, hem de sosyalist partilerin örgütlü gücüne, ortak devrimci strateji ve taktiklerine bağlı kalacaktır. HDP yüzde onbeş oy aldığı zaman, bu parlamenter yoldan demokrasiye geçileceğini değil, devrimci sürecin büyük bir sıçrama yapacağını gösterecektir.

Böyledir ama devrimci duruma doğru derinleşen kriz koşullarında vekil sayısından çok, vekilin devrimcisi esastır. Birinci Dünya Savaşı sürecinde Spartakistler Alman parlamentosunda yüzlerce değil, sadece iki vekille savaşa ve militarizme karşı koydu. Onlar barikatlardan kaçıp parlamentoya sığınmak yerine, parlamento koltuklarından kalkıp barikatlardaki proletaryanın başına geçti. Rosa ve Karl Almanya işçi sınıfının devrimci öncülerinin en başında yürüdü ve can verdi.

Sosyalistin sokaktan parlamentoya girmesi değil, parlamentodan sokağa çıkması devrimciliktir. Ha yüz vekille sokağa çıkmışsın, ha iki vekille. Asıl olan sokaktaki milyonlarla buluşmaktır. Yani seni parlamentoya seçen sokakla.

Devrimci krizin mayalandığı bugünün Türkiyesi HDP’den ve müttefiklerinden işte bu devrimci anlayışı bekliyor. Ve biz onların tam da bu ruhla hareket edeceğinden eminiz.


Konuyla ilişkili diğer makaleler