İttifaklar ve Saha Çalışması
Bugünlerde bir tartışmadır sürüp gitmekte. Herkes meclis, ittifaklar, seçim ve sonrasında olası gelişmelere ilgi duymakta ve görüş belirtmekte. Açlık ve yoksulluk girdabında geniş halk kitlelerinin kabus içinde olduğu bıçağın kemiğe indiği çok zor ve kritik bir dönemdeyiz. Bu dönemin kendine has bir niteliği var. 20 yıllık AKP iktidarının sonu görünüyor. Seçimi kaybetmekle iktidarı elden bırakmamak için her yola başvuracağı şimdiden anlaşılmaktadır, AKP-MHP iktidarının. Bunun için baskı ve şiddetin kırılması, karanlık perdenin yırtılıp aydınlığa doğru demokratik adımlar için meclis ve saha çalışmalarının hep birlikte çok muazzam örgütlenmesi gerekir.
Ajitasyon ve propaganda sadece AKP-MHP-Saray rejimine son vermeye yönelik olmakla kalmamalı, demokratik bir halk iktidarının kurulmasına yönelik olmalıdır. Bu durumda ittifaklar sadece seçime yönelik olmamalı, demokratikleşmenin, kalıcı ve onurlu bir barışın, Kürt halkının özgürlüğünün öznesi olmalıdır. Emek ve Özgürlük İttifakı'nın en geniş halk kitlelerini, işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri bünyesinde örgütleyen bir Demokrasi İttifakına evrilmesi zorunlu hale gelmektedir. Bu ittifak anti-faşist olan bütün kesimleri, partileri ve kişileri bağrında toplamak zorundadır. Ancak böylelikle faşizmin başı ezilip dişleri sökülebilir.
Bir çoğunluğa bakıldığında "AKP'ye oy vermeyelim de kime oy verelim?" demekte. Bunca acıya, yoksulluğa, şiddete, baskıya ve savaş tamtamlarına karşın bir çoğunluk neden böyle düşünmekte acaba? Bir kısmı HDP'nin tek başına iktidar olamayacağına inandığından oyunu başka partilere vereceğini, bir kısmı karanlık tarihinden dolayı CHP'ye oy vermeyeceğini ve bir kısmı ise kendisinden memnun olmamakla birlikte var olan partilerin içinde AKP'nin diğerlerinden iyi olduğunu söylemektedir. Burada şu sonuç çıkmakta: Muhalefet yoksulların, emekçilerin, barış ve demokrasiyi özleyenlerin kalbine iyi hitap etmemekte, sözcülüğünü yapmamakta ve demokratik bir yaşam için halk kitlelerini coşturup ayağa kaldırmamaktadır. Dolayısıyla yeteri kadar bilinçli olmayan kararsız kitleler sermaye güçleri tarafından cilalanıp makyajlanarak sahaya sürülen iki yüzlü yeni liderlerin peşine düşmekte. Hal böyle olunca sonuç eski tas eski hamam olmakta. Burada şaşılacak bir şey yok. Şaşılacak olan bir şey varsa o da şudur: Bunca örgüte, partiye, kişilere rağmen, on milyonlarca aç perişan insana rağmen ve dahası emeğinin karşılığını alamayan milyonlarca işçiye, ürünün karşılığını alamayan milyonlarca köylüye üreticiye rağmen, sefil yaşayan on üç milyon emekliye rağmen ve sayısız taciz, tecavüz, kadın cinayetlerine rağmen azınlığın çoğunluk üzerindeki hükümranlığının devam etmesidir. Tabiri caizse 'zalimin zulmünün para etmesidir.' Hangi mantık, hangi aklı selim, insan onuruna yaraşır bir yaşam için yana yana duran hangi yurtsever, devrimci, sosyalist ve komünist şaşmaz buna?
Bu karanlık dönemin sona ermesi için devletin, iktidarın ve ırkçı-gerici güçlerin Kürt halkına yönelik "bölücülük" safsatası etkisiz hale getirilmeli, devrimci demokratik muhalefet başta olmak üzere muhalefet güçleri cesur davranmalı, Demokrasi İttifakında birleşmeli, sahada aktif rol oynayarak ülke genelinde devrimci bir rüzgârın esmesini sağlamalıdır. Büyük kitlesel çıkışlar toprağın üzerindeki sis perdesinin yırtılıp atılmasını tetikler.
Somut sosyal, ekonomik ve politik koşullar işçi sınıfının devrimci mücadelesi ve devrimci demokratik halk hareketleri için sayısız nüveler doğurmaktadır. Emek ve Özgürlük İttifakı ve diğer demokratik muhalefet güçleri bu olguları iyi değerlendirerek inisiyatifi ele almalı, iktidarın saldırılarına karşı savunma pozisyonundan çıkarak gündemi belirleyen güç olmalıdır. İttifak bileşenleri çok önemli olay ve güncel konular karşısında ortak davranmalı, seçim ve saha çalışmaları Emek ve Özgürlük İttifakı adı altında yapılarak sürdürülmelidir. Bileşenlerin kendi aralarındaki hukukun saygınlığı, birliğinin güçlenmesi ve karınca kararınca bir tempoyla sahada çalışması demokratik ve özgürlükçü bir yaşam için meyve vermeye başlayacaktır. Kurtuluş, milletvekili sayısını artırmakta değil, ezilen halkların, işçilerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin devrimci demokratik örgütlenmesini sağlamaktadır. Bugün Kürt halkının ulusal sorununu barışçı ve demokratik yoldan çözümüne odaklanmakla birlikte açlığa, yoksulluğa, sömürüye, şiddete ve savaşa karşı halk kitleleri bilinçlenmeli, örgütlenmeli ve aktif mücadele vermelidir. Bu iki soruna karşı mücadele iç içe, at başı gitmelidir.
Sol, devrimci ve sosyalist örgütler tek bir ittifakta birleşmediği müddetçe, halk kitlelerinin nabzını iyi tutmadığı müddetçe, kitlelerin ezici çoğunluğunun sesi, gözü ve yumruğu olmadığı müddetçe inisiyatifi ele alması mümkün değildir. Devrimci değişim, yeni olanın eski olandan üstün, nitelikli, halk için kazanım getirmesi ve ürünler doğurmasıdır. Bunun için Emek ve Özgürlük İttifakı hem nicelik olarak çoğalmalı hem de nitelik olarak güçlenmelidir. Bunun yolu sahada çalışmaktan geçmektedir. Bıkmadan usanmadan, doğru, kararlı, disiplinli ve özverili çalışarak, kitlelerin güvenini kazanarak ve kitlelerin hareketlenmesini sağlayarak, iç içe yaşayıp önemli pratikler ortaya koyarak...