Kemal Tayfun Benol Anıldı

Kemal Tayfun Benol Anıldı

Kemal Tayfun Benol anıldıGazetemizin kurucu sahibi ve sorumlu müdürü Kemal Tayfun Benol, Ankara Katliamı’nda katledilişinin dördüncü ayında “100’LERDEN BİRİ - KEMAL TAYFUN BENOL’U ANIYORUZ” belgisi altında Kozyatağı Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir toplantı ile anıldı.

70’li yıllarda Sosyalizm mücadelesine birlikte ayağını attığı İlerici Liseliler Derneği - İLD üyesi Fenerbahçe Liseli ve İLD Kadıköy Şubesinden arkadaşları tarafından düzenlenen ve Politika Gazetesi’nin desteği ile gerçekleştirilen anma gecesi, Kadıköy dışında, İstanbul’un o yıllardaki tüm ilçelerinden, Şişli, Üsküdar, Aksaray, Maltepe, Ümraniye’den kır saçlı İlerici Liselilerin de katılımıyla gerçekleştirildi. İLD’nin ilk kurucu genel başkanı Ahmet Özbay, İGD kurucularından eski TKP MK üyelerinden Kürdistan Yöre Sekreteri Ömer Ağın, İGD GYK üyelerinden Adnan Sel, T. Maden-İş sendikası Yürütme Kurulu üyelerinden ve Tayfun’un Mimarlar Odası’ndan mesai arkadaşı Halit Erdem, toplantıya katılan yüzlerce kır saçlı genç arasındaydı.

DİSK Uluslararası İlişkiler Sekreteri ve HDP PM üyesi Kıvanç Eliaçık, İnşaat-İş Genel Başkanı ve Tayfun’un Fenerbahçe Lisesinden İLD’li arkadaşı Mustafa Adnan Akyol, Emekliler Dayanışma Sendikası genel Başkanı Mahinur Şahbaz, HTKP MK üyesi Deniz Gülşen, ÖDP PM üyesi Deniz Demirdöğen, Politika Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Orhan Demirbağ, Politika Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve HDK Genel Meclis Üyesi Kemal Atakan, Tayfun’un 37 yıllık yoldaşı ve Politika Gazetesi çalışmalarını birlikte başlattıkları arkadaşlarından biri olarak toplantıya katılan konuklardandı.

Alaca Performans’ın gösterisinden sonra tüm salon Tayfun’u, Ankara’da katledilen 100’leri ve tüm devrim ve sosyalizm şehitlerini bir dakika ayakta alkışlayarak saygı ile selamladı. Tayfun’un liseden ve İLD’den arkadaşı Taner Orhon’un açış konuşmasını yaptığı gecenin akışını sahnede Politika Gazetesi’nde bayrağı Tayfun’dan devralan, Politika Gazetesi’nin yeni sahibi ve Sorumlu Müdürü Ayla Boran arkadaşımız gerçekleştirdi.

Yine Kadıköy İLD’den arkadaşımız Cihangir Köse’nin “Barış Aktivistleri İnisiyatifi” mensubu olarak Ankara’da katledilen 103 canın yaşamlarını belgesel filme aktarma projesi çerçevesinde üstlendiği arkadaşı Tayfun’un belgeselini hazırlama çalışması, ilk defa bu anma gecesinde gün yüzünü gördü. Son derece etkileyici olan belgeselin 45 dakikalık gösterimi sırasında tüm konuklar nefeslerini tuttular ve kimi gözyaşları içinde, kimisi ise anılarını geri sararak filmi izlediler.

Film gösterisinden sonra tüm salona bir hüzün ve sessizlik hakim oldu. TÜSTAV bünyesinde İLD’nin sözlü tarih çalışması temelinde Nesrin ve Bediz arkadaşlarımızın gerçekleştirdiği videolu söyleşiler dizisinde Tayfun ile 2012 yılında yapılan çekimlerden de bölümlerin entegre edildiği Tayfun’un görüntülü konuşmaları tüm izleyicilere Tayfun ile anılarını tazelemeye ve Tayfun’u canlı olarak görmeye yöneltti.

Kemal Tayfun Benol anıldıDaha sonra sahnede kurulan kürsüde Tayfun’un lise yıllarından itibaren arkadaşlığı ve yoldaşlığı kopmayan Birsen Talay ve Gültekin Uçar arkadaşlarımız divanı oluşturdular. Birsen çok hüzünlüydü, içtendi. Gültekin arkadaşımız tüm siyasi hitap deneylerini ustaca konuşturarak ve kendi duygularına zor hakim olarak arkadaşların söz alıp anılarını anlatmaları konusunda kolaylaştırıcı oldu. İlk sözü Tayfun’un can yoldaşı, yaşam arkadaşı Gülderen aldı, kısa ve öz bir konuşmayı “... işte Tayfun buydu” sözleriyle sonlandırarak herkese teşekkür etti. Ardından İnşaat-İş Genel Başkanı, Tayfun’un İLD’ye örgütlediği Mustafa Adnan Akyol sözü aldı. “Bu salonda nostalji yaparız, yapalım, yapmayalım demiyorum ama asıl olan Tayfun yoldaşımızın anısını ona yakışır biçimde mücadele alanlarında sürdürmek olmalıdır. Biz EMAAR Direnişi ile, diğer eylemlerimiz ile Tayfun’un anısını her gün yaşatıyoruz. Sizleri de aktif olmaya, mücadele etmeye çağırıyoruz” mealinde bir sesleniş ile konuşmasını tamamladı. Daha sonra söz alan büyük oğlu Özgür, Mustafa’nın konuşmasını tam olarak desteklediğini söyleyerek “Babamı kaybettik, ama babamla birlikte onlarca devrimci daha kaybettik ve kaybetmeye de devam ediyoruz. Biz bu terörün ortadan kalkması için daha fazla mücadele etmeliyiz. Babamın ve tüm devrimcilerin uğruna can verdikleri amaçları ancak böyle gerçekleştirerek onların anılarını yaşatabiliriz” dedi. İLD ve İGD’den arkadaşı, Politika Gazetesi Yayın Kurulu üyesi Nurani Ersoy arkadaşımız Tayfun’un politik hassasiyetlerini özetleyen bir konuşma yaptı. Tayfun’un üniversiteden arkadaşı, öğretim görevlisi Şule Necef, siyasetle ilgili bir kişi olduğu ve etrafında çok insan olduğu halde babası vefat ettiğinde yanında olan tek kişinin Tayfun olduğunu dile getirdi. İLD’li ve 4 yıl iş arkadaşlığı yapan Bahadır Köse Tayfun’a ilişkin anılarını resmetti. Mehmet Beyazıt Lisesin’den Hasanpaşa İLD’li arkadaşımız, Hıdır Aslan Çanakkale’den gelerek Tayfun’u kürsüden selamladı. İLD Kadıköy şubesinden arkadaşımız Harun Turgan, her zamanki mütevaziliği ve derin bilgisiyle Tayfun’u bize resmetti ve sonunda “Tayfun her alanda var olan ve mücadele eden bir arkadaşımızdı, biz onun gibi her yerde olabilip onun kavgasını sürdürebilecek miyiz, Tayfun gibi olabilir miyiz ondan emin değilim” mealinde samimi bir tespitte bulundu. İLD’li ve Fenerbahçe lisesinden arkadaşımız Erhan Özkan, her zamanki muzipliği ile Tayfun ile ilgili muzip anılarını aktardı. Ardından, liseden arkadaşımız Beyhan Meriç lisede ne idiyse o edasıyla çok içten bir konuşma yaptı. Validebağı Direnişinde tanıştığı ve her hafta düzenli görüştüğü genç aktivistlerden Ertuğ ve en son da İLD’den arkadaşı, sendikacı, araştırmacı, yazar Zafer Aydın’ın sözü alması ve Tayfun’dan anılarını dile getirmesi ile konuşmalar sonlandı. Konuşmalarda her arkadaş, Tayfun’un ne kadar iyi bir insan olduğu, tüm canlılar ile dost olduğu, her başı sıkışanın yardımına koştuğu, bir gün dahi Sosyalizm mücadelesine ara vermediği, her direnişte, eylemde, yürüyüşte olduğundan söz etti. Anarşist gençliğin mücadelesine verdiği destekten, İnşaat işçileri sendikasının kuruluş aşamasında yürüttüğü aktif çalışmadan söz edildi. Tayfun aynı zamanda HDP üyesiydi. Kadıköy ve Kartal ilçelerinin çalışmalarından geri durmazdı. Tüm bu özelliklerinin bir sebebi vardı. O da Tayfun’un komünist olmasıydı, örgütlü olmasıydı. Türkiye Komünist Partisi üyesi olmasıydı. O, bu koşullarda dahi bir komünist olarak yaşam tarzını şekillendirmeye özen gösterdiğini kendisi dile getirirdi. Ve bunu yapmayıp kendini komünist olarak nitelendirenler hakkında “kendini komünist sananlar” derdi. Kürt halkının kurtuluş ve özgürlük mücadelesine destek vermeyenleri devrimci olarak nitelendirmezdi. Mustafa Suphi ve Onbeş yoldaşımızın katillerinin ve arkasındaki emir veren güçlerin muhakkak gün yüzüne çıkarılması için mücadele edilmesini ve Kemalizm ile hesaplaşılması gerektiğini savunurdu. “Likidasyon sonucu atomize olmuş Türkiye Komünist Partisi’nin atomlarından biri de benim. Onun için aktif görev istiyorum” demişti partisine. Merkez Komitesi’nde Kadri Erol olarak görev almıştı. Tayfun’u Tayfun yapan özelliklerin altında yatan gerçek budur. Onun anısını yaşatmaktan söz edenlerin bu gerçeği görmemeleri mümkün değildir.

Anma toplantısında Politika Gazetesi tarafından açılan masanın arkasında asılı olan afişte TKP Amblemli Tayfun silüeti ve üzerindeki “SANMASINLAR Kİ YIKILDIK... SANMASINLAR Kİ ÇÖKTÜK... BİR BAŞKA BAHAR İÇİN... SADECE YAPRAK DÖKTÜK...” mısralar her şeyi anlatıyordu. Politika Gazetesi’nin afişindeki mısralar acaba kime aittir diye sorduk mu kendimize. Yanıtını biz verelim: Mevlana Celaleddin-i Rumi. İşte TKP ne kadar enternasyonalist ilkelere bağlı ise, mücadele ettiği topraklara ve onun kültürel, tarihsel değerlerine de o derece bağlıdır. Tayfun da buydu, böyle yaşadı ve böyle öldü...

Gece Tayfun’un çok sevdiği ÇAV BELLA’nın hep bir ağızdan ayakta söylenmesi ile sonlandı.


Konuyla ilişkili diğer makaleler