Maraş Katliamının failleri aramızda

Maraş Katliamının failleri aramızda

19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında gerçekleştirilen Maraş Katliamı, 12 Eylül 1980 Faşist Dikta’sının oluşumunun önemli köşe taşlarından biridir. Her gün 30-40 devrimci gencin katline, tanınmış gazeteci, yazar ve öğretim görevlilerinin faili meçhul cinayetler ile öldürülmesine en sonunda da Kemal Türkler gibi bir işçi önderinin infaz edilmesine kadar giden sürecin önemli bir yükseliş aşamasına işaret eder Maraş Katliamı. Kürt kelimesinin ağıza alınmasının suç olduğu, Kürtçe müzik kasetlerinin dahi gizlice çoğaltılıp dinlendiği, Kürt köylerinin baskın ve ablukalarla terörize edildiği bir dönemde bir taşla iki kuş vurmak istemiştir kirli eller. Maraş’ta Alevi halkın yüzlerce evi bir gecede yakılmış, yüz elliden fazla Alevi yurttaşımız, kadın, erkek, çocuk, bebek demeden vahşice katledilmiştir.

Maraş KatliamıOlaylar bir tertiptir. Alevilerin camiilere saldırı düzenleyecekleri yalanının yayılması ile ateşlenen fitil, bilinçsiz Sünni kitlelerin sokaklara salınması ile başlamış, onların arasına sızdırılan provokatörlerin yönlendirici ve kışkırtıcı eylemleri ile yaşama geçirilmiştir. Polis, asker güvenlik görevlileri olaylar iyice yaygınlaşmadan karakol ve kışlalarından çıkmamış, ambulans ve sağlık ekipleri felç edilmiştir. Alevi halkın buna tepki olarak ülke çapında ayaklanması, terörize edilmesi hedeflenmiş, bir yandan bu yöntemle 12 Eylül koşullarının hazırlanmasının hızlanması planlanmıştır. Maraş’ta örgütlü devrimci örgütler bu provokasyona gelmemiş, sivil paramiliter “Ülkücü” faşist ve kendilerini “Akıncı” olarak adlandıran islamcı faşist kadrolara, provokatörlere yönelmişler, devletin senaryolarını boşa çıkarmışlardır. Diğer yandan, sanki bu olayları Alevi yurttaşlar ve devrimciler çıkarmış gibi, asker ve polis terörü bu kesimlere yönelmiş, sivil terör ile resmi terör kol kola girerek katliamı tamamlamışlardır. Ölenlerin cenazelerinin kaldırılması dahi yasaklanmıştır.

Maraş olayları ülke çapında ilericilerin, devrimcilerin, yurtseverlerin ve demokratların tepkisini bir anda yaratmış, Türkiye’nin neredeyse her kenti Maraş olaylarını protesto etmek için sokaklara çıkmıştır. Proletaryanın yatağı İstanbul’da işçi sınıfı üretimi durdurmuş ve direniş eylemlerine geçmiştir. İşçi sınıfının bu eylemsel ve kesin tavrından dolayı Maraş dışında Sıkıyönetim ilan edilen ilk il İstanbul olmuştur. Trakya’da, Marmara’nın diğer kentlerinde, Ege’de Sıkıyönetim ilan edilmezken, İstanbul Sıkıyönetime girmiş ve sendikalar, demokratik kitle örgütleri üzerindeki baskılar artırılmıştır. İGD’nin, İKD’nin, İLD’nin, zamanın Ecevit Hükümeti tarafından yasaklanması aynı döneme rastlar. İstanbul’da tüm gösteri ve yürüyüşler, açık basın açıklamaları dahil yasaklanmıştır. TÖB-DER, HALK-KOOP ve Meslek Örgütleri üzerindeki baskı had safhaya ulaşmıştır. 1979 Merkezi İstanbul 1 Mayıs Yürüyüş ve Mitingi yasaklanmıştır.

Bülent Ecevit öldükten sonra çekmecesinden çıkan bir notta Maraş katliamını dönemin MİT’i içindeki MHP’lilerin düzenlediği yazılı olduğu söyleniyor. 78’ler Girişimi 2009 yılında İçişleri Bakanlığına baş vurarak aşağıdaki soruların yanıtlarının devlet arşivlerindeki belgelerden verilmesini istemiştir;

“... Bülent Ecevit arşivinde çıktığı iddia edilen ve Maraş’taki olaylarda yer alan 4 MİT ajanı kimlerdir?Katliam öncesi Maraş Eden Yağ Fabrikası’nda toplantı düzenlemiş olanlar, AP İl Başkanı, Belediye Başkanı, MİSK Bölge temsilcisi ve Fabrika sahipleriyle ilgili neler yapılmıştır?

ABD büyükelçiliğinin ikinci katibi Aleksander Peck’in katliam öncesi bölgede dolaşıp bölgenin ileri gelenleriyle konuştuğu ve etnik temizlikten bahsettiği iddia ediliyor, kimdir, sorgulandı mı?

Alpaslan Türkeş’in olayı Ankara’dan idare ettiği, bölgede çalışanlarınsa sonradan adları Susurluk olayında da geçen Haluk Kırcı ve Abdullah Çatlı olarak adı geçiyor. Araştırıldılar mı? Dönemin emniyet müdürü Abdullah Aksu soruşturuldu mu?

Türkiye’de darbe öncesi yapılan pek çok katliam gibi Maraş katliamının da darbeye zemin hazırlamak ve meşruiyet kazandırmak için yapıldığı iddia edilmektedir. Generallerin bu katliamda sorumluğu var mıdır?

Maraş katliamının gerçek bilançosu nedir? Kaç insan ölmüştür? ... ”

78’ler Girişimi Genel Başkanı Celalettin Can’ın açıklamaları, bu konuda herhangi bir yanıt almadıkları doğrultusundadır. Ancak Alparslan Türkeş’in 12 Eylül’den sonra “Düşünceleremiz iktidarda biz ise zindanda” benzeri açıklamaları özünde olayı net bir şekilde açıklıyor. Alparslan Türkeş ve diğer faşistlerin 12 Eylülden sonra yargılanmaları ise Ordu ile aralarındaki görev paylaşımı konusundaki anlaşmazlıktan kaynaklandığını, faşistlerin verdikleri “hizmetlerden” dolayı 12 Eylül faşist yönetiminde yer bekledikleri, ordunun da onları kullanıp tasfiye ettiğinin göstergesidir. Bir kısım MHP yöneticisi ve milletvekili faşistin daha sonra ANAP, DYP gibi partilerden milletvekilleri olması, gazetelerde köşe kapmaları, kimilerinin bugün nasyonal sosyalistler ile Ulusal Kanal ekranlarına abone olmaları, Maraş katliamının asıl faillerinden Ökkeş Şendiller’in soyadını değiştirip MHP kontenjanından milletvekili seçilmesi, CİA merkezli Gladio’nun bu kadrolarını korumalarından ve değişik kisveler ile Türkiye politikasında kullanmaya devam etmesinin göstergesidir. Unutulmasın ki, Taha Akyol, Yaşar Okuyan, Muhsin Yazıcıoğlu gibi isimler o dönem MHP’nin üst düzey yöneticileri idiler.

Onun için, tüm diğer katliamlar ve failleri bilinen ama sözde faili meçhul olan katliamlar ve cinayetler gibi, Maraş Katliamı aydınlatılmalı ve tüm faillerinden hesap sorulmalıdır. “Çözüm ve Demokratikleşme Süreciniz” bunu gerektirmez mi?


Konuyla ilişkili diğer makaleler