Mardin Mazıdağı ETİ Bakır İşletmelerinde Derin Tezgah… Ses Ver!
1974 yılında MTA tarafından yapılan saha araştırmasında, Mazıdağı’nın Semika, Karataş, Kasrik, Evciler bölgelerinde 300 milyon ton fosfat kayası tespit edildi. Bu kaynak, rezerv olarak dünyada ikinci sırada bulunur. 1979 yılında bölgede Sovyetler Birliği ve Fransa tarafından ETİ Bank Fosfat Fabrikası kuruldu.
1979 yılında fabrikanın açılmasıyla bölgeden işçi ve memur alımı yapıldı, mühendisler ise başladı. Köy olan Mazıdağı fabrika sayesinde gelişerek çok güzel bir ilçe hüviyetine büründü. Gelişim, dönüşüm hızlı başladı. Tüm işçiler, memurlar çocuklarını okullara gönderdiler, gençlerin büyük çoğunluğu üniversite bitirdiler. Bölgede siyasal ve sendikal gelişme hızla yayıldı.
Daha önceleri olmayan işçi sınıfı oluştu ve gelişti. Sendikal alanda başarılı bir örgütlenmeye gidildi. Bütün bu gelişmeler egemen sınıfların işine gelmedi. Fabrika Tansu Çiller hükümeti tarafından 90’lı yılların başlarında zarar ediyor gerekçesiyle bilinçli bir şekilde kapatıldı. İşçiler, memurlar, mühendisler dağıtıldı. Fabrika üretimine tamamen son verdi.
Yandaş Cengiz’e Peşkeş Çekildi
2002 yılında ise o güne kadar bakım için tutulan kalan 20 kişilik kadro metropollere dağıtıldı. Ancak birkaç yıl içinde, zarar ediyor diye kapatılan Fosfat fabrikası tekrar gündeme geldi. AKP hükümeti fabrikayı ihaleye çıkarmadan çekirdek parası niyetine Cengiz Holding’e sattı. ETİ Bank Fosfat Fabrikası’nın adı ETİ Bakır İşletmeleri olarak değiştirildi. Bugün işletmede 1500 işçi, memur, mühendis personel çalışıyor.
Cengiz Holding gelir gelmez amacını gizleyerek işe başladı. Fabrikayı tekrar çalışır vaziyete geçirmek için yapılan hazırlık çalışmaları döneminde köylere ve bölge insanlarına karşı yaklaşımı normaldi. Ne zaman ki fabrika tekrar üretime geçti, Mazıdağı halkıyla ilişkilerini tümden kestiler.
İşçi alımında yerel koşulları gözetmeden dışarıdan personel almaya başladılar. Yerli işçi ve elemanlar ağır işlerde köle biçiminde düşük ücretle çalıştırılmaya başlandı. Başka şehirlerden, özellikle bölgecilik ve ayrılık yaratmak için Trabzon ve Rize’den getirilen işçilere yüksek ücretler verilmeye başlandı. Köylerde bölge halkına ait topraklara el koydular, yerli halkı köylerinden baskıyla çıkarmaya başladılar.
Siyanür Bölgeyi Zehirliyor
Zarar ettiği gerekçesiyle kapatılan fabrika niye açıldı. Asıl soru budur. Fosfat bahanedir. Samsun’dan, Diyarbakır'a üstü kapalı TIR’larla getirilen, sözde ne olduğu beli olmayan madde aslında siyanürdür. Kobalt, Fosfat ve Uranyum’dan siyanürle yıkama yöntemiyle altın çıkarıyorlar. Siyanür, fabrika içinde oluşturulan siyanür havuzlarında depolanıyor, özel görevliler dışında işçi ve mühendisler dahil hiç kimse yakınına yaklaşamıyor. Kürtçe adı Seb olan Korun köyünde dünyanın en zenginleri arasında sayılan uranyum yatakları mevcuttur.
Siyanürle altın çıkarılmasından bu yana üzüm bağları artık verim vermiyor, hayvancılık öldü, süt ve süt ürünleri ile peynir üretilemiyor. Tarlalarda buğday artık yetişmiyor. Mazıdağı’nın meşhur peyniri, üzümü yok artık. Hayvan ölümleri yoğunlukta. Çocuk ölümleri arttı, doğan bebekler sakat doğuyor, ABD’nin Vietnam'da kullandığı fosfor bombaları gibi doğan çocukların çoğunda sakatlık tespit ediliyor. Siyanürün etkisi çevre ilçeler Çınar, Kızıltepe, Derik ovalarına kadar etkili oluyor.
Fabrika Değil Kontr-Gerilla Kampı
ETİ Fosfat döneminde inşa edilmiş olan lojman, sosyal tesis ve sitenin tamiratından sonra etrafına yüksek duvarlar çekildi ve tam bir hapishaneye dönüştürüldü. Çalışanlar bölge halkından tamamen izole edildi. Bu önlem bilinçli olarak alındı.
Fabrika içinde, lojmanlarda askeri bir örgütlenme mevcuttur. Ülkenin farklı illerinden taşınarak işçi ve memur olarak getirilen kadrolar ırkçı, milliyetçi ve faşist niteliklere sahiptirler. Fabrika bölgede bir saatli bomba gibi, devletin istihbaratının, kontr-gerillanın merkezi durumundadır.
Sarı Sendika:
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi işletmeye Türk-İş’e bağlı Türkiye Maden İş sendikası sokuldu. HÜDA-PAR’a yakın kadrolar sendika yönetimi ve temsilciliklerine getirildi. Sendikanın bölge temsilcisi ETİ Bakır İşletmesinin yönetiminde yer alıyor. Şirket yönetim kademesinde bulunan faşist güruh sendika ile ortak çalışıyor. Sendika işçi haklarını değil, işverenin çıkarlarını savunuyor.
İşçiler pandemi koşullarına rağmen tazminatsız, 25/2 koddan ve düzmece suçlamalar ile işten atılıyor. itiraz edenler tehdit ediliyor. İşletme bölge insanı olan işçiler için bir faşist toplama kampı niteliği taşıyor. Buna rağmen ekmek parası için, ailelerini geçindirmek için çalışmak zorunda kalan insanlar ağıza alınmayacak hakaretler ve kaba davranışlar ile karşılaşıyorlar.
Kamuoyuna Çağrımızdır
Başta DİSK olmak üzere, DİSK ilgilenmiyorsa sınıf ve kitle sendikacılığını savunan bağımsız mücadeleci bir sendika bu konuya el atmalıdır. Kendi seçmen kitlesini oluşturan işçilere HDP sahip çıkmalıdır, bu sorunları kamuoyuna taşımakla yetinmemeli, fiilen eyleme geçmelidir. AKP-MHP Koalisyonu’na muhalefet yapma iddiasında olan CHP bu konuyu gündem yapmalıdır. Mazıdağı halkının ve tüm bölgeyi etkileyen bu ciddi durum ülke çapında gündem haline getirilmelidir. Bütün bu uygulamaların Mazıdağı ve bölgedeki muhatapları, bir yandan JÖH ve PÖH baskısı, diğer yandan MİT örgütlenmelerinden dolayı kafalarını kaldırıp yerelde harekete geçemiyorlar. Kürt halkına karşı uygulanan baskı ile işletmedeki emek sömrüsü ve bölgede doğanın zehirlenmesi birleşmiş durumdadır. Mazıdağı küçük yer, ETİ Bakır İşletmesi arazinin ortasında. Mazıdağı halkı, işçilerin, emekçilerin sesine kulak verilmesini ses verilmesini bekliyor. Bu yazı Mazıdağı’nda direnen ve baskı altında olan insanların yazdığı kolektif bir yazıdır. Gerekli etkiyi uyandıracağını umuyor ve bekliyoruz.