Meğer eksilmişim güçlendiğimi sanırken
Söyleyin kim. Kim girdi kanımıza
Düşman olduk yüzlerce yıllık yaşanmışlığı unutup
Kara günler de paylaşılmış; ekmek hakkı, tuz hakkı
vardı.
Ama kan yoktu.
Yaşıyorduk yan yana dostça, kardeşçe
Kim soktu kanı aramıza. Söyleyin. Kim
Kürt’tük, Türk’tük, Ermeni’ydik birlikte halaya dururduk
İbadetimiz, mezarlıklarımız değilse de kederimiz
ortaktı
Süryani’ydik Arap’tık Rum’duk, yan yanaydı evlerimiz
Aynı yağmurlarda ıslanır, aynı depremlerle yıkılırdık
Mezopotamyalıydık, Anadoluluyduk.
Öz çocuklarıydık aynı coğrafyanın
Acılarımız da ortaktı sevinçlerimiz de
Motifleriydik aynı tezgahta dokunmuş kumaşın
Hangi fırtınaya tutulduk, hangi kasırgaya
Koptuk, savrulduk
Biliyorum durup dururken, kendiliğinden gitmedi
gidenler
Yaktık, yıktık, yağmaladık
Kendi ellerimizle, kendi geçmişimizi, geleceğimizi
Gidenler küskün ve vakur bir sessizlikle gittiler
Her giden bizden de bir şeyleri götürdü beraberinde
Şarabı gitti üzüm bağlarının
En güzel motifleri gitti bakırcılığın
Yontmacılığı gitti taşın, mermerin
Mimar Sinan gitti
Süleymaniye’yi Selimiye’yi ve yüzlerce eserini
öksüz bırakarak
Renkler gitti.
Her gidenle biraz daha bozuldu ahengi gök kuşağının
Yitirdi renklerini Anadolu
Rum’suz kaldı diyar-ı rum
İstanbul gizlice, içten içe yasını tutar hala gidenlerin
Yorgo gitti.
Meyhanesinin yerinde yükselir şimdi bir iş merkezi
Hasrettir Yorgo bin yıldır kök salıp yaşadığı
İstanbul’una
Niko karşı kıyıda sirtaki oynar, kadeh kaldırarak
Anadolu’ya
Halay çeker buruk bir yürekle Eleni
Karşı kıyıda kalan, Aydınlı Yörük Ali’dedir hala gönlü
Ani.
Ah güzelim Ani
Kocaman, kara gözlü, kıvır kıvır saçlı, o güzel Ermeni
kızı nerededir şimdi
Meğer ne kadar eksilmişiz güçlendiğimizi sanırken
Kalanlar “yabancı” oldular binlerce yıldır yaşadıkları
topraklarda
Parmak uçlarına basarak, gölge gibi yaşadılar aramızda
Saklanarak, gizlenerek.
Adını değiştirdi birçoğu
Hepimiz tanıdık ve sevdik içlerinden bazılarını
Sevmeyenimiz var mıdır?
Bir kuşağı masallarıyla büyüten, ülkenin masalcı
teyzesi,
Hababam Sınıfının Hafize Anası Adile Naşit’i
Tiyatronun Duayeni Toto Karaca’yı Vahi Öz’ü
Yeşil Çam’ın Tonton dedesi Nubar Terziyan’ı
Kenan Pars’ı Turgut Özatay’ı Sami Hazinses’i
Hangimizin yüreğini bir kez olsun titretmemiştir ki
Şarkılarıyla Onno Tunç, Garo Mafyan,
Cem Karaca, Asu Maralman, Fedon ve daha niceleri
Kayıplara üzülüyorum.
Kalanların yarattığı güzellikleri gördükçe
Meğer ne çok kaybetmişiz kazandığımızı sanırken