Neden Özgürlük Seferberliği

Neden Özgürlük Seferberliği

Ülke 15 Temmuz’dan beri yeni bir durum ile karşı karşıya. Darbe girişimine karşı gerçekleştirilen AKP-Saray Darbesi süreci derinleşerek sürüyor. CB Erdoğan, “Darbeye karşı halkımız darbe yaptı” dedi, yetmedi “Darbeye darbe yapan ‘tek millet’ olarak tarihe geçtik” diyerek dozu artırdı. Bu ifadeler gerçeğin itirafıdır. Bir süre sonra zamanı gele- cek “Bu darbeyi biz şu şekilde yaptık” mealinde açıklama yapacaktır.

15 Temmuz öncesi bu ülkede siyasal bir kriz durumu vardı. Fakat bu kriz hükümet krizi çerçevesinde idi. 15 Temmuz ile birlikte bu kriz bir rejim krizine evrilmiştir. Devlet tüm kurumları ile kriz içindedir. AKP 15 Temmuz öncesinde Ergenekoncu güçlerle ittifak oluşturdu. 15 Temmuz sonrası MHP’yi tamamen ve kısmen CHP’yi yanına aldı. Bu ittifak zorakidir. Tutkalı sağlam değildir. Kriz daha da derinleştikçe aralarındaki çatlamalar ortaya çıkacaktır. Asıl kaos ondan sonra gündeme gelecektir.

Siyasi iflas ekonomiyi de i asa sürüklemiştir. Yapı, ulaşım, montaj ve hizmet sektörleri ile 78 milyonluk bir toplumun ekonomisi diri tutulamaz. Bu sektörler dingin bir ekonomik yapıda sonuç anlamında işlevleri olabilecek sektörlerdir. Türkiye gibi ekonomisi dışa bağımlı bir ülkede de bu mümkün değildir. “Dışa bağımlılıktan kurtuluyoruz” ifadesi de hamaset edebiyatından öte geçemez. Bankalar bugünden kriz emareleri gösteriyor. Kısa zamanda kredileri iptal edip geri çağırmaya başladıklarında, icralar, hacizler günlük yaşamın bir parçası haline geldiğinde kredi ile geçinen ve standartlarının üstünde yaşayan toplum perişan hale gelecektir.

Zurnanın zırt dediği zaman işte o zaman olacaktır. Ekonomik olarak çöken bir yapının altında ezilen işçi ve emekçi halklar o zaman rejime karşı mı yönelecek, yoksa “Vatan-Millet-Sakarya” edebiyatı ve “Siz yaradılanları yara-andan dolayı seviyorum” demagojileri eşliğinde köleliğe devam mı edecek?

Tam da bu noktada devrimci-demokratik, sosyalist ve komünist muhalefet merkezlerine belirleyici rol düşüyor. İşçi sınıfına ve emekçi halklara, ezilenlere ve yoksullara sınıfın politik özneleri bir çözüm umudu olabilecekler mi? Olursak çözüm de olur, olamazsak varlık nedenlerimiz sorgulanır hale gelir. Onun için kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor. Başkalarını beklemek için artık geç. Bizler, sınıfın bize yüklediği sorumlulukla öne atılmak, niteliği niceliğe yükseltmek ve politik önderlik görevini yerine getirmek zorundayız. Onun için tüm okuyucularımızı, çevremizi, eski-yeni dostlarımızı ve yoldaşlarımızı ÖZGÜRLÜK SEFERBERLİĞİNE çağırıyoruz.

Politika